UMARIM BAYRAM SÜPRİZİMDEN MEMNUN KALIRSINIZ VE BANA UZUN VE GÜZEL YORUMLAR YAPARAK ÖDÜLLENDİRİRSİNİZ. İYİ OKUMALAR...
İNCİ
Hayatımın bir anda tepetaklak olacağına inanırdım da, bir anda bu kadar berbat bir hal alacağına inanmazdım. Her zaman daha kötüsü olamaz diye kendimi avuturdum ama her zaman daha kötü bir hal almayı bir şekilde başarmıştı. Bir anda nasıl işler bu hale gelmişti anlamamıştım. Vurulduğumda bir gün değil de bir yıl baygın falan kalmış olmalıydım. Başka türlü Barut'un bu denli uzak, bu denli mesafeli olmasına anlam veremiyordum. Oysa vurulmadan hemen önce benimle konuşmak istemişti. O adamın beni rehin aldığı zaman yüzündeki korkuyu da görmüştüm. Benim için korkmuştu. Ama uyandığımda ve yanıma çağırdığımda öyle bir Barut'la karşılaşmıştım ki, ilk tanıştığımız günü mumla arar olmuştum.
Onu yanıma çağırdığımda o kadar umutluydum ki... Ama anlamalıydım. Uyandığım an yanımda olmamasından, bir defa dışında gelmemesinden anlamalıydım. Ancak aptal kalbim anlamamıştı işte. Kanıt istemişti ve almıştı da. Ben Barut için hiçbir şeydim. O öpücük hiçbir şeydi. Kısacası ben de onun için diğer herkes gibiydim. Sadece kendimce saçma sapan anlamlar yükleyip komik duruma düşmek üzereydim hepsi bu. Ama o kurşun beni ucuz kurtarmıştı. Ondan "Sana o gözle bakmıyorum" cümlesini duymaktansa bin kere vurulmayı tercih ederdim. O yüzden yaralanmamı hiç umursamamıştım. Bu bana kısa bir uyarıydı. Ondan uzak dur.
Ben de öyle yapacaktım. Bundan sona ona hak ettiği gibi davranacaktım. Ne hak ettiğini bilmesem de...
Her ne kadar ona karşı duygularımı bastırmakta zorlanıyor olsam da öleceğimi bilsem bile, bundan sonra ilk adımı atmayacaktım. Bekleyecektim. Benimle aynı hisleri paylaştığında gelirdi zaten. Ki bu oldukça düşük bir ihtimaldi. Barut'un hisleri olmadığını artık öğrenmiştim. Ancak yine de bekleyecektim. Başka türlü kalbimi zapt etmem mümkün değildi. Bekleyeceğime inanmasa asla durmazdı. O durmazsa bende duramazdım.
Bunları düşünmeyi bırakmam gerekiyordu artık. Gizem'le buluşup dersin yapılacağı sınıfa geçtik. Eski kalabalık zamanlardan eser yoktu. Sadece on kişiydik. Zamanla buna da alışacaktık elbette ama şimdilik tuhaf geliyordu. Ders Zehir'leydi. Daha önce onun ders anlatışını hiç görmemiştim. Cidden merak ediyordum. Her zaman sinir bozucu halleriyle karşılaşmıştım. İlk defa ciddi bir halde kendisiyle karşılaşacaktım. Cidden oldukça heyecanlanmıştım.
Sınıfın kapısı açılıp da içeriye girdiğinde oldukça etkilenmiştim. Hatta onun olduğundan emin olmak için yeniden bakmam bile gerekmişti. Ama oydu işte... Üzerine siyah yaka kısmı oldukça açık bir tişört ve siyah pantolon giyinmişti. Saçları her zaman olduğu gibi özenle taranmıştı. Atletik yapısı ve oldukça yakışıklı bir hali vardı. Hafızam silinmiş olsa yani onun sinir bozucu yanlarını unutabilecek olsam etkilenebilirdim bile. O denli farklı gelmişti gözüme.
Yüzünde ilk defa ciddi bir ifade vardı. O her zamanki alaycılığından uzaktı. İtiraf edeyim bu da onu oldukça etkili bir aday yapmıştı. Ben bile etkilenmiştim. Hem de Zehir'den. Sanırım narkoz kafa yapıyordu.
Diğer eğitmenler gibi eline ince bir çubuk almıştı. İşte bu onu komik bulmama neden olmuştu. Onu eğitmen gibi görmek tuhaf olacaktı." Merhaba." Dedi ciddi, kararlı ve bir o kadar kontrollü bir sesle. " Beraber ilk defa ders yapacağız. İtiraf etmek gerekirse benim de sizin gibi ilk dersim olacak. İlk defa derslere gireceğim. O yüzden küçük kusurları görmezden gelirseniz memnun olurum." Dedi kibarca. Yok artık. Artık emindim. Zehir'i uzaylılar kaçırmıştı. Bu da yerine bıraktıkları kopyasıydı. Orijinalini her nereye götürdülerse geri getirmezlerse memnun olurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOD ADI SERİSİ-1 KIRMIZI
PertualanganGüven ve cesaret üzerine kurulmuş olan bir kurumda hiç beklenmeyen biri hain çıkarsa ne olurdu? YADA Değer verdiğin , uğruna her şeyden vazgeçtiğin,o iyi olsun diye defalarca ölümle yüzleştiğin kişi sana ihanet etmişse ne hissederdin? VE YA Mill...