Bölüm 15

52 13 1
                                    

Berbat olayların başımıza gelmesi normal mi? Yoksa birileri tarafından mı yapılıyor?

Bu iki soruyu kendime sorarak uykusuz kaldım gecelerce.Ancak ne faydası vardı ne de çaresi.Ancak yapıştığım çamurlu kuyudan ne kurtara bilirdi ki beni? Ya da kim?

Elimden biri tutsaydı ve düştüğüm yerden kalksaydım neler başıma gelirdi.Babam beni Ahmet Kartal'a satmasaydı,annem benden nefret etmeseydi , Ahmet Katal sevdiklerime zarar vermeseydi belki de acılarım ve ızdıraplarım olmayacaktı.Belki de şuan yabancı bir odada ağlamazdım.Sahi ben neden ağlıyordum?

Bu eve geleli bir ay olmuştu.Koskocoman bir ay. Ancak daha yola çıkmamıştık.Batuhan'ın ölümü ile ekiptekiler bir düşüş yaşamıştı.Okan arada kabus görüyor , Can bardak kırıldığında bile deliriyor , Berk genelde Can ile ilgileniyor,Batu'nun gözleri bir yerlere dalıyor , Fırat ise odadan çıkmıyordu.Sadece Can'ın zoruyla yemek yiyordu.Tabi yediklerini geri çıkartmasını saymazsak.

Ben ise her zamanki gibi odamdaydım.Çevremi izliyordum.Ekiptekileri.Herkes üzgündü , kırgındı ve kızgındı. Ahmet Kartal'a olan nefreti gün geçtikçe artıyordu.Ancak ben ne hissedeceğimi bilmiyordum.Şu bir ay hayalet gibiydim.

"Hey."

İşittiğim ses ile irkilerek gözlerimi karşımda duran duvardan çevirip karanlık odadan içeri giren adama baktım.Mert'e.

"Nasılsın? Kahve sever misin?"diye soruları ardı ardına sıraladı Mert kapı ağzından bana bakarken.

"Gecenin dördünde mı?"dedim şaşkınlıkla.

"Tamam saçmaydı."dedi ve kapıyı kapatarak içeri girdi.

"Otursana."dedim yatakta boş olan yeri gösterirken.Durduğu yerden yavaşça yatağın yanına geldi.Çoraplarını çıkarttı önce ardından yatağın yanına oturdu.Üzerinde ki kalın siyah kazağı çıkarttı.Yazda olamamıza rahmen hava soğuk olmuştu.Batu'nun annanesi de Mert'i çok sevdiğinde ona kazak almıştı.

Batu annanesinin bu davranışına siinir olsada ses atmemişti.Belli ki kıskanmıştı.Bende olsam bende kıskanırdım o ayrı.

Siyah kazağı grinin koyu tonu olan komidinin üzerine katlayarak koydu.Üzerinde kot pantolon ve beyaz gömeleği ile yatağa uzandı.

"Yorganın içine girsene.Üşürsün."dedim.

Yorganı üstüne çekerek benim gibi sırtını yatağın başlığına dayandı. Bende gözlerimi ondan çekip karşımdaki duvara diktim. Bu odada Mert, Can ,Berk ve ben kalıyorduk. Okan ve Berk aynı odayı paylaşırken Fırat ise salonda yatmayı tercih etmişti. Batu ise annanesi ile yatıyordu.

Şuan Can ve Berk hava almak için çıkmıştı dışarı bu yüzden Mert ve ben tektik odada. Her zamanki gibi kavga çıkartmıştı Can.

Neden burda kalıyoruz?

Diye bağırmış ve sinirle evden çıkmıştı. Tabi Berk de arkasından çıkmıştı. Berk ve Can her ne kadar kavga etselerde birbirlerine destek oluyorlardı. Aile gibiydiler. Sadece Berk ve Can değil. Herkes.

Benim aksime. Şuan şu ailenin kötü kızı gibi hissediyordum. Hani şu ailelere girip herkesi birbirine düşüren kızlardan. Kendimi kötü hissediyordum.

Ben her zaman kötü hissederdim. Bazen bir anlık da olsa iyi hissederdim kendimi ancak bu uzun sürmezdi. Her zaman bir yerden birşeyler çıkardı.

"İyi misin?"dedi kısık sesle. Karanlık odayı aydınlatan dışardaki lambalardan odaya giren ışık yüzünden çok da çözemediğim yüze döndüm. Elalıklarımı gözlerine diktiğimde sorusunu düşündüm.

İyi miydim?

"Aslında bakarsan..."dedim ve derin bir nefes aldım."...değilim. Hiç bir zamanda olmadım."dedim içimdekileri dile getirerek. Yalan söyleyemezdim. Artık yalan yoktu.

"Kim iyi oldu ki?"dedi yüzünde acı gülümsemeyle. "Ahmet Kartal'ı tanıyanların hazin sonu."dedi ve yüzündeki acı gülümseme daha da genişledi.

"Sana..."sözümü kesen lafıma atlaması olmadı. Gözlerinde ki sulanma ile cümlemi tamamlayamadım. Tamamlayamazdım. Canı yanıyordu. Tıpkı benim gibi. Belki benden daha ağır olaylar yaşamıştı. Kimse bilemezdi ki insanların içindeki fırtınayı.

Bazıları tusunamiye yakalanır, bazıları doluya bazıları da yağmura yakalanırdı. Ben şuan neye yakalanmıştım?

"Tam şurası..."dedi eliyle kalbini gösterirken."...yanıyor."dedi ve elini kalbinden çekti. Yanağındaki göz yaşını silmek için kaldırdığından ben Mert'ten önce davrandım ve sol elimle yanağındaki ıslaklığı sildim.

"Geçecek diyemem ama..."dedim ve yanağındaki elimi çekip kalbinin üzerine koydum."...buradı dayanır. Güçlüdür."dedim kalbimdeki elini çekerken.

"Ölmeyi denedin değil mi?"diye soru yöneltti.

"5 kez."dedim net şekilde.

"Berbat bir duygu. Ölmeyi bile becerememek. Değil mi?"diye soru sorduğunda gözlerimi ondan ayırdım ve tavana sabitledim.

"Sanki çölde su bulmuşsunda o su serap çıkmış gibi. Hayatı yolunda olan insanlar giderken neden canı yananlar yaşıyor?"dedim kendi kendime.

"Çünkü bize güçlü olmayı öğretiyorlar. Her ne kadar kim olduğunu bilmesem de."dedi Mert.

"Ahmet Kartal'dan neden intikam almak istiyorsun?"dedim içimde tutamadığım sorumu sorarak.

"Bir çok neden var. Hangisini tercih edersin?"diye sordu iç çekerken.

"Şuan senin en çok canını yakan."dedim.

"İki sene boyunca annem elindeydi. Ben o zamanlar 15 yaşlarındaydım. Yani 6 sene önce."diye açıkladı ve devam etti."O zamanlar annemin nerede ve nasıl olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Babam benim için ayaktaydı. Çoğu zaman odasında ağladığını şait olmuştum ancak soramamıştım. Annem nerede diyememiştim. Tam iki sene yoktu annem. Kurı fasulye sevmezdim ben ama hergün yeterki annem gelsin bütün bir tencereyi bitiririm derdim. Geldi. Ben 17 yaşındayken bahçeye yarı çıplak şekilde bırakmıştı itler.Tecavüz etmiş , vücudunda izler doluydu en kötüsüde..."dedi ve derin bir nefes aldı."...hamileydi. Ahmet denen o itten."

Gözlerimi tavandan çektim ve yanımda canı yanan adama baktım. Benim de canımı yakmıştı. Ancak benim kimsem yoktu. Benim arkamdan ağlayacak kimse yoktu ama Mert'in annesine olanlar fazlaydı. Hele hamile kalması.

6 Ay Önce

"Benim bebeğimi taşıyacaksın yakında."dedi yüzünde gülümsemeyle. "O yüzden ye."diye devam etti.

Yüzümü yaşlanmış ağaç kabuğuna benziyen suratına yaklaştırdım.

"Senin bebeğini de kendimi de öldürürüm."diye tısladım.

Birinden bu kadar iğrenmek doğal mıydı?

Bence değildi. Karşımdaki adamlarını kendinen korkutan halbu ki korkulması bile gülünç adama baktım.

Ahmet Kartal'a.

Ne zaman yemek yemesem odama tepsi ile gelir ve yedirmeye çalışırdı. Şuanda da olduğu gibi. Ancak bana yedirmeye çalışıyordu ama başarılı olamıyordu. Bunun sonu da belliydi.

Ceza.

"Şansını zorluyorsun."dedi elindeki tepsiyi beyaz komidinin üzerine bırakırken. "Ben ceza vermekten bıktım."dedi sitemle.

"Çok komik."dedim ve kahkahalarla gülmeye başladım. Ben Ahmet Kartal'ı sadist sanırdım. Ancak değildi.

Vay canına!

"Bende senden sıkıldım."dedim gülmelerim azalırken. "Ama gördüğün gibi çare yok. "Dedim hala yüzümdeki gülümsemeyle.

"Murat !"diye bağırdı.

Karanlık odaya gitme zamanı!

İsyanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin