Annemin saçlarımı okşamasıyla uzun zamandır uyuyamadığım o huzurlu uykudan uyanıyordum, ne kadar istemesem de.
Karakol köşelerinde bir sandalyeye kıvrılıp uyuya kalmıştım. Komiser annemle anlayamadığım bir şeyler konuşuyordu. Sanki onları dinlediğimi fark etmişcesine gözleri üzerime kaydı ardından ikisi birden sustu, önemli şeyler konuşuyorlar gibiydi. Ardından anneme döndüğünde polisin kaşları çatılmıştı daha sonra sesinin tonunu biraz yükselterek,
"sizi anlıyorum kızınızı düşünüyorsunuz, haklısınız da fakat her şeyi öğrenmek zorundayız."
oturduğum sandalyeden kalkarak camdan dışarıyı izlemeye başlamıştım, yeşil ağaçların üzerini örten beyaz perde içimin huzurla dolmasına artık yetmiyordu. Arkamdan birisi ismimi seslenince yavaşça düşüncelerimden sıyrıldım
"Gökçe gel böyle otur bakalım." samimiyetten uzak somurtkan bir yüz ifadesiyle gülümsemeye çalıştı
yavaş adımlarla gösterdiği sandalyeye yürüdüm. Karşısına oturduğumda sormak istediği tonlarca soru olduğunu görebiliyordum
"Sormak istediğiniz çok şey olduğunu biliyorum, sorabilirsiniz." sesimdeki kırgınlığı gizleyerek sonunda bir kaç bir şeyler mırıldanmıştım.
"Öncelikle bize savaşı bulabilmemiz için robot resmini çizmemiz de yardım etmelisin."
ismini duyduğumda bütün gözyaşlarımın gözlerime hücum ettiğini hissedebiliyordum, isminde bir şey vardı ve bana derin nefes aldırmayı başarıyordu.
"Pekala." nasıl yapabileceğimi bilmiyordum
gözlerimi kapatarak yapacaktım, ağlamak istemiyordum.
__________
"Evet gökçe bana anlatmaya başlayabilirsin."
"iri ve güzel gözlere sahip, elmacık kemikleri onu daha da sert gösteriyor. kusursuz suratına eklenmiş kusursuz bir buruna sahip, dudakları oldukça dolgun ve o konuşurken dudaklarını izlemeye bayılırdım. bir de sakalları çok güzeldi."
ardından gözlerimi birden açarak şaşkın suratların beni izlediğini fark ettim. Az önce sanırım kendime bile itiraf edemediğim şeyi herkesin önünde salakça dökülüvermiştim.
gözlerimi hızlıca kaçırarak utangaç bakışlarımı yere eğdim.
annem
"Gökçe" sesindeki o şaşkınlığı gizleyememiş gibiydi.
"ona aşık olmadığını söyle bana."
sinirden köpürerek oturduğum koltuktan fırladım
"Bu çok saçma beni kaçıran bir psikopata aşık olmam imkansız!."
komiser sorgulamaya hazır sesi beni içten içe dürtercesine
" söylediklerin pek öyle demiyor küçük hanım."
"Size burada bir şeyler anlatıp yardımcı olmaya çalışıyorum, eğer istemiyorsanız çıkabilirim!."
"Gökçe o çocuk sana bir şey yaptı mı?"
"Beni itip kakmaktan başka hiçbir şey yapmadı anne rahat olabilirsin!"
gözyaşlarım benden bağımsız özgürce tenimde süzülmeye başlamıştı hızla elimin tersiyle yanaklarımı silerek odadan çıktım karakolun arka kapısının camında bir karaltı geçince, içim ürpertiyle doldu ardından karakolun telefonlarının hepsi birden çalmaya başlayınca bir şeylerin ters gittiğini sezebiliyordum, telefonlar açıldıktan sonra bütün gözler bana çevrilmişti. anlamsızca neler olduğunu anlamaya çalışıyordum.
karakolun içerisinde bağırışlar, çığlıklar yükseldi ardından annem ve komiser birden odadan çıktılar.
"hemen karakolu boşaltın, karakol yakınlarında bir bomba ihbarı geldi!"
annem çığlık atarak beni kolumdan tutup dışarıya çekiştirmeye başladı
"komiserim bir telefon aldık Gökçeyi getirmezsek bütün herkesin öleceğini söylüyor, fakat adamı hiçbir yerde bulamadık."
duyduklarım karşısında ayaklarım fren yapar gibi birden durdu annem bağırarak beni çekiştirmeye, beni buradan uzaklaştırmaya çalışıyordu.
"Gökçeyi alın ve hemen buradan uzaklaştırın!" komiserin emir yağdıran sesini duyunca birden silkelendim.
Polisler koşarak yanıma gelip kollarımdan tutarak beni güvenli bir yerlere ulaştırmaya çalışıyorlardı
dışarı çıktığımızda polisler etrafa dağılmış her yerde Savaşı arıyordu ben bir şeyleri idrak etmek istercesine gözlerimle etrafı tarıyordum.
yankılanan silah sesi kulaklarımın çınlamasına neden oluyordu. görüş açım bulanıklaşırken, nefes almam güçleşiyordu, ağzımda acı ve ekşimsi bir tat ve vücudumun titrediğini hissedebiliyordum. annem beni kollarının arasına alarak deli gibi çığlıklar atıyordu.
KENDİMİ BALKON DEMİRİNE DAYANMIŞ, BAHAR ÇİÇEKLERİYLE ÖRÜLMÜŞ SİMSİYAH SAÇLARIMI DALGALANIRKEN KAHKAHALAR ATARKEN GÖRÜYORDUM, MUTLUYDUM. AMA ŞİMDİ YUTKUNDUĞUM AN BOĞAZIMDA OLUŞAN YUMRUYU GÖREBİLİYOR, AMA YUTKUNURKEN TUTTUĞUM NEFESİN GELECEĞE DAİR İFŞA EDİLEMEZ YÜKÜNÜ ANLAYABİLİYORDUM.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKINTILI
Teen Fiction''Nereye gidersen git, bulurum seni Gökçe. Benden kaçamazsın." Peşimde beni takip eden karanlıklar ülkesi. Kaçtıkça içine hapsetmek istercesine her daim arkamda. "Birisine aşık olacağım aklımın ucundan bile geçmezken, Savaş'ın gözlerindeki dipsiz bo...