ARKADAŞLAR KİTABIMIZIN FACEBOOK GRUBU AÇILMIŞTIR. HİKAYE HAKKINDA BİLGİLER VE FİKİRLERİN TARTIŞILACAĞI GRUBA HEPİNİZİ BEKLİYORUM.....
Onunla konuşmamak adına inatla camdan dışarı bakıyordum. Üç ayda hayatımın ne kadar değiştiğini görmek beni oldukça şaşırtıyordu. Ben böyle bir arabaya binebileceğimi asla hayal bile edemezdim. Ancak şu an hayallerimde bile göremeyeceğim bir arabanın içindeydim. Üzerimde hiçbir zaman sahip olamayacağım, daha doğrusu param olsa bile almayacağım kıyafetler vardı. Sevdiğim bir yerde eğitimdeydim. Yakında istediğim işe kavuşacaktım. Hatta kavuşmuş sayılırdım. Bu gece saha görevine çıkıyordum. Arkadaşlarım vardı. Hepsi için elimden gelen her şeyi düşünmeden yapardım. Onlarda benim için yapardı. Bunun aksini bir kez olsun düşünmemiştim. Yanımda MGS'nin yakışıklı ve ölümcül öğrencisi Güney vardı. Namı değer Barut... O bir efsane... O kızların hayallerini süsleyen beyaz atlı prens ve kalpsiz bir eğitmen.
" Konuşmayacak mısın?"
" Hayır." Cevabım kısa ve netti. Onunla konuşmak istemiyordum. Onunla konuşmak bana iyi gelmiyordu. Onunla ne zaman konuşsam benim canım yanıyordu. Çünkü onunla ne zaman konuşsam kurmamam gereken hayallere kapılıyordum.
" Bu ne kadar devam edecek İnci?"
Bu ismi duyunca başımı ona çevirdim. Ne kadar konuşmamaya karar vermiş olsam da onun kırdığı öfkeli kadın ayağa kalkmıştı. " Seni bir kez daha uyarmak zorunda bırakma beni. Benim adım Ateş. Anladın mı benim adım artık Ateş. Eğer bir kez daha bana İnci dersen seni rapor etmek zorunda kalırım." Diye uyardım. Bana attığı bakışlar şaşkın olduğunu gösteriyordu ama umurumda değildi. Sürekli onun tarafından azarlanmaktan, geri çevrilmekten sıkılmıştım. Bunun nasıl bir duygu olduğunu anlamasını istemiştim hepsi buydu. O nasıl benim için sadece Barut'sa, ben de onun için sadece Ateş olacaktım. İnci geçmişte kalmıştı. O kırılgan âşık kız geçmişte kalmak zorundaydı. Ateş güçlü bir karakter olmalıydı. Ve bunu Barut'ta anlamalıydı.
Ona bakmaktan vazgeçip yeniden başımı ama doğru çevirdim. Akan trafiği izliyor gibi görünüyordum ama hayır bunu yapmıyordum. Aksine Barut'un vereceği tepkiyi düşünüyordum.
"Beni anlamayı deneyemez misin?" dedi aniden. Sesi biraz sertti ama bağırmamıştı. Anlamak mı? Onu mu? Ne için?
" Seni anlamam mı gerekiyor? " diye bağırdım. Ben onun kadar kontrollü değildim. Ne yazık ki hala duygularımı yeterince kontrol etmeyi öğrenememiştim.
" Evet, beni anlaman gerekiyor. Sen zeki bir kızsın. Bunu seni ilk gördüğümde anlamıştım. O yüzden anlaman gerekiyor." Dedi bana eşlik ederek. Şimdi karşılıklı olarak bağırıyordu.
Ne dediğine dair en ufak bir fikrim yoktu. Başımı camdan ayırıp ona döndüm." Sen delisin? Sen gerçekten delisin? Bana verdiğin karmaşık sinyallerden ne anlamamı bekliyorsun sen? Ben daha önce bu kadar küçük düşmemiştim. Hareketlerin, bakışların bana gel derken dilin git diyor. Sana ne zaman adım atmaya cesaret etsem, dilin bana git diyor. Bunlara rağmen seni anlamamı mı istiyorsun?" bağırdım. Akan trafikte, arabanın içinde avaz avaz bağırıyordum. Sonunda kırmızı ışığa denk geldiğimizde araba durdu. Bu sayede Barut'ta bana dönebilmişti.
" Ben her şeyi açık açık söyleyemem. Bazen istediklerimden farklı şeyler söylerim. Ben söyleyemesem de sen anlayamaz mısın?"
Ne demişti o? Yok bunu bilerek yapıyordu. Benimle eğlenmekten zevk alıyordu. Bir sevgilisi varken hala bana ümit vermesinin başka bir açıklaması yoktu. Onu anlamak mı? Hiç sanmıyordum. Bana daha ne istediğini bilmeyen biri yaramazdı. Ben hayatım boyunca bir şeyler için çabalamıştım zaten. Daha fazla çabalamak için gücüm yoktu. Güney'in kendi bile beni isteyip istemediğini bilmezken, onun peşinde heba olmaya niyetim yoktu. Bunun için yeterli gücüm yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOD ADI SERİSİ-1 KIRMIZI
Phiêu lưuGüven ve cesaret üzerine kurulmuş olan bir kurumda hiç beklenmeyen biri hain çıkarsa ne olurdu? YADA Değer verdiğin , uğruna her şeyden vazgeçtiğin,o iyi olsun diye defalarca ölümle yüzleştiğin kişi sana ihanet etmişse ne hissederdin? VE YA Mill...