“Tamam, bu gece parti veririz. Sen de o sırada kardeş olduğunuzu açıklarsın.” V elinde meyve tabağı ile yanıma gelirken bir yandan JC ile kardeş olduğumuzu insanlara nasıl açıklayabileceğimin planlarını yapıyordu. “Veya herkese toplu bir mesaj atarız.”
“Milletin suratını görmek istiyorum. Bence parti daha mantıklı gözüküyor.”
“Peki. Herkese bu akşam bizde parti olduğunu bildirmek için mesaj atalım öyleyse.”
Gülümsedim ve kolunu tutarak “Yanımda olduğun için teşekkürler,” dedim.
“Ne demek.” Elindeki bıçakla elmayı soymaya çalışıyordu; ancak gerçekten beceremiyordu.
“Bana ver.” Elinden tabağı kapıp elmanın kabuğunu ince bir şekilde soymaya başladım. “Bu iş böyle yapılır.” V’ye doğru bakıp güldüm ve o sırada parmağımda bir acı hissettim. Acının geldiği yere baktığımda bıçağın elimi kesmiş olduğunu fark ettim ve çığlık attım.
“Evet, böyle yapılırmış gerçekten.” V karşımda gülüyordu. Ama ben iyi hissetmiyordum. Kan görmeye dayanamazdım ve canım hiç yanmasa bile kendimi çok kötü hissetmeye başlamıştım bile.
“Benim hemen elimi yıkamam gerek.” Meyve tabağını ve bıçağı kenara bırakıp üst kata koştum. Elime bakarak banyoya daldım ve karşımda yarı çıplak Ronald’ı görünce ağzım açık kaldım. Vücudu ıslaktı. Banyodan yeni çıkmış olmalıydı. Elinde pantolonunu giymek üzere tutuyordu ve çok şükür ki iç çamaşırını çoktan giymişti. Birkaç saniye erken gelmediğim için sevinmiştim. “Ah! Çok özür dilerim.” Hemen arkama döndüm ve utanmış bir şekilde yere baktım.
“Sorun değil, sen benim sevgilimsin.” Sesi hiç utanmış veya panik olmuş gibi değildi. Gayet rahat davranıyordu.
“Pantolonunu bir an önce giyer misin?”
“Tamam, giydim.” Güldü. Derin bir nefes alıp arkama döndüm; ancak yalan söylemişti. Pantolonu hala elinde duruyordu.
“Lanet olsun!” Gülerek tekrar arkamı döndüm.
“Bir dakika, elindeki kan mıydı?” O hatırlatınca elime baktım. Kan avuç içime doğru akmıştı. Bunu görünce gözlerim karardı ve birden dengemi kaybettim.
“Madison?” Gözlerimi açtığımda banyoda yerde duruyordum ve Ronald, hala giyinmemiş şekilde karşımda duruyordu. “İyi misin?”
“Ne kadar süredir baygınım? Akşam oldu mu?” Panikle doğruldum.
Ronald kahkaha attı. “Kafanı fazla sert vurmuş olmalısın. Sadece birkaç dakikadır falan baygınsın.” Bu sözleri üzerine utanarak ayağa kalktım. Elime baktığımda yara bandı ile sarılmış olduğunu fark ettim.
“V beni merak etmedi mi?” Burada olmamasına şaşırmıştım.
“Onun işi çıktı ve evden gitti.” Ronald gülümsüyordu. Ancak pek hoş bir gülümseyiş değildi.
“Sen evden yolladın öyle değil mi?” Güldüm. Yine de tedirgin olmuştum. “Ayrıca giy artık şu pantolonunu!”
“Gerek kalmayacak ki.” Bana doğru bir adım attı. Bu kez cidden korkmuştum ve hemen küvetin üzerindeki duş başlığını kapıp suyu açtım. Ardından dönüp onu ıslatmaya başladım. “Madison kes şunu!” Ronald sinirli gözükmeye çalışsa da kahkahalarına engel olamıyordu. O sırada yerler ıslak olduğu için ayağım kaydı ve yere yapıştım. Duş başlığı da benimle birlikte yere fırladı. Ronald hemen koşup duş başlığını altı ve bana doğru tutmaya başladı. “Hah! Nasılmış bakalım?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Popülerlik Merdiveni
Teen Fiction14 yaşında yazdığım bir hikaye. Birçok eksik var farkındayım. Ancak lütfen, 14. En azından burada dursun, 14 yaşında iyi iş çıkardığımı düşünüyordum. Dolayısıyla o yaşlardaki kitlenin hoşuna gideceğini de biliyorum. İyi okumalar. -Beyza Doğuç.