Bir cemre gibi düşmüşlerdi birbirlerinin hayatlarına. İlk önce kalplerini ısıttılar, sonra ruhları birbirlerine karıştı ve en son bölünmesi imkansız bir bütün oldular. İlkbahar rüzgarları gibiydi aşkları, ılık ve sakin. Masalsı bir yanları yoktu, sadece bir adam ve bir kadın aşık olmuştu, bu kadardı. Yani dağlar delinmeyecek, zehirler içilmeyecekti. Hem engelleri de yoktu ki, olanları da beraber yıkıp geçmişlerdi. Mutlulardı, aşklarını doya doya yaşıyorlardı. Zamanı gelince de evlenip, çocukları olacaktı. Bu kadardı işte daha fazla anlatılacak bir şey kalmamıştı.
Ama beklediğimiz o üç elma gökten düşmedi, hikayelerinin o mutlu sonu gelmedi. Kimse farkında değildi ama onları bekleyen daha zorlu ve daha büyük bir sınav vardı.
>>>>>>
Nikah günü
PARLA
Bugün için hazırlanırken fazlasıyla özen gösterdim kendime. İlk defa Young Nam'la gazetecilerin önüne çıkacaktık, yanındayken en az onun kadar iyi görünmem gerektiğini hissettim. Beni gördüğünde ufak bir şok yaşamıştı, gerçi ben de pek farklı değildim. Takım elbisesi içinde büyüleyici gözüküyordu. Gülümseyerek bana yaklaştığında onu öpmemek için kendimi zor tuttum.
'' Muhteşem ve fazlasıyla dikkat çekicisin. Bu akşam bütün gözler senin üzerinde olacak ve bu şimdiden benim canımı sıkmaya başladı bile'' fısıltıyla bunları kulağıma söylerken tenime değen nefesi beni tahrik etmişti, bu yüzden bir adım geri çekildim.
''Merak etme sen benimleyken dünyanın geri kalanı umurumda değil, hem dikkat çekmeyi de umursamıyorum. Sadece senin yanındayken güzel görünmek istedim.''
'' Bu kadar uğraşmana gerek bile yok, sen her şeyinle güzelsin ve en önemlisi benimsin.'' doğru sadece ona aittim ve bu gerçek son nefesime kadar değişmeyecekti.
Bu akşamı geçireceğimiz salonun önüne geldiğimizde kapıda bekleyen gazetecileri görünce derin bir nefes aldım. Arabadan inerken gereksiz heyecanımı bastırmaya çalışıyordum ve Young Nam'ın güven verici bakışlarını görünce bunu başarmıştım da. İçeri girmeden önce hepsine selam verip, bir kaç kare fotoğraf çekmeleri için bekledik. Salona girdiğimizde derin bir oh! çektim, bu kısmı atlattığım için rahatlamıştım.
Nikah kıyılırken Başkan Jung Bin ve Min Hee' nin mutlulukları yüzlerinden okunuyordu. Biraz geç kalmışta olsalar, sonunda birbirlerini bulmuşlardı ve bu akşamla birlikte bunu herkese ilan ettiler.
Shin ve Yeşim nikaha yetişemeseler de gecenin devamında bize katıldılar. Young Nam'ın dediği gibi bir çok kişinin bakışları üzerimizdeydi ve ben bundan ne kadar rahatsız olsam da yine de çok mutluydum.
Kısa bir telefon görüşmesi için Young Nam'ın yanından ayrıldım, geri döndüğümde ise genç bir bayanla konuşurken gördüm onu. Genç kız fazlasıyla yakın duruyordu ve konuşurken sürekli Young Nam'a dokunması hoşuma gitmedi. Elinden tutup piste doğru götürmeye çalışması bardağı taşıran son damla oldu, daha fazla izleyemedim ve hızlı adımlarla yanlarına gittim. Bu Başkanın üvey kızıydı, Soo Yun. Geldiğimi fark edince Young Nam'dan uzaklaştı ve gülümseyerek bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuzluk mu?
Novela JuvenilBir an önce çekip gitmek istiyordu Parla. Tek başına, özgür ve daha mutlu bir hayat için.. Kurtuldum derken ve mutluyum artık derken, 'O' girdi hayatına.. İstediği ve beklediği bir rastlantıydı aslında. Ama... Daha zor bir hayat başlıyordu onun içi...