“JC en başından beri üvey kardeşimmiş.”
“Ne?” Fifi’nin sesi cırtlak bir şekilde çıkınca gülmeme engel olamamıştım. “Nasıl olur? Bunu JC biliyor mu? Peki, Josh biliyor mu? Aman tanrım JC öğrenirse neler olur kim bilir! Ayrıca üvey bile değil, öz kardeş sayılıyorsunuz. Ezeli düşmanın öz kardeşin çıktı! Aman tanrım!”
“Fifi, bir nefes al.” Gülümsedim. Aslında Fifi’nin böyle içten tepkileri çok hoşuma gidiyordu. Yapmacık bir tavrını hiç görmemiştim. Ne hissediyorsa olduğu gibi bunu dışa vuruyordu. “Kimse bilmiyor. Sence birisine anlatmalı mıyım?” Anlatıp anlatmamak arasında gidip geliyordum. Eğer JC’ye bunu anlatırsam bana inanacağından bile şüpheliydim. Muhtemelen yalan söylediğimi düşünerek bana bağırır, çağırırdı. Josh’a söylemekte bir sakınca göremiyordum. Yine de söylemeden önce Fifi’ye sormanın mantıklı olacağını düşünmüştüm.
“Tabii ki gidip JC’ye söylemelisin! Ama önce Josh’a anlat bence. Onun da bir yorumu olacaktır. Belki JC’ye söylememen gerektiğini düşünebilir.”
“Haklısın. Bugün Josh ile buluşacaktık. Ona anlatırım.” Yere doğru bakıp derin bir nefes aldım. Josh’ın vereceği tepkileri düşündüm. Aslında içimde bir yerlerde JC ile kardeş olduğumu öğrenince bana kızacağının korkusunu bile barındırıyordum. Ama Josh bu kadar saçma bir sebepten bana kızmazdı. Tam tersi elinden geldiğince destek olmaya çalışırdı.
“Benim eve gitmem gerekiyor. Josh ile konuştuktan sonra ne karar verdiğini mutlaka bana söyle. Yoksa meraktan ölürüm.”
“Peki.” Sarıldık ve sonra ikimiz de evlerimize gitmek üzere farklı yönlere doğru ilerlemeye başladık.
Yolda yürürken birkaç hafta içerisinde her şeyin çok üst üste gelmiş olduğunu düşünmeye başladım. Sıradan günlerime veda etmiş gibiydim. Her gün bir şey oluyordu. Eskiden bu şekilde bir yaşamım olsun isterdim. Ama şimdi sıradan hayatımı özlüyordum.
“Madison!” Birisi arkamdan seslendi ve kim olduğunu görmek için arakamı döndüm.
“Ronald?” Onu bu civarlarda gördüğüme şaşırmıştım. Genelde pek buralarda takılmazdı.
“Ben de sana geliyordum.” Bana neden gelmek isteyeceğini bilmiyordum. Parti günü yaşananlardan sonra hiç konuşmamıştık.
“Bir sorun mu var?”
“Sadece özür dilemek istemiştim.” Yanıma doğru küçük ve yavaş adımlarla yaklaştı. Bu kez ukala tavrını takınmamıştı. Gayet masum gözüküyordu. “Geçen gece olanlar için…”
“Özür dilemene gerek yok.” Neden böyle demiştim bilmiyordum. Belki surat ifadesinden gerçekten üzgün olduğunu fark ettiğim içindi. Yine de özür dilemesine kesinlikle gerek vardı.
“Hayır, var,” dedi kısık bir ses ile. “Sarhoştum. Yine. Tamamen hatalıydım. Kendime engel olamamıştım. Çok pişmanım.”
“Neden böyle davranıyorsun?” diye sordum. Normalde bu şekilde iyi davranmazdı. Bunun altında bir şey olabileceğinden şüpheleniyordum. Belki de JC yine bir şeyler planlamıştı.
“Geçen gün sana en başından beri nasıl davrandığımı düşündüm. Gerçekten hiç mantıklı davranmamışım. Tek yaptığım beni sevmiyorsun diye üzerine gelmek olmuş. Aslında böyle birisi değilim. Gerçekten değilim.” Söyledikleri doğru olabilirdi. Çünkü söyledikleri ile aynı duyguları yansıtan gözleri gözlerimin içine doğru bakıyordu. Yine de ona inanmam mümkün değildi. Sonuçta JC, Emy ve V üçlüsü ile yakındı ve bana birden iyi davranmaya başlamasından kuşkulanmamam imkânsızdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Popülerlik Merdiveni
Teenfikce14 yaşında yazdığım bir hikaye. Birçok eksik var farkındayım. Ancak lütfen, 14. En azından burada dursun, 14 yaşında iyi iş çıkardığımı düşünüyordum. Dolayısıyla o yaşlardaki kitlenin hoşuna gideceğini de biliyorum. İyi okumalar. -Beyza Doğuç.