'' Ha! Ne! '' ağzım bir karış açıldı. Ne Kore'si ne gitmesi? Tamer daha fazla heykel gibi durmama dayanamadı.
'' hey Parla! kendine gel, sesime gel ''
'' buradayım burada merak etme. Şaşırmama bile izin vermiyorsun '' dedim kızgınlıkla. Kartal bey araya girdi.
'' otur düşün Parla ya da düşünme gideceksin zaten. Şimdi çıkmalıyım bir kaç işim var, gelince ayrıntılı konuşuruz.'' sırıtarak çıkıp gitti. Bir Tamer'e bi Yeşim'e baktım durdum. Şaka gibiydi gerçekten, bu ikisinin de bir şeyler diyeceği yoktu. Onlar benden daha çok şaşırmışlardı.
Akşama kadar düşünüp durdum, Kartal Bey'de gelmemişti. Eve geldiğimde hala Kartal Bey'in söylediğini düşünüyordum. Aslında iyi bir haberdi bu, gitmek istiyordum zaten ama beklemediğim bir an da olunca afalladım. Gidip, gitmemek arasında değilim, gitmek istiyorum ama neden sevinemiyorum? Belki de buradakileri bırakmak istemiyorum ve ailemi. Bu kadar kırgınlığımın üzerine uzaklara gitmek başka bir durum. Bunca şey yaşanmasaydı eğer en azından giderken uğurlayacak bir ailem olacaktı, '' aklım hep sende olacak habersiz bırakma beni'' diyen bir babam olacaktı. Belki de en başta izin vermeyecek ama daha sonra bana kıyamayacak izin verecekti. Zaten bir ayrılık yaşamıştık, şimdi daha da uzağa gitmek ''acaba'' diye düşünmeme sebep oluyordu. Ama gitmeliyim değil mi? Burada zorlama bir hayat yaşıyor gibi hissediyorum, hem istediğim fırsat ayağıma geldi neden hayır diyeyim ki? Kaldıkça ne yapacağıma karar veremeyecek ve bir sürü pişmanlık biriktirecektim. Belki gittiğim yerde her şeyin dahasını bulurdum. Daha mutlu, daha huzurlu...
Sabah işe gittiğimde, odama bile uğramadan Kartal Bey'in odasına gittim ama maalesef daha gelmemişti. Bütün günümü de alsa burada oturup bekleyecektim. Hiç bir açıklama yapmadan çıkıp gitmişti ve elbette ki gelecekti.
Neyse ki çok bekletmemişti. Yani o gelene kadar 3 fincan kahve içip bir de elbise tasarlamıştım. Sürekli ortadan kaybolan biri için çok bekletmemiş sayılıyordu. Odasında beni görünce şaşırmadı hatta kahkahasını saklama gereği bile duymadı.
'' Geldiğimde seni burada göreceğimden emindim.'' dedi kahkahalarının arasından. Biraz empati kurmayı öğrenmesi gerekiyor.
''Sen sormadan her şeyi açıklayayım, takıldığın yer olursa sorarsın. '' Her iddiasına girerim ki bu adam benimle dalga geçiyor.
'' Kartal bey fark ettiniz mi? ben gülmüyorum.'' dedim sert çıkmasını umduğum ses tonumla.
'' tamam tamam kızma. Kore'ye gitme sebebini zaten biliyorsun. Oraya gittiğinde olacaklara gelirsek. Orada gayet iyi olacaksın bundan emin ol. Kalacağın yeri ayarlamak için seni bekleyecekler çünkü senin isteğin dışında hareket etmek istemiyorlar. Burada ki pozisyonun ne ise orada da aynısı olacak. Şöyle bir durum var ama ne kadar kalacağın belli değil. Temelli gitmiyorsun ama 3-4 ay sonra da döneceğini düşünme.''
'' İyi de benim burada yaptığım işi orada yapan var zaten. Yıllardır o şekilde devam etmişler, ortak olmasaydık ta yine devam edeceklerdi. Benim gitmem için bir sebep göremiyorum.''
'' Açıkçası şu ki seninle daha iyi olacaklarına inanıyorlar. Ki bu bizim için de büyük kazanç olacak. Sen onlara kazandırdıkça bizde burada kazanacağız. Senin tasarımların bizi bir adım ileriye götürecek. Senin için de çok iyi bir fırsat, orada daha büyük kitleler var. Bir gün bir bakmışsın tasarımların sayesinde adını herkese duyurmuşsun.''
Benim hayal dünyamda bu kadar büyük bir şey yoktu. Yani hayalini kurmak bile istemedim.
'' Peki burası ne olacak , ben orada sizsiz yapabilir miyim? ''
![](https://img.wattpad.com/cover/48904064-288-k548001.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuzluk mu?
Genç KurguBir an önce çekip gitmek istiyordu Parla. Tek başına, özgür ve daha mutlu bir hayat için.. Kurtuldum derken ve mutluyum artık derken, 'O' girdi hayatına.. İstediği ve beklediği bir rastlantıydı aslında. Ama... Daha zor bir hayat başlıyordu onun içi...