Yaşamak için tutanabileceğin bir dal ararsın. Tam ümidini yitirdiğin sırada o dal çıkar karşına. Ümit vadeder birisi. O dal paraçısı hiç kırılmayacak sanırsın ama o birgün kırılır. Bir dal parçası ne kadar sağlam olabilir ki? Benim umudumda bir dal parçası gibiydi. Her an kırılabilecek durumdaydı.
Merdivenlerin başına gittim son yarım saattir yaptığım gibi. Yerde yatan iki adama kaydı gözüm. Ahmet Kartal'ı biraz olsun tanıdıysam ve böyle önemli bir şey saklıyorsa başına sadece iki adam yerleştirmezdi.Merdivenlerden uzaklaşatım. İçimdeki korku büyürken kasayı açmaya çalışan Okan'a kaydı gözüm. Stresten olsa gerek alnı ter içindeydi.
Ben Okan ile birlikte en üst kattayken diğerleri etrafta alt üst ediyorlardı. Belki birşe bulmak içindi belki de acılarını Ahmet Kartal'dan değil de eşyalarından çıkartıyorlardı.
"Tamamdır!"diye sevinç çığlığı attı kasanın başında duran Okan. Ayak sesleri merdivenlerden duyulurken Okan ve ben demir kasaya baktık. İçinde belgeler ve saatlar vardı. Okan belgeleri aldı bende gözümü kırpmadan Okan'ı izliyordum.
Buraya girerken çok umutluyduk. Burayı koruyan adamlar her ne kadar iri yarı olsada Mert, Berk ve Can adamları halletmişlerdi. Ancak çabalarımız boşuna çıkıyordu. Kasada önemli şeyler saklanırdı. Değil mi?
"Ne çıktı?"dedi Fırat nefes nefese. Gözüm Okan'a kaydığında kaşları çatık belgeleri inceliyordu. Yanında duran siyah sporcu çansatını eline alarak kasadan çıkan belgeleri içeri koydu.
"Burada incelememiz güvenli değil."dedi Okan. Çöktüğüm yerden ayağa kalktım. Oda da gözümü gezdirdim. Çalışma odası olduğu belliydi. Oda krem rengi hüküm sürüyordu. Tavanda yanan beyaz ışık rengi daha da açarken camlı olan masa parlıyordu. Camın önüne yerleştirilen camlı masa ilgi çekiyordu.
"Sıla gitmeliyiz."dedi Can sabırsızlıkla.
"Beş dakika , lütfen."dedim arkamı dönmeden. Masanın önünde durduğumda ilgimi çeken bir kağıt oldu. Masanın üzerinde duran beyaz kaplı defterin arasında duran kırmızı kağıdı gördüğümde aradığımın bu olduğunu anladım.
Ancak bu kadar kolay olmamalıydı değil mi?
"Gitmemiz gerek."dedi Mert üstüne basarak.Kırmızı zarfı alarak odandan ayrıldık.Kapının önünde yatan adamlar duruyordu hala. Umursamadan evden çıktık.Saat gece yarısını geçmiş olmalıydı.Ancak şuan elimizdekileri incilemek zorundaydım. Kim bilir neler öğrenecektik.
evden uzaklaşırken son kez eve baktım.Son kez göreceğimi biliyordum çünkü.Burayı da kül edecekti.Biliyordum.Arabalara bindikten sonra gözlerimi dışarı diktim.Kimler kim bilir neler yapıyorlardı.Belki şuan yatağın içinin girmiş ve sevdiği adam içi ağlıyor,bir erkekte ailesinin kavgasından bıkmış yatağında yatıyor olabilirdi.Belki de küçük bir kız dilek diliyordur. Benim yıllar önce yaptığım gibi.
Dilek tutmak sadece kendini avutan birşey.Bunu anlayalı çok olmadı.Ancak kaç yıl boyunca kendimi bununla kandırdım.İnsan büyüdükçe gerçekler vuruyor insanın yüzüne.Neyin gerçek neyin yalan neyin sahte olduğunu anlıyor insan yavaş yavaş.Hayat tecrübesi de böyle değil midir?
Bazıları gülüyor eğleniyor.Ancak daha neler görücek hayatla ilgili.Ne kötülerle karşılacaklar , neler görücekler. Ancak onları yinede kıskanıyorum.Onlar evlerinde sevdiği erkekler için ağlarken ben ruhumdaki ve bedenimdeki acılarım için ağlardım.Onlar okula zorla giderken ben koşa oynaya giderdim.
Bazı kızlar annesi dışarı çıkarmıyor diye ona küserken ben annem benimle konuşsun diye yalvarır ağlardım.Bazıları babaları onları sıktığı için söylenirken ben yüzümü kana benzer boya sürer babamın yanına giderdim.Kimse istediği hayatı hayaşamıyor .Bazıları şükredeceği yerde sadece sövüyorlar.Karşılarına çıkıp "Ben bunları yaşadım!"diye haykırmak istiyorum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsyan
Ficțiune adolescențiKimsesiz olmak sadece anne ve babanın ölmesiyle gerçekleşmezdi. Ben hayatım boyunca bunu anladım. Sevgi yok , şefkat yok , huzur yok , anlayış yok. Tam tersine kötülük var , işkence var , zulüm vardı. Peki ya şimdi? Hayatım iyi olabilir miydi? Kend...