◊
Kafamdaki acıyla inledim. ne çeviriyordu bunlar böyle..
Gözlerimi açtığımda bir arabanın içindeydim. Savaş tüm dikkatle yolu izliyordu. Sinirli olduğu her halinden belli oluyordu. Direksiyonu öyle bir kavramıştı ki parmak boğumları bembeyaz olmuştu. Peki ama neye sinirlenmişti?
Arkadan sakız patlatma sesi gelince, gözlerimi tekrardan yumdum. Atmosfer zaten yeterince gergindi. Birde tüm dikkati üzerime çekmek istemiyordum. Kafama hangi aşşağılık vurduysa bunun hesabını soracaktım.
"Sağdan gireceksin, Savaş." Arkadan tanımadığım bir ses, savaşa sağdan girmesini söylüyordu.
"Kıza zarar vermek zorundamıydık? Hala uyanmadı." dedi savaş. Endişeyle.
Sakız çiğneme sesi kesildi ve tiz bir ses konuşmaya başladı-
"Evet zorundaydık. Planımıza sağdık kalmalıyız. Bazen gerçekten bu kıza karşı birşeyler beslediğini düşünüyorum. Unutma bir hedefimiz var."
"Amacımızın ne olduğunu zaten biliyorum. Buraya kadar gelmek yeterince zordu. Sadece o daha 18 yaşında bir kız. Kalıcı hasarlar bırakmak istemiyorum."
Benden bahsediyorlardı. Söz konusu ben isem bütün alıcılarım açılacak.
Kızın dediği şeyler kafamı karıştırmıştı. Birde savaşın psikopat halleri vardı. Bana karşı bir iyi bir kötüydü, bütün dengemi bozuyordu bu psikopat. Bazen doğduğum güne lanet ediyordum; doğmasaydım kaçırılamazdım, ve bu psikopat çetesiyle tanışmak zorunda kalmazdım.
"Hadi diyelim çiftliğe ulaştık. Senelerce görüşemeyen baba ve kızı kavuşturduk, mutlu son! Peki ya kız öterse neler olacağını düşünebiliyor musun.?"
Baba mı? baba kelimesinin anlamını bile öğrenememiştim ben. Annemin söylediğine göre; ben hiçbir şeyi hatırlayamadığım yaşlardayken, babam dedemden kalan mirası almış ve ortadan kaybolmuştu. En azından annem böyle anlatmıştı. Şimdi o soysuz herifle karşılaşma fikri mideme koca bir krampın girmesine sebep olmuştu. Midemdeki yanma hissi ve kafamdaki acının etkisiyle inledim. Koltukta çok uzun süredir oturuyor olacağım ki terden saçlarım enseme yapışmıştı.
Bu durum gerçekten rahatsız ediciydi.
Savaş tüm dikkatini verdiği yoldan sonunda bakışlarını çekip, bana odaklanabilmişti. Rezil durumdaydım. O psikopat beni kaçırdığından beri bir banyo yüzü bile görememiştim, o psikopatın sınırlarını bilmediğim için bayoya girmeye çekiniyordum - malum fırsatçının tekiydi, gazetelere banyoda tecavuz edilerek öldü- diye çıkmak istemiyordum.
Mide bulandırıcı - ciddi anlamda-
Şimdi bana soracaksınız bu adamdan madem bu kadar çekiniyorsun, neden onun kollarında uyuyorsun? Bu farklı bir his. Gerçekten; yaşanacak birşey. Çok tuhaf ama onun kolları arasında kendimi faklı bir şekilde güvende hissediyordum.
Beni kaçıran adamın kollarında hiç tatmadığım duyguları tadıyordum. Huzur, güven, mutluluk...
Sevgi görmemiş birinin herkese kapılma ihtimalı fazlaydı evet. Gerçi az önce duyduklarıma kadar kendimin sevildiğimi hissediyordum. Ama yanılmışım, tamamen bir oyundan ibaretmiş.
"Sonunda uyandın, 2 kilometre sonra mola vereceğiz. Acıkmış olmalısın, birde şu kafana pansuman yapmamız lazım. Kan kaybından ölmeni istemeyiz..sen bize lazımsın" dedi savaş. Benim istediğimde tam olarak buydu, ölmek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKINTILI
Teen Fiction''Nereye gidersen git, bulurum seni Gökçe. Benden kaçamazsın." Peşimde beni takip eden karanlıklar ülkesi. Kaçtıkça içine hapsetmek istercesine her daim arkamda. "Birisine aşık olacağım aklımın ucundan bile geçmezken, Savaş'ın gözlerindeki dipsiz bo...