-7- KARMAKARIŞIK

179 12 0
                                    

İlk iş günümüz telaşlı başlamıştı. Sevgili ortaklarımızı tekrar misafir edecektik ve ilk koleksiyonumuzu sunacaktık. Daha ince detaylara dikkat edip aksesuar seçimi bile yaptım. Hatta benim takıcıya ufak bir hediye bile hazırladım. Özel bir sebebi yoktu ama bunu yapmam gerektiğini hissetmiştim.

Tamer'i beklemeden toplantı odasına gittim. Heyecanla açtığım kapıyı şaşkınlıkla kapattım. Bu kim? Takıcım nerede? Yeşim'e kim bu ? bakışımı fırlattım. Kartal Bey'de şaşkınlığımı fark etmiş olacaktı ki Yeşim'e fırsat vermeden konuşmaya başladı.

'' Beyefendinin kim olduğuna dair merakını bu kadar belli etmesen Parla.'' kızmış mıydı bana ? Halbuki o kadar belli etmemiştim. '' Şu senin takıcı vardı ya onun arkadaşı. Maalesef bu görüşmemize gelememiş kendisi, onun yerine bugün bize Bay ... '' duraksadı ve yanında oturan genç adama döndü. Yeni gelen misafirimiz konuşmamızdan bir şey anlamasa da, o anda ismini söylemesi gerektiğini fark etti. Kim bilir geldiğinden beri kaç kez söylemek zorunda kalmıştır.

'' Evet , bu gün bize bay Kim Sang Hun eşlik edecek. O da tasarımlarımızı üstünde taşıyacak olanlardan biri. '' diyerek daha fazla meraklanmamı sağladı. '' bu arada bu konuyla ilgilide Yeşim gerekli bilgi verecek sana. ''

Yeşim'in yanında yerimi aldım. Hala merakımı giderecek ikna edici bir cevap alamamıştım. Fısıltıyla '' Bu kim ?'' diye sordum.

'' Bizim takıcının arkadaşı '' neden herkes anlaşmış gibi aynı şeyi söylüyor , beklediğim cevapları hala alamıyorum. '' Aynı gruptalar yani o da...''

'' Ünlü biri '' diye cümlesini tamamladım. Anlaşılan burada ne işi olduğuna dair kimse açıklama yapmayacaktı. Tamer'i beklerken genç adamı inceleme fırsatı buldum. Küçücük gözleri vardı, gülümsediğinde neredeyse kayboluyordu gözleri. Gülüşü çocuksuydu, hem çekingen hem de şaşkındı ki, bu onu daha sevimli gösteriyordu. Ama Chung Ho nun aksine daha ağır başlı ve sakindi. Etkileyici bir yanı da vardı. Sebebi neydi bilmiyorum ama etkileyiciydi işte. Ve bir anda göz göze geldik, utanmıştım yakalandığım için ama bakışlarımı da kaçıramadım. Kısa bir süre birbirimize baktık , gülümsedi ve rahatsız olmuş gibi bir hali de yoktu. Gülümsemesine karşılık verdim ve eğer Tamer gelmesiydi bir süre daha böyle kalabilirdik.

Öğle yemeğinde de beraberdik. Merak ettiğim bir çok soruya da cevap bulmuştum. Ortak olduğumuz marka müzik grubunun sponsorlarından biriymiş ve uzun yıllardır beraber çalışıyorlarmış. Yaptığımız ve yapacağımız çalışmaları hazırladıktan sonra üstlerinde taşıyacak ve tanıtacak olanlar da onlar bu yüzden de grup üyelerinin de fikirlerini almak istemişler. Buraya kadar tamam da '' Neden sadece bu grup, yani başka sponsorluğunu yaptığınız firmalar da var değil mi? '' diye sordum.

'' Elbette ki var ama piyasada neredeyse beraber büyüdük ve yükseldik. İş dışında da çok iyi dostluğumuz vardır, bu yüzden onlarla yaptığımız iş ve grup üyelerinin fikirleri önemli bizim için.'' ortaklarımızdan bay Shin Sook gerekli cevabı vermişti.

Yemeğin sonuna doğru ilk uzun sohbetimizi gerçekleştirmiştik Kim Sang Hun ile.

'' Chung ho yani senin söylediğin gibi takıcın senden bahsetmişti, özellikle ona hitap şeklin hoşuna gitmiş. Çok gelmek istedi ama maalesef yoğunluğundan dolayı gelemedi, malum mom bizi pek boş bırakmaz. '' tatlı tatlı gülümsemişti. '' ama üzgün olduğunu özellikle belirtti. ''

'' Mom mu? o kim? menajeriniz falan mı? '' yeni tanıştığım birine bu soruları sormam yanlıştı belki de, kimse kim beni ilgilendirmez ama merak etmiştim. Mom diye isim mi olur ? Ufak bir kahkaha attı.

'' Hayır menajer falan değil , mom bağlı olduğumuz şirketin adı. Açılımı Mode On Music ama biz kısaltarak söylüyoruz genelde''

'' Öyle söyleyince biraz komik gözüküyor o yüzden tuhaf bir tepki verdim özür dilerim '' dedim yüzümün kızarmadığını umarak.

Sonsuzluk mu?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin