28. Bölüm *Plan*

42.9K 1.8K 216
                                    

Bir an için hiçbir şey demeden gözlerimi kaçırdım ve içimdeki o derin acıyı görmezden gelmeye çalıştım. Ancak olmamıştı. Yapamamıştım. Tüm o yaşadığımız güzel günler gözümün önünden gitmiyordu. Onu kaybettiğime inanamıyordum. Onsuz olmak acı veriyordu. Onu her görüşümde acı çekecektim. Gözlerim anında doldu ve onları tutamadan aşağıya döküldüler. Sonra etraftaki insanları umursamadan Ronald’ın yanına koştum. Ağladığımı görünce onun gözlerindeki acı ışığı da yanmıştı. Bundan emindim. Fakat bu sadece birkaç saniye yanacak kadar düşük voltta bir ışıktı. Ardından yerini nefrete bıraktı. Beni artık sevmiyor muydu? Gerçekten benim için tek beslediği duygu nefret miydi? Yoksa nefret duvarının arkasında bir şeyler kalmış mıydı? O an anlayamamıştım ve korkmuştum. Yine de her şeye rağmen bir şey söylememi bekliyordu. “Özür dilerim,” dedim. Yanındaki arkadaşları bana bakıyordu. Neler olduğu hakkında pek fikirleri yok gibiydi. Titreyen sesime aldırış etmeden “Seni özlüyorum. Özür dilerim Ronald. Lütfen,” diye hızlıca ekledim.

Hafifçe gülümsedi. Dudaklarının yavaşça yukarıya çıktığını gördüğümde inanamamıştım. Tekrar barışacaktık. Beni affedecekti. Tüm kamp süresi boyunca yan yana olacak ve deli gibi eğlenecektik. Bir salisede kafamda neler yapabileceğimizin planlarını kurmuştum bile. İçimdeki tüm kötü hislerle dolu koza açılmış ve yerini içinden çıkan kelebeklere vermişti adeta. Elimle gözyaşlarımı silip gülümseyerek suratına baktım. Fakat geç fark etmiştim. Geç fark ettiğim şey gülüşünün masumane bir gülüş olmayışıydı. Gözleri dalga geçtiğini ifade ediyordu. Kaşları çatıktı. Kesinlikle benimle dalga mı geçiyorsun bakışından başka bir şey değildi bu. Nefesimi tuttum. Aslında nefes almaya gerek duymamıştım bile diyebilirdim. Tüm hayallerimin bir anda yıkılması üzerine hiçbir şey yapamadan kalakalmıştım. Yaşadığım hayal kırıklığı nefes almayı dahi unutturmuştu. Nefes almadığım anda içimde hissettiğim kelebekler de benimle beraber nefessiz kalıp teker teker ölmüşlerdi.

“Hayır,” demesi ile kendime geldim. Gözlerimi kırpıştırıp söylediği şeyleri algılamaya çalıştım. “Bir daha benimle konuşmaya çalışma. Artık benim için hiçbir şey ifade etmiyorsun.” Başım hafifçe dönüyordu. Beynim söylediği son cümlesinin her kelimesinde duraklat tuşuna basmıştı adeta. Tek tek sindirmemi beklemişti. Tek tek kalbime birer ok gibi saplanmasını istemişti. Artık. Benim. İçin. Hiçbir. Şey. İfade. Etmiyorsun. Ve son darbeyi vurmak için bu kez beynim değil, Ronald bekledi. Gözlerini gözlerime sabitledi ve hafifçe kıvırdığı dudaklarını aşağıya indirdi. Çattığı kaşlarını serbest bıraktı. Bu kez gözlerinde nefret yoktu. Kararlılık vardı. Söylemek üzere olduğu şey her ne ise rol değildi. Yanaklarım ıslanarak dudaklarını kıpırdatışını adeta ağır çekimde izledim. Dudaklarından dökülenler sanki beynimin içinde yankılanıyordu. “Bitti. Sonsuza dek.”

Bitti... 

Bittik

Bittim.

Sonsuza dek...

Sonsuzluk. 

Sonsuzluk.

Birkaç saniye sonra yeniden kendime geldiğimde artık gitmem gerektiğini fark ettim. Sersemlemiş bir şekilde arkamı döndüm ve Cedric’in yanına doğru ilerledim. Bana yöneldi. “İyi misin?” Elimle onu ittirdim. Kimseyle konuşmak istemiyordum ve birden ileriye, ormana doğru koşmaya başladım. Bir süre ormanın içinde nereye gittiğimi bilmeden koştum. Kaybolup kaybolmamak dâhil hiçbir şey umurumda değildi. Sonunda denizin sesini duyduğumda yönümü oraya doğru çevirdim ve ıssız sahile doğru yürüyüp denize yanaşıp yere çöktüm. Elimle kumları sıkıp ağlamaya başladım. Hıçkırıklarım denizin sesiyle birleşiyordu. Ne yapacağımı bilemiyordum. Bir süre sonra işlerin yoluna gireceğine dair içimdeki o ümit tamamen yok olmuştu ve hiç ümit kalmamış olması beni bitiriyordu. Beni bir daha asla affetmeyecekti. Hiçbir şeyi anlayamayacaktı. İsimsizi ona anlatamazdım. Onun iyiliği için en iyisi belki de buydu; tamamen hayatından çıkmak. Yakında üniversite için gidecekti. Aynı şehirde olacaktık fakat koskoca şehirde belki bir daha asla karşılaşmazdık bile. Yeni hayatlara başlayacaktık. Her şey düzene girecekti.

Popülerlik MerdiveniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin