Ryan oylaması :D
(1 olarak numaralandırdığım iki kişi de aynı.)
1 mi 2 mi?
__________Bazen öyle anlar gelir ki mutluluğun zirvesinde olsanız dahi içinize oturmuş bir hüznü çağrıştıracak tek kelime edildiğinde ya da en ufak bir şey yapıldığında durduramazsınız gözyaşlarınızı.
Ardı arkası da kesilmez hem. Bir anlık ara verirsiniz ama sonra hop, yeniden başlarsınız önce hıçkırmaya, sonra bağıra bağıra ağlamaya.
Son bir saattir olup biten her neyse; beni ağlatacak şeyler değildi. Önceki hislerim dışarıya çıkmak için ufak bir delik beklemişti sadece.
Şimdi ise Ryan'ın yatağında, kalın bir pike ile sarınmış, saçlarım saçma bir karışıklıkta tepeden toplanmış halde oturuyordum.
Gözlerim her ne kadar hareket etmeksizin parkeye dalmış olsalar da ayak ucuma diz çöküp ellerini oturduğum yatağın iki yanına koyarak beni izleyen Ryan'ı fark edebiliyorlardı.
"Bana bakmama kararı mı aldın?" başını iyice eğerek baktığım yönde olmaya çalışıyordu. Ama hala kıpırdatmıyordum gözlerimi.
Ona git diyemiyordum. Şuan desem giderdi, biliyordum.
"Peki o zaman ben konuşuyorum, elbet dinleyeceksin beni. Ya dinlemesen de duy yeter." dedi kırgın bir sesle.
"Seni durdurmak için çok saçma ve çirkin bir yola başvurduğumu fark ettim. Ama inan o an güleceğini, güleceğimizi düşünerek ittim seni havuza.
Belki de bana kızmana bile aşık olduğum için bunu da göze alarak ittim. Biraz çırpınırsın ve daha sonra beni de çekerek havuza düşürürsün sandım.
Bu ağlamanın nedeni başka bir şey, biliyorum. Ama her neyse, onunla yüzleşmeye de korkuyorum.
Merdivenleri çıkarken koşarak geldim arkandan. Kendini banyoya kapattın ve duyabildiğim tek şey hıçkırıklarındı. Bir de kendine kızdığını duydum.
Bir süre ağlamayı kesmeni bekledim. Ses duymamaya başladığımda ise anahtarla içeri girdim.
Parantez açıyorum, tuvaletin iki tane yedek anahtarı var. Biri ablamın, diğeri annemin odasında. Çünkü şuan seninle konuşma cesareti bulan bu salak oğlan sürekli banyoda kilitli kalıyor. Evin kadınları da önlem almak istedi işte..."
Görmemiş olmasını umarak hafifçe gülümsedim. Eğer dudaklarımı serbest bırakmasaydım bir kahkaha çıkma olasılığı yüksekti çünkü.
Ama görmüştü ve yandan gülümsemesiyle bana baktı. Göz göze geldiğimizde hemen bakışlarımı kaçırdım ve yeniden yere odaklandım.
"Seni öptüğüm için çok üzgünüm. O halde o kadar güzel gözüküyordun ki..."
"Beni evime bırakır mısın?" dedim sessizce.
"Arabamı annemler almış. Benzin, gidecekleri yere kadar götüremezmiş."
"Çok uzak mı?" diyebildim. Başıyla onay verdi. Ardından ayağa kalktı ve geniş odasının bir duvarını kaplayan dolaba yöneldi. Onlarca kapaktan birini açtı ve düzgünce katlanmış kıyafeti getirip bana uzattı. "Şimdi çıkıyorum. Bunları giy, temizdir. Kapının diğer yanında yerde oturuyor olacağım. Yatağını hazırlamak için seslenirsin." dedi ve arkasını dönüp çıktı.
Kapıyı örttüğünde derin bir nefes aldım. Sonra pikeyi üzerimden attım ve üşüme hissi yeniden kapladı vücudumu.
Nemli kıyafetlerimi hızlıca çıkarttım ve bana verdiği kıyafetleri giydim. O büyük dolabın ona fazla olabileceğini ve çıkardığı kıyafetin ablasının ya da annesinin olduğunu düşünsem de kalçamın altına kadar gelen bol gri tişörtten ona ait olduğunu anladım. Pantolonu da belimden düşmek üzereydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIMSEPTION
Novela Juvenil[BU VE BENZERI KURGUDAKI ILK HIKAYEDIR.] En ufak mimiklerine kadar hayallerimdeki erkeği, detayların manyağı olduğumu kanıtlayacak muhteşemlikte evi yaratmıştım. Yine günlerden birinde kendimi oyunda buldum. İnanması güç, değil mi? Gözümü kırptığ...