11: Oyun

792 80 68
                                    

Kitap karakterlerinin Sim'lerini yapan-ki Lisa ve David dünyanın en tatlı bebekleri olmuş...- Dença Toparlak'a çok teşekkür ediyorum❤️
___ DencaTprlk

Karşımdaki hayalete baktığımda vücudunun içinden duvarı da görebiliyordum.

Dream Becky'nin şeffaf ve gri tonlarındaki vücudu, buhar görünümünden farksızdı. Ayakları yerden yüksekteydi.

Yanımıza doğru süzüldüğünde David'i görmeden önce bana baktı. Ağzım bir karış açık kaldığı için kızın yüzünde şaşkın bir ifade oluştu. Karşımda bu kadar yakın duruyor olmasaydı yüz hatlarını bile zar zor seçerdim.

"Gerçekten birazdan bacaklarıma veda edeceğim. Biliyorsanız lütfen bana çıkışın nerede olduğunu söyleyin." kız yorgun gözlerle bana, benden cevap alamayınca olduğu yerde donakalan David'e baktı.

David'in gözleriyle Dream'in şeffaf gözleri buluştuğunda ortamı hiç alışmadığım bir sessizlik esir aldı. Öyle ki şu ana kadar David'le sürüyle olan sessizlik anlarımız, bu sessizliğin yanında gürültü kirliliği sayılırdı.

Dream'in ağzından savrulan küfür sessizliği bozdu. David'in ürperdiği her halinden belliydi. Büyük bir adım atarak Dream'i kollarının arasına alıp şeffaf vücudun- şaşırtıcı bir şekilde- sıkı sıkı sarıldığında istemsiz olarak gözlerimi yumdum.

"Dream." deyip duruyordu. Sesi güçsüzdü.

Dream bir süre sonra kendini geri çekti. "Böyle olmamalıydı. Karşına böyle çıkmamalıydım." dedi David'in gözlerine bakarak.

"Sen onun gibisin. Şey... babam..." dedi ve kızı bir kez daha süzdü.

"Ah, biliyorum. Onunla sık sık beraberiz." dedi. İyice konuşmanın dışında kaldığımda kapıya doğru yöneldim.

David'in içini çekişini duydum. "Hala aynısın, hala aşık olduğum Dream'sin. Ve şu an benim için gerçekten bir hayal gibisin." dedi David, ben koridordan çıkarken.

Stadyumdan çıktığımda asfalta oturdum ve dizlerimi kendime çektim. Bu olamazdı. Dream gelemezdi. O gerçek bile değildi. Ya da sadece bana göre değildi. Aynı uzaylılar gibi.

Üzgün olmaktan çok hissizdim. Bomboştu içim, sanki bir şeyleri söküp almıştı birileri.

"Lisa!" diye bana seslenen bir sesle dizlerime yasladığım başımı kaldırdım. Ryan, karşıma çökmüş ve dizlerimi tutmuştu.

"Merhaba." dedim sessizce. "Sıkıldım ve hava almak istedim."

"Çok beklettim mi canım?" dedi canayakın bir sesle. Başımı iki yana salladım. "Gidelim mi buradan?" dedim çaresizce.

"Sende bir şey var ama, hadi bakalım." derken ayağa kalktı ve ardından elimi tutarak kalkmama yardım etti.

Arabaya bindiğimizde arka koltukta duran siyah tişörte uzanıp üstüne geçirdi. Sapsarı saçlarını daha da ortaya çıkartmıştı.

Çok geçmeden evimin önünde durduğumuzda emniyet kemerimi çözerek Ryan'a döndüm. "Tekrar tebrik ederim, iyi akş..." diyecekken aniden ellerimi yakalamasıyla duraksadım.

"Canını sıkan her neyse bana anlatabilirsin. Biliyorum, çok ani gelişti... Yani...biz..." dedi hafifçe dişlerini göstererek güldüğünde. "Utanmana sıkılmana gerek yok." diye ekledi ve sağ elini elimden çekerek yanağımı okşadı.

Şuan burada varolan tek şey bedenimdi. Aklım da duygularımda David'te kalmıştı. Bir de Dream'de...

Elini bırakıp kapıyı açtım. "Sağol." dediğimde gülümsemeye çalışıyordum.

SIMSEPTIONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin