13. Bölüm *Kekik*

52.1K 2.4K 397
                                    

Josh’a “Ben şimdi geliyorum,” dedikten sonra koşarak Fifi’nin yanına doğru gittim. Beni görünce gülümsedi.

“Bir sorun mu var Madison?”

“İki dakika gelir misin?”

“Tabii.”

JC ve yandaşlarının bizi duyamayacağı bir yere gelince ona doğru baktım. Nasıl bu kadar rahat olabilirdi? Nasıl ‘bir sorun mu var’ diye sorabilirdi? Elbette bir sorun vardı. “Bunu bana nasıl yaparsın?” dedim sert bir ses tonuyla.

“Ne yaptım? Bilmediğim bir şey mi var Madison?” Gerçekten fazla saftı.

“Nasıl JC ile yakın olabilirsin?”

Şaşırdı. “Sen gerçekten bana bu yüzden kızmıyorsun değil mi?” Elini ağzına götürdü. Bu kadar şaşıracak ne vardı? “Madison, JC ile senin aranda olan bir şey yüzünden benim de JC’ye karşı mesafeli davranmamı beklemiyorsun değil mi?”

“Ben…” Ne diyebilirdim ki? Onu suçlayamazdım.

“JC gerçekten dışarıdan gözüktüğü gibi birisi değil. O iyi birisi. Bana iyi davranıyor.”

“JC ile arkadaş olacaksan, bizim arkadaş olmamızın uygun olacağını düşünmüyorum.”

“Madison gerçekten bunu yapmıyorsun değil mi? Bana ben mi JC mi diye sorma sakın.”

“Evet, öyle yapıyorum Fifi. Onunla arkadaş olan birisi ile yakın olamam.” Gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. Ama bu kez ağlamayacaktım. Güçlü gözükmeliydim.

“Gerçekten garip davranıyorsun Madison. Biraz daha düşün bence.” Bir şey söylememe izin vermeden JC’nin yanına gitti. O sırada JC’nin bana doğru bakışı ile Fifi’ye samimi bir şekilde iyi niyetli davranmamış olduğunu anladım. Bu daha çok zafer bakışı gibiydi. En yakın arkadaşımı çalmanın bir marifet olduğunu sanıyordu. Arkamı döndüğüm anda ağlamaya başladım. Gözlerimden akan yaşlara engel olamıyordum.

Josh’ın yanına vardığımda Josh neler olduğunu anlayamamış gibi gözüküyordu. “Madison! Ağlıyor musun?”

“Önemli bir şey yok.”

“Hey, önemli olmasaydı ağlamazdın öyle değil mi?” Gözümün önüne düşen mavi saçları kulağımın arkasına doğru ittirdi. “Ayrıca makyajın akarsa çok korkunç gözükürsün.”

Gülümsedim. “Zaten yeterince korkunç gözükmüyor muyum?”

“Benim de pek farkım olduğu söylenemez.” Elindeki maskeyi yüzüne götürdü ve Jigsaw’ın sesini taklit ederek “Oyun oynamak istiyorsun,” dedi.

Güldüm. “O ‘oyun oynamak istiyorum’ değil miydi?” Bir yandan arabaya doğru yürümeye başladık.

“Şey, aslında şimdiye kadar hiç testere filmini izlemedim.”

“Şaka yapıyor olmalısın!”

“Bize gidelim ister misin? Testereyi izleriz. İlk kez seninle izlemiş olurum.”

“Annenler?”

“Onlar evde değiller. Aile dostumuza gittiler.”

“Pekâlâ.”

Arabaya bindiğimizde kendi kendime gülümsedim.

“Ne?” dedi Josh gülerek.

“Hı?”

“Neye gülüyorsun?”

“Sadece seni ne kadar sevdiğimi düşünüyordum.”

“Bu sevgi seli neden?”

Popülerlik MerdiveniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin