ALTI GÜN

293 22 2
                                    

(Bölüm geç geldiği için üzgünüm iyi okumalar. Yukarıda Sarp ve Kerim var.)

Reşat bey masasında bir kaç kağıdı karıştırıyordu. Telefonun çalmasıyla gözü kaydı ve eline aldı. Arayan Özdenin babasıydı. Birkaç şey duyduktan sonra hızlıca sandalyesinden kalktı.

"Anladım hemen geliyorum..."

Kapıyı açtı ve bir kaç adam yanına geldi. Arabayı hazırlamalarını söyledi ve ceketini giydirdiler.

Özde sandalyede uyuya kalmıştı. Kerim bir kaç alete bağlanmış şekilde yatıyordu. Özdenin kafası yavaş bir şekilde sandalyeden kaydı ve hemen doğruldu. Gözlerini pörtletti, Kerime baktı. Kafasındaki sargıya değdi

"Acıyor mu?"

Biraz başını okşadıktan sonra elini çekti ve kendi kafasına koca bir şaplak indirdi.

"Demek biliyordun ha. Biliyordun ama tek kelime etmedin. Onların bana yaptıklarını gördün ama bana...Bana hissettirmedin."

O kerime bakarken kapı açıldı. Arkasını döndüğünde Kerimin büyükbabasını gördü. Onu daha önce internette görmüştü. Yaptığı yatırımların reklamlarında yer alıyordu. Reşat bey Kerime yaklaştı sonra Özdeye baktı. Ayakta dikilmiş duruyordu. Özde ona baktığını fark edince hafif kafasını eğdi ve dudaklarını birbirine yapıştırdı. Aslında büyükbabasına söleyeceği çok şey vardı Kerime yaptığı büyük haksızlıkların sebebini soracak belki dahada sinirlenirse Reşat beye bağıracaktı. Ama şimdi sırası değildi. İlk olarak Kerim uyanmalıydı.
Kerimin büyükbabasıyla soğuk bir sohbet ettikten sonra Özdenin gözleri yavaş yavaş kaymaya başladı. Odada bulunan koltuğun rahatlığı iç gıcıklayıcıydı. Her günün yoğunluğundan uyku saati kısıtlanmıştı. Kendini tutmak istesede yavaş yavaş kendini bırakıyordu. O koltukta dalarken Reşat Bey kapıya doğru yöneldi. Dışarı çıktığında Özdenin babası doğruldu. Özdenin annesi ve Ayhan sandalyede iki büklüm oturuyorlardı. Reşat Bey

"Sizde perişan oldunuz. Eve gidin dinlenin artık. Özde içeride uyuyor. Gerekirse onuda eve gönderirim."

Özdenin babası annesine döndü

"Siz arabaya geçin ben geliyorum."

Özdenin annesi kafa sallarken babası tekrar Reşat Beye döndü ve

"Merak ettiğim birkaç konu varda isterseniz bir konuşalım..."
------

Dışarıda bir banka oturdular ve Özdenin babası

"Size karşı açık olacağım. Bilmek istediklerim devlet sırrı değildir diye düşünüyorum."

"Eminim çok merak ettiğiniz şeyler vardır...İstediğinizi sorun."

"Biz öyle şitkete büyük katkılar sağlayabilecek veya mirasınızı katlayabilecek kişiler değiliz. Ünlü birinin evladı yada soylu insanlarda değiliz. Peki neden bizim gibi orta halli bir ailenin kızını gelin olarak seçtiniz?"

Reşat bey bankta biraz doğruldu ve yılların yorgunluğuyla yıkanıp kırışmış ellerini birbirine bağladı.

"Aslında size olan bir vefa borcumuz var..."

Özdenin babası soru işaretiyle bakarken Reşat bey devam etti

"Senin babanla eskiden bir ortaklığımız vardı. Ona kardeşim derdim. Arkamda duran bir tek onu bilirdim. Tabi bu işlerde hep bir rakip olur. Buna rakipte denmez, düşman en doğrusu. Senin baban ben ve küçük oğlum buluşmak için bir yere gelmiştik. İş konuşmak için en uygun yerleri arardık. Oraya bizi öldürmek isteyen düşmanlarımız tarafından baskın yapıldı. Biz çatışma arasındayken oğlumu senin baban kurtardı. Ve benide bir kaç kurşun arasından kurtardı. 5 kurşun yediğimden kendimde değildim. Baban uyandığımda oğlumu güvenli bir yere götürdüğünü söyledi. Endişelenmedim ama düşmanlarımız oğlumun yakasını bırakmazlardı. Bu yüzden işlerimi düzelttim ve daha güçlendim. Artık düşmanlarımın bana karışamayacağı bir noktaya geldiğimde oğlumu tekrar yanıma aldım."

ELVEDA İNEKLİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin