sanki dünyanın bütün sabahlarını benden çalmışlar gibi hissediyordum. karanlık, sadece karanlık. gözlerimi açıyordum fakat gözlerim bir ışığı dahi göremiyordu, ölmemiştim hayattaydım fakat aynı zamanda da ölmüşüm gibiydi. bu karanlık dipsiz bucaksızdı ve sonu yoktu, sonsuzdu. belki benden sonra bir çift gözler görülecekti bakışları bana benzeyen ama artık ben boş ve donuk, baktığı zaman hiçbir şeyi göremeyecek bir kız olarak kalacaktım
yanaklarımdan bir yaşın süzüldüğünü hissedebiliyordum.
"hissetmek, hissetseydik toprağın altı ve üstü eşitlenmiş olurdu. herkes olur ve kapanırdı. ama olmuyordu. çocuklar, temizledikleri mezarların üzerinde uyuyakalınca hiçbir şey olmuyordu. güneş batınca, mezarların arasında saklambaç oynamaya başlayınca da bir şey olmuyordu. hiçbir şey hissetmiyorlardı. hiçbir şey eksilmiyor ya da bozulmuyordu. bunun farkına varan da yine onlar oluyordu. belki de eksilme ya da bozulma buydu, hiçbir şey hissetmemeleri."
tam da şuan insanın, kurduğu cümlelerin ağırlığını omuzlarında hissettiği vakitleri yaşıyordum.
_____________________________
"Gökçe"
annemin elinin sıcaklığıydı bu fakat, artık eskisi gibi ısınmıyorlardı. küçüklüğüm deki gibi yanaklarımı okşuyordu, bu eylem annem tarafından yapıldığında eğer o an ölüyor bile olsam içimi huzurla doldururdu. yanağımı annemin avuç içine yasladım, öylece durduk. annemin beni üzmemek için sessizce ağladığını, arada burnunu çekişlerinden anlıyordum.
odanın kapısı bir kaç kere çalındıktan sonra annem sonunda "girin" diyebilmişti.
"Özge hanım biraz yanıma gelebilirmisiniz." dedi ciddi bir ses tonuyla.
______________________
konuştuklarını duyabilmek için kulak kabarttım
"Özge hanım, kızınız için lazer tedavisini uygun görüyoruz, hastalığı kontrol altında olmadığından ilerlemiş durumda, ve bu işlem biraz maliyetli olacak"
"ne kadar?" annem bu soruyu sesi titreyerek sormuştu.
"Yirmi bin TL, ama bu ameliyat en geç bir hafta içerisinde olması gerekiyor aksı taktirde ona yardım eden gördüğü ufacık ışığı da kaybederse, başka çaresini bulamayacağız."
annem cevap vermedi, ardından odanın kapısı açıldı.
"fazla zamanımız olmadığını unutmayın."
annem kapıyı hızlıca kapadı ve hıçkırarak ağlamaya başladı.
"Anne" sesin ne taraftan geldiğini kestirerek ona elimi uzattım ve ellerimi sımsıkı tuttu.
"Merak etme kızım, seni bu karanlıktan kurtaracağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKINTILI
Teen Fiction''Nereye gidersen git, bulurum seni Gökçe. Benden kaçamazsın." Peşimde beni takip eden karanlıklar ülkesi. Kaçtıkça içine hapsetmek istercesine her daim arkamda. "Birisine aşık olacağım aklımın ucundan bile geçmezken, Savaş'ın gözlerindeki dipsiz bo...