-Skylar Grey - I Know You -
Savaşın söylediklerini anlamak istemiyormuş gibi kafamı sallıyordum, söyledikleri karşısında şoka uğramış bir şekilde istemsizce geri geri yürüyordum
hayır böyle olmaması gerekiyordu, söyledikleri karşısında kalbimin hızlandığını hissedebiliyordum. iç sesim çığlık çığlığa
"saçmalıyorsun, onu sevmemelisin" susmuyordu.
karşımda hala afallamış bir tavırla beni izliyordu
"Bu söylediklerinin hiçbirine inanmıyorum!" iki elimle saçlarımdan tutarak bağırıyordum artık kafayı yeme noktasına gelmiştim.
burdan şimdi bu delikten çıkarsam kurtulabilirdim. muhtemelen hala polisler bizi arıyordu.. usulca arkama dönüp savaşa baktım gözlerinin içindeki çaresizliği görebiliyordum bana sakın bunu yapma der gibi bakıyorlardı. o kadar boş bakıyordum ki adeta hiç bişey hissetmeyişim gözlerime yansıyordu.
bir an duraksadım, ayaklarım geri geri gidiyordu fakat artık bana bu yaptıklarına dur demeliydim
dışarıya acılan kapıyı süzdükten sonra, yavaşca yürümeye başladım. bir yanım burada kalmayı istiyor, bir yanım ise çığlıklar atarak buradan uzaklaşmamı söylüyordu.
ama burada kalamazdım.
merdivenleri çıkmaya başladım. arkama hiç bakmadım, bakarsam gidemezdim. bu sefer birisini arkamda ben bırakacaktım. hep arkada bırakılan olmaktan sıkılmıştım babam bile beni öylece bırakıp bir kere aramamıştı. insan çocuğunu arkasında bırakıp bir kere bile aramıyorsa, bende yapabilirdim şimdi savaşı öylece arkamda bırakıp çekip gidebilirdim
"Gökçe, yapma" savaşın sesi hırıltılı geliyordu sanki zor konuşuyor gibiydi
sesi öyle çaresiz çıkıyordu ki kulaklarımı tırmalıyordu.
hayır hiç kolay değildi, bir insanı arkanda bırakırken diğer yarını kaybetmiş gibi hissediyordun. terketmek kazanan olmaya yetmiyordu.
kendine gel der gibi kafamı sallayarak sözlerini duymazdan geldim, sesi artık bir uğultu gibi geliyordu
adımlarıma hızlandırarak basamakları ikişer ikişer cıktım. kapıyı yavaşça açtım ve arkamdan kapadım.
fenerin ışıkları uzaklaşmışlardı fakat yangın bölgesi hala kalabalıktı. düşüncelerimi hiçe sayarak polislerin olduğu tarafa koşmaya başladım
belime gelen saçlarım rüzgarda tenimi dövüyordu, ve terden üzerime yapışan kazağım soğuğu iliklerime kadar hissetmemi sağlıyordu.
polislere neredeyse yaklaşmıştım kendi aralarında birşeyler mırıldanıyor, aynı zamanda fenerin ışığını tutup gözleriyle etrafı tarıyorlardı
"Hey!" koşmaktan zayıflayan ve nefes nefese cıkan sesimle bağırdım ve yere yığıldım
sırt üstü yatmış nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum. fenerin ışıkları bana yönelince ellerimle gözlerimi kapama isteğine tutundum
"Gökçe" polislerden biraz daha uzun boylu olan adımı seslendi ve ardından birbirlerine baktılar
bir türlü düzene sokamadığım nefesimle, ve hırıltılı çıkan sesimle
"yardım edin" diyebilmiştim
polis eğildi ve beni kucakladı, kendimi sadece etten ibaretmiş gibi hissediyordum. adeta adamın kollarında yığılmıştım rüzgar ise hala tenimi dövmekte ısrarcıydı.
polisin kollarında yangın bölgesine ulaşınca, gözlerime tanıdık bir kaç yüz çarptı
annem..
ağlıyordu, beni görünce koşmaya başladı
onu daha önce bu kadar üzgün gördüğümü hatırlamıyordum, koşarken yerlere düştü ve dizlerine kapanıp ağlamaya başladı. gerçekten bana değer veriyordu..
polis annemin yanına gelince beni kucağından indirdi,
yere oturdum ve ağlamaya başladım. galiba insanları arkamda bırakmayı başarsam bile aklımdan atamıyordum.
birden güçlü kollar bedenimi sarınca sarsıldım. annem bana hiç bu kadar sıkı sarılmamıştı, sarıldığını hatırlamıyordum gerçi
kollarının arasında adeta kedi yavrusuna dönüşmüştüm, daha fazla ağladım, durduramıyordum, hıçkırıklarıma engel olamıyordum.
annemle birlikte ayağa kalktık ve polis arabasına doğru yürümeye başladık, sürekli gözlerim arkaya gidiyordu,
tekrar çıkıp gelecekmiş gibi hissediyordum. arabaya bindik elimle camın buğusunu sildim gözlerim hala onu arıyordu.
araba hareket edince içimden bişeylerin koptuğunu hissedebiliyordum. içim yanıyordu ve hissediyordum, mecaz değildi.
bir süre sonra çiftlik gözden tamamen kaybolmuştu, ve karanlık yollarda süzülüyorduk içimde oluşan yangınların haddi hesabı yoktu. organlarım sökülürmüşcesine acı hissediyordum, güçsüz bedenim acılar karşısında titriyordu.
kazağımın koluna ağlamaktan kırmızılaşmış burnumu sildim ve annemin kollarında uykuya dalmak için kendimi serbest bıraktım..
" bizim hikayemizde buraya kadarmış Savaş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKINTILI
Teen Fiction''Nereye gidersen git, bulurum seni Gökçe. Benden kaçamazsın." Peşimde beni takip eden karanlıklar ülkesi. Kaçtıkça içine hapsetmek istercesine her daim arkamda. "Birisine aşık olacağım aklımın ucundan bile geçmezken, Savaş'ın gözlerindeki dipsiz bo...