Hayat çok tuhaf. Neler ile karşılacağınız hiçbir zaman hesaplayamıyorsunuz. Ne zaman? Ne olacak? Nerede? Kim tarafından? Bazen tahmin eder tehlikeden uzak dururuz. Bazen bizi uyaran insanlar olur. Anne , baba , abi, abla hatta bazen kardeşler. Ancak şuan hiçbirine sahip değilim. Bunun olacağınıda bilmiyordum. Peki şimdi ne yapmalıydım?
"Lütfen."dedim ağlamaklı ve kırgın sesimle. Bileklerimi tutmuş yüzüme bakıyordu. Sesimle birlikte bileklerimi tutan elleri gevşedi. Gözlerimden yaşları engelleyemeden hıçkıra hıçkıra ağlaya başladım. Üstümden kalktığında hemen sırtımı duvara vererek dizlerimi kendime çektim.
Şuan savunmasızdım. Tıpkı geçmişim gibi. Değişmiyordu geçmişim. Lanet olsun! Ağlayışım şiddetlendiğinde biri beni kendine çekti.
"Hayır! Dokunma bana!" Diye bağırdım aniden. Ellerini belime dolayarak beni kendisiyle yüz yüze gelecek şekilde kucağına oturttu. Ağlayışım hala sürerken ben hala onun kucağında oturmuş başımı öne eğmiş bir şekilde oturuyordum.
Yalvarmak. Tam benlikti. Tebrübe edinmiştim. Herkezi bana acıması ile herşeyi elde ediyordum. Bu berbat bir duyguydu ancak buna engel olamıyordum. Ağlamam arttıkça aramızdaki mesafe azalıyordu. Sakinleşmem gerekti. Güzel şeyler düşünmeliydim.
1 ay önce
"Ayşe hadi ama.!"diye bağırdım telefondaki arkadaşıma. Üniversite sınavları açıklanmıştı ancak Ayşe beni 'Heyecanlandırmak' istediğinde uzatıyordu. Bende sabır diye birşey yoktu. Bunu hala öğrenememişti.
"Oha! Kızım! Kazanmışsın! Hemde İstanbul'u!"diye bağırdı Ayşe.
Kazanmıştım. Bu hayatımdaki tek başarımdı. Ve tek güzel şeydi.
O gün kendimle ilk kez gurur duymuştum. Ağlayaşım azaldığında aramızdaki mesafede aralanmaya başladığını hissettim. Merdivenlerden ses duyduğumda gözlerimi kapıya diktim.
Gelen kas yığınıydı. Bizi gördüğünde şaşırmıştı. Hatta ağzı bir ara açıldığını bile görmüştüm. Saçları rampa olan çocuğun kucağımdan yavaşça kalktım. Kalktığımda başım dönsede kendime hızla geldim. Kapıya yöneldiğimde kolumda el hissettim. Ani refleks ile kolumu o elden kurtardım.
"Ben çıkarım. Sen duşunu al." Dedi sakince. Daha demin önce bağıran çağıran çocuğa ne olmuştu?
Kapının girişinde çıkmasını beklerkerken benim birşey dememi bekler gibi bana baktı. Ardından yanımdan geçerek merdivenlere yöneldi. Kas yığınıda peşinden giderek beni yalnız bıraktılar. Kapıyı kapatarak kilitledim.
Üstümdekilerden kurtularak duş kabinine girdim. Herşey iyi olacaktı. Yeni bir okul. Yeni öğretmenler. Yeni arkadaşalar. Soğuk suyu açarak soğuğun vücuduma işlemesini izin verdim.
Hayatımın mahvolmasına izin vermeyecektim. İlk işimde bu evden ayrılmak olacaktı. O çocuğun bana davranma şekli beni korkutuyordu. Haklıydı. Sonuçta yumruk atmıştım ancak bana 'Seni sikeceğim' dediğinden dolayı ürküyordum.
Yalvarmasaydım kim bilir ne olacaktı. Kabinin sağ tarafında bulunan plastik beyaz raftan , mavi kutulu şampuanı elime aldım. Elime biraz dökerek yerinde kaldırdım.
Elimdeki şampuanı saçlarıma yedirerek , saçlarımı yıkamaya başladım.
✘✘✘✘
Kapının solunda bulunan dolaptan mavi havluyu alarak vücuduma sardım. Hızla iç çamaşırlarımı giyerek havludan kurtardım vücudumdan. Havluyu siyah saçlarıma sararak , kas yığınının bana verdiği kıyafetleri üstüme geçirdim. Kas yığınına şort olan , bana kapri olmuştu. Tişört ise 3 beden büyüktü. Aynada son kez kendime bakarak banyodan ayrıldım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsyan
Ficção AdolescenteKimsesiz olmak sadece anne ve babanın ölmesiyle gerçekleşmezdi. Ben hayatım boyunca bunu anladım. Sevgi yok , şefkat yok , huzur yok , anlayış yok. Tam tersine kötülük var , işkence var , zulüm vardı. Peki ya şimdi? Hayatım iyi olabilir miydi? Kend...