'' Evlenme kararı aldık, hatta gelinliğim bile hazır sayılır ama beyefendi hala bana evlilik teklifi bile etmedi."
Ufak ayrıntılara takılan biri olmasam bile, bu teklif olayına takılı kalmıştım. En yakın arkadaşım dediğim Yeşim bile abarttığımı düşünüyordu. Ne yani, romantik bir evlilik teklifi istemek ve beklemek suç muydu? Tamam! romantik olmasa da olurdu ama bir teklif olmalıydı. Young Nam' a yaptığım imalar bile bir işe yaramamıştı.
'' Sen teklifi boş ver şimdi, babana daha söylemedin onu düşün'' Yeşim'in hatırlatmasıyla düşüneceklerimin arasına biri daha eklendi. Sadece babama değil, ailenin diğer üyelerine bile daha söyleyemedim. Kızlara söylersem, çenelerini kapalı tutamazlardı hemen yetiştirirlerdi babama ve bu onu çok kızdırırdı. Bu kadar işimin arasında Türkiye'ye gitmem zor görünüyordu ama telefonla haber vermem de pek uygun olmazdı. Yine ne yapacağımı bilemez bir duruma düşmüştüm. Ona da bir çaresini bulurum elbet diyerek aklımın bir köşesine yerleştirdim.
>>>>>>>>>
Telefonum çaldığın da işimi yarım bırakmak zorunda kaldım, çünkü ilk defa Başkan Jung Bin arıyordu beni.
'' Rahatsız ettiğim için özürdilerim Parla ama seninle konuşmam gerek o yüzden aradım, müsaitsindir umarım.''
'' Önemli değil Bay Jung Bin, tabi ki müsaidim, buyurun''
'' Telefonda olmaz maalesef, şirkete gelebilir misin hemen?'' dediğinde ters giden birşeyler olduğunu anladım.
'' Peki! birazdan çıkıp geliyorum''
Şirkete geldiğimde etrafta sessizlik hakimdi ve bu fazlasıyla şüphe uyandırıcıydı. Yolunda gitmeyen bir durum olduğu açıkça belliydi, bu yüzden merakımın yanına gerilim de eklendi. Attığım her adım zorlamaydı, tam herşey yoluna girdi derken, yine ne gibi bir sorun vardı ki? İçimde ki ses yine saçma sapan bir şeyler söylüyordu, sanki kötü bir şey olacak hissediyordum bu yüzden.
Başkanın odasının önünde çocukları ve yüz ifadelerini görünce hislerimin yanılmadığını fark ettim. Yanlarına gittiğimde beni fark etseler bile, hiç biri yüzüme bakmadı. Tam o sırada odanın kapısı açıldı ve Young Nam dışarı çıktı. Bakışları beni bulduğunda sanki canı acıyormuşçasına kaşlarını çattı ve tek kelime etmeden yanımızdan uzaklaştı. Peşinden gitmek istesem de nedenini bilmediğim bir şeyler engelledi beni. İçeride Başkan ile ne konuştuysa şimdi yanımda durmasına bile engel oluyordu ve birazdan bende yüzleşecektim. İçeri girmeden önce çocuklara baktım, hepsi ifadesizce bana bakıyordu ama yine de gülümsedim onlara. İçeri girdiğimde havada ki gerginlik şaşırtmadı beni. Az önce ki konuşmalarının soğukluğunu hissedebiliyordum. Başkan beni gördüğünde gülümsedi ve oturmam için işaret verdi. Karşısına oturduğumda kısa bir süre bekledi, belki de benimle konuşacağı için kelimelerini dikkatlice seçmeye çalışıyordu.
''Böyle apar topar çağırdığım için özürdilerim. Acil olmasa aceleyle çağırmazdım, ama bir an önce bu konuşmayı yapmamız gerekiyor.''
'' Buyurun'' diyebildim sadece.
'' Aslında düşündüğün gibi kötü bir şey yok, sadece Young Nam işleri zora sokuyor. Beraberliğinizle ilgili bir sıkıntı yok, bunu zaten biliyorsun. Ben sadece evliliğiniz için çok erken olduğunu düşünüyorum ve bunu ona söylediğim de çok öfkelendi, eğer evliliğinizle ilgili bir engel çıkartırsam gruptan ayrılacağını bile söyledi. Benim senden istediğim sadece Young Nam'ı ikna etmen, eğer bu inatçı tavrı devam ederse sorunlar büyüyecek ve eğer bu sorunlar hayranları ile basına yansırsa seni suçlayacaklar. Bu yüzden ayrılmak zorunda bile kalabilirsiniz.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuzluk mu?
Fiksi RemajaBir an önce çekip gitmek istiyordu Parla. Tek başına, özgür ve daha mutlu bir hayat için.. Kurtuldum derken ve mutluyum artık derken, 'O' girdi hayatına.. İstediği ve beklediği bir rastlantıydı aslında. Ama... Daha zor bir hayat başlıyordu onun içi...