Ormandan gelen seslerle yerimizden kıpırdadık, savaş gözleri iri iri olmuş yine etrafa tekhlike saçan gözleriyle bakıyordu.
Ne olduğunu anlamadığım gözlerle Savaşa bakarken, parmağını dudağıma götürüp sessiz olmamı işaret etti. Dediğine uyarak onun yanına yaklaştım ve sessizce onun hareketlerini izledim. Ormandan iki süliet göründü, ardından Selinin sarı saçları yanan ateşin yansımasıyla parıldadı ve onun ardından hemen koray göründü. Savaş sessizliği bozarak
" Nerede kaldınız siz, başınıza bişey geldi sandım? " Endişeli görünüyordu, ve acıkcası bu benim anlamsızca sırıtmama sebep oldu Savaş ve birileri için endişelenmek kulağa tuhaf geliyordu açıkcası.
" Sadece şu lanet ormanda odun arıyorduk ve başımıza gelmeyen kalmadı. " dedi Selin sinirden iyice tizleşmiş sesiyle,
" Neler oldu anlatın hemen " Savaş meraklı gözlerle onları tarıyordu
" Yolda anlatırız, hemen çıkmamız gerek Savaş . "
" Şimdi mi ? " dedim ve gerçekten biraz dinlenmeye ihtiyacım vardı.
" Evet küçük hanım şimdi ! senin o küçük kıçın ısınsın diye ormanın içine biz gönderildik ve hepsi başımıza senin yüzünden geldi, çok konuşmada bin şu arabaya. "
" Evet, benim küçük kıçım ve senin büyük kıçın ısınsın diye yaptın bunu, kendi çıkarın olmasa asla yapmazdın. " diyerek arabaya yöneldiğim sırada selin arkamdan hızla geliyordu arkamı döndüğümde ise savaş selini yakalamış ve itmişti bu hareketi karşısında gözlerim iri iri olmuştu.
" Ne yaptığınızı sanıyorsunuz lan siz ! başımızda onca bela ver bir de sizinle uğraşmayayım. Binin şu arabaya ve o lanet çenelerinizi kapatın ! " Sesi ormanda yankı yapıyordu.
" Koray Selini al ve arabaya bin, Gökçe sende çeneni kapat ve hemen otur. "
Araba hareket ettiğinde, sessizce yoldaki çizgileri izliyordum. Bu bana annemin küçükken söylemediği o ninnileri andırıyordu. Gözlerim bir boşluğa düşer gibi oldu ve kafam bedenime ağır gelmeye başladı. Ciddi anlamda yorulmuştum ve savaşın buna nasıl dayandığını kestiremiyordum, yavaşca gözlerimi açıp savaşa baktığımda gözlerinin altında mor halkalar oluşmuş ve düşünceli bir şekilde yolu izliyordu fakat sanki gözleri bir noktaya sabitlenmiş gibi oynamıyordu .
Karşıdan gelen kamyon kornaya basarak bizi uyarmaya çalışıyordu çünkü tam da kamyonun üzerine gidiyorduk.
" Savaş ! " sesim yankı yaptığında savaş sıçramış ve şaşkın hareketlerle bana bakıyordu, hızla direksiyona atlayarak arabayı sağa kırdım, araba biraz hırpalandıktan sonra yolda yeniden süzülmeye başladı.
" Savaş hemen durdur arabayı. " İnip kalkan göğüs kafesimle bunu söyleyebilmiştim.
" Merak etme, iyiyim ben uyumaya devam et. " dedi kendinden emin bir sesle.
" Dediğimi yap ve şu arabayı durdur, bende korayı uyandıracağım. "
" Koray berbat bir sürücüdür, bunu istemezsin . "
" Senin şuan olduğun kadar olamaz, bundan emin olmalısın. "
Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme oluşmuştu ve benim afallamama sebep oldu Savaşın yüzünü ilk defa güldürüyordum sanırım, bu anı kafamın içine kazıdım. Ardından arabayı yolun kenarına çekti ve kapıyı açarak soğuğun içeriye hücum etmesine izin verdi. Ardından bende kapıyı açarak alıştığım sıcaklığın yerini canımı acıtacak kadar soğuk havaya bıraktım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKINTILI
Fiksi Remaja''Nereye gidersen git, bulurum seni Gökçe. Benden kaçamazsın." Peşimde beni takip eden karanlıklar ülkesi. Kaçtıkça içine hapsetmek istercesine her daim arkamda. "Birisine aşık olacağım aklımın ucundan bile geçmezken, Savaş'ın gözlerindeki dipsiz bo...