Ani bir irkilmeyle uyanıp sağıma soluma baktım, kabus görmüştüm sanırım. Salonda uyumuştum ve üzerimde ağır yorgunluk vardı. Saati sormak için yavaşça ayağa kalktım ve Gece'nin kapısını tıklattım.
"Gir." dedi. Aslında sadece saati soracaktım ama onun isteğine itaat ederek kapıyı araladım ve öylece kalakaldım.
Gece üzerine giydiği lacivert elbisesiyle, ilk defa salık gördüğüm saçlarıyla, üzerine yakıştırdığı her takıya, yüzüyle, gözleriyle... O kadar uyumlu, o kadar sade, o kadar karmaşık, o kadar ışık ve o kadar karanlıktı ki... Gözlerimi üzerinden bir türlü çekememiştim.
"Hazırlanmadın mı daha?" dedi.
Üzerime baktım, hazırlanmamıştım.
"Ben saati sormak için gelmiştim." dedim uzunca bir aradan sonra. Kendimi toplamak için kendime ayırdığım birkaç dakikadan sonra.
Küçük siyah çantasından telefonunu çıkardı ve kilidini açtı.
"15 dakikan var. Ben arabaya gidiyorum." dedi ve yavaşça bana doğru adımladı. Gözlerimi yüzünden çekememiştim, önceden sadece çekici olduğunu düşünsem de yanıldığımı anladım. Bu kadın çok çekiciydi.
Gözlerim yüzünü tavaf edip gözlerinde durunca kahvelerinin donukluğu içimi titretmişti. Nedense sonra dudaklarını araladı.
"Çekilirsen geçeceğim." o an kapıyı kapladığımı anladım ve önce iki adım geri gittim, sonra gözlerimi yüzünden zorla ayırıp kendi odama girdim. Kapıyı kapatıp odanın ortasına doğru iki adım attım.
Gözlerimi kapatıp hafifçe saçlarımı kavradım. Ne düşünmem gerektiğini bilmeden üzerime kırışmasın diye sanırım Gece'nin askıya astığı takımı hızla üzerime giydim. Aynadaki dağınık saçlarımı birkaç el darbesiyle düzelterek hazırladım. Bitmişti.
Hızla asansörü beklemeden merdivene yöneldim, sürenin geç olduğunu varsayarak hızlandım ve kapıya çıktım. Montumu almayı unutmuştum ama zaten araçla gidecektik ve ufukta kar görünmüyordu, elimi uzatıp buz gibi olan apartmanın dış kapısını aralayıp soğuğa çıktım. Az kalsın tekrar girip çıkacaktım. Kapıda beyaz bir Audi r8 mi duruyordu?
Şaşkınlığımı gizleyemedim, bunu denedim ama yapamadım.
Aracın sürücü koltuğunun yanına oturmak için yürüdüğümde oranın dolu olduğunu gördüm. Boş olan sürücü koltuğuna geçtim ve kemerimi takıp Gece'ye döndüm.
"Ben mi kullanacağım?"
Başını salladı. İçim bir hoş olsa da belli etmedim. Onun yerine arabayı kullanmaya başladım, pardon kızı.
Araba merakı olmayan beni bile kendine aşık edebilecek kadar mükemmel bir arabaydı bu. Sürüşü, görünüşü, sahibi.. Araba müthişti, sahibi kimdi?
"Kimin arabası bu."
"Benim." dedi sıradan bir kalemden bahsedercesine.
"Pahalı değil mi?"
"Pahalı." dedi duygusuz bir şekilde.
"Tuhaf." diye aklımdan geçirdim bende.
Merak etmiştim, öğrenmeden de rahat durabilecekken öğrenip de rahat durmak istedim.
"Nasıl aldın pahalıysa?" diye sordum.
"Bir insanın hayatından vazgeçtikten sonra kazanacağı küçük bir değerdir para."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ KATİL (Askıda)
Mystery / ThrillerBu büyük bir oyundu ve bir piyondan fazlası değildi hiç kimse... Yaşamak için öldürmek, kendi canından olmamak için yaşayan bir ölüye dönüşmek... Devletin herkesten saklanan gizli bölümünde yaşanan bir ölüm-kalım, savaş-barış, aşk-acı romanı. 'Düzen...