17: Jessiot

531 69 68
                                    

Bütün gece en yakın arkadaşımın içinde bulunduğum aşk üçgeni hakkındaki yorumlarını dinledim. Bir saat sonra okul zamanı gelecekti ve gözümden uyku akıyordu.

"Okuluna gelebilir miyim?" diye sordu Jessy, esnerken.

"Büyük ihtimalle yazılmışsındır bile." diye mırıldandım.

"Anlamadım?"

"Anlarsın. Hadi kalk hazırlan. Konuşmaktan sesin kısılmış bu arada."

"Sana akıl vermek için fedakarlık ediyorum farkındaysan."

Sırıttım. "Teşekkür ederim canım."

Zaman kaybetmemek için kalkıp odama gittim. Ne giyeceğimi düşünmeden elime geçen buz rengi kot pantolonu ve kısa kollu siyah tişörtü hızlıca üstüme geçirdim. "Benden bir şeyler giy. Parayı nereden kazanacağımı bilsem biraz biriktirir alışverişe çıkardım, kusura bakma."

Yanıma gelip dolaba bakakalan arkadaşıma döndüm. "Yarı zamanlı çalışmaya ne dersin?"

Söylediğimi umursamadan başını geriye atıp tavana baktı. "Tanrım, hadi uyanayım. Hadi ama artık."

Bu haline gülümsedim. Alışacaktı. Zor da olsa.

"Ben hızlıca kahvaltılık çıkarıyorum. Kahvaltılık dediğim..."

"Tamaaaam."

O kıyafetlerime bakarken mutfağa yöneldim ve buzdolabını açtım. Dolapta hiçbir şey yoktu. Derin bir nefes aldım.

"Jessy, korkarım okuldan sonra bir işe girmek şart oldu."

* * *

Okula girdiğimizde Jessy'nin büyülendiğini gözlerinden anlamıştım.

"Burayı ben yaptım." dedim ve gözlerimi kısarak kendimden gurur duyar bir şekilde başımı salladım.

"Harika!" derken ağzı açık kalmıştı. Haklıydı, yaparken her zaman hayal ettiğim bir lise ortamını yaratmak için çabalamıştım. Her yer rengarenk eşyalarla kaplıydı. Kocaman bir bilgisayar odası, müzik ve resim atölyeleri, açık hava kütüphanesi derken bir okul için fazla güzel bu mekan çıkıvermişti ortaya.

"Günaydın!"

Başımı sese çevirdiğimde David'le karşı karşıyaydım. Dağınık saçlarını düzene sokmuş, canlı görüntüsüyle bana bakıyordu.

"Günaydın." diyerek gülümsedim.

"Günaydın." dedi Jessy de.

"İyi görünüyorsun." dedim sessizce. Jessy'nin bu sohbete katılmasından rahatsız olabilirdi. Dün gece yeterince hüzün yaşanmıştı zaten.

"İyiyim çünkü. Bana iyi geldin." dedi. Çekinerek gülümsedim. "Her zaman yanındayım."

"Günaydın." diyerek yanımıza geldi Ryan. O kadar ani belirmişti ki yanımda, sesiyle irkildim. Kolunu omzuma attı. "Seni eve geç bıraktım, iyi uyudun mu?"

Başımı kaldırıp önce ona sonra ise David'in düşen yüzüne baktım.

"Evet, eee, Jessy'le yattık direkt. Uykumu aldım." diye yanıtladım Ryan'ın sorusunu.

"Sonra görüşürüz." dedi sessizce David ve veda edercesine hafifçe koluma dokunup başını eğdi. Gülümsemeye çalıştım. "Görüşürüz."

"Ne zaman David konusundaki hassasiyetimi ciddiye alacaksın?" dedi Ryan, siniri bozulmuş ama bunu örtmeye çalışan bir sırıtmayla.

"O kötü biri değil." dedim. Hele dünkü çaresizliğinden sonra Ryan'a bu konuda güvenmemem gerektiğini anlamıştım. Aralarında en kötü ne olabilirdi ki?

SIMSEPTIONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin