Medyada ki şarkı '' Kim Sung Kyu (feat. Hoya) - Daydream'' [İkisi de harikalar =) ]
Geçen zamanın çokta önemi yoktu artık. Sanki her şey başa dönmüş gibiydi, onca kalabalığın içinde yine yalnızlık. Sonuna kadar açtığım kapılarım tekrar kapandı ve bastığım her yer cam kırıkları. Boğazımda ki düğüm hiç geçmiyor ve her gece göz yaşı. Soranlara ayrıldık bile diyemedim. Böyle olmasını isteyen ben ama onsuz ayakta duramayan yine ben. Çalışmak, yemek yeme, kitap okumak ve daha bir çok şey anlamını yitirmiş gibi hissettiriyor. Onun varlığı başka bir dünyanın kapılarını açmışken bana, şimdi ise hiç ışık olmayan bir hücrede yaşıyormuş gibiydim.
Ondan kaçmak hiçte kolay olmadı. İlk günler daha da zordu, bir kaç gün işe ve eve bile gitmedim, her aramaları cevapsız kaldı. Shin ve Yeşim'in istemeden de olsa yardımlarıyla karşıma çıkmasını engelledim. Onun da yoğun çalışması işimi biraz daha kolaylaştırmıştı ama hala vazgeçmedi, bana ulaşmak için hala çabalıyordu.
Elbet bir gün vazgeçecekti, yorulacaktı. Benim için onu unutmak zaten imkansızdı ama o elbet bir gün beni unutacaktı. Belki de o kızın dediği gibi daha iyi birisiyle birlikte olacaktı. Olmalıydı da, beni hiç tanımamış gibi devam etmeliydi.
Benimde bitmek bilmeyen sancılı günlerimin elbet bir sonu olacaktı. Ayrılığımız daha tazeydi, bir zaman sonra acı alışır hale gelecekti. Onunla olmanın verdiği huzur gibi, onsuz olmanın ateşi de bedenimin, ruhumun bir parçası olacaktı. Beklediğim o gün belki de ömrümün son günüyle beraber gelecek, her şey o zaman bitecekti. Gerçi bunun ne önemi vardı? onsuzken çektiğim bu acı bile ayrı bir hazdı. Şimdi bu duvarlar arasında çaresiz kalsam da ne fayda, bundan sonra ayrılığın açtığı bütün yaralarımla kanayarak devam edecektim.
>>>>>>>
Yeşim odama geldiğinde nasıl olduğumu sormadı bile. Kötü olduğumu öğrenmesi için sormasına gerek yoktu artık. Etrafımdakilere belli etmesem de, o benim bundan sonra hiç iyi olmayacağımı biliyordu. Bir süre bekledi, ya benim sormamı bekliyordu, ya da duymak istemeyeceğim şeyler söyleyecekti ve buna kendini hazırlıyordu. En sonunda adımı söylediğinde başımı kaldırmadan karşılık verdim.
''Konuşmaya ilk önce adımı söyleyerek başlıyorsan eğer duyacaklarım hoşuma gitmeyecek değil mi?''
'' Ne kadar hayır demek istesem de, doğru tahmin ettin'' ben cevap vermeyince devam etti.
'' Yarın çekim var, biliyorsun'' Bilmemem mümkün müydü? Dergi çekimi için hazırlanan bütün tasarımlar benim eserimdi. Ve en önemlisi yarın ki çekimin kahramanları Desolate Boys grubuydu. Bu güne kadar hiç birine gitmediğim için yarın ki çekime de gitmeyecektim, böyle durumlarda orada olması gereken çalışanlarımız vardı zaten. Ama nedensizce büyük bir boşlukta hissettim kendimi. Böyle zamanlarda hazırlık yaparken, işime karışan Young Nam yoktu artık. Şimdi birer yabancıydık, sadece ona değil hepsine uzaktım. Yeşim'in sesini yükseltmesiyle dikkatimi tekrar ona verdim.
''Sen beni dinlemiyor musun?''
''Özürdilerim dalmışım, yarın çekim var diyordun en son''
''en önemli kısmı dinlememişsin Parla! Yarın ki çekime sende katılmak zorundasın, senin de olmanı istiyorlar'' dediğinde şaka yaptığını düşündüm bir an ama söylediklerinde çok ciddiydi.
'' Böyle bir şeyin olamayacağını söylemişsinizdir herhalde, kabul etmeyeceğimi çok iyi biliyorsun.''
'' Maalesef Parla! Ne kadar bahane uydurmaya çalışsakta ısrar ettiler. Ayrıca ikinizde kimseye ayrıldığınızı söylemediniz'' Ben kimseye söyleyememiştim ve bu güne kadar da Young Nam'ın açıklama yapmasını bekledim ama o da hiç bir şey yapmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuzluk mu?
Подростковая литератураBir an önce çekip gitmek istiyordu Parla. Tek başına, özgür ve daha mutlu bir hayat için.. Kurtuldum derken ve mutluyum artık derken, 'O' girdi hayatına.. İstediği ve beklediği bir rastlantıydı aslında. Ama... Daha zor bir hayat başlıyordu onun içi...