Üzerimdeki yorganı iki dakikadır çekiyordum ama bir türlü üzerime gelmiyordu, içimden derin bir oof diyerek tam da görmeyi umduğum kişiyi buldum yanımda.
"Gecee, izin versen de biraz uyusam ?" Dedim sinirle. Uykum bölünürken sakin kalamazdım.
"Tüm gün senin uyanmanı bekleyemem, kalk bugün işimiz var." Dedi bana cevaben.
Kalktığım anda odadan çıktı ve salona gitti, üzerimi miskin hareketlerle giydim. Kahvaltıyı alelacele yaptıktan sonra Gece ile dışarı çıktık ve yürüyerek bir kamelyaya oturduk.
Gece sakin hareketlerle bir yandan sigarasını içti bir yandan da yolu izledi ben sadece ona eşlik ediyordum tek farkımız ben ara sıra Gece'ye de bakarken o pür dikkat yola odaklanmıştı.
"Bak orada !" Deyince kafamı yola çevirdim.
"Adı neydi kızın ?" Diye sordum.
"Çilem." Deyince başımı salladım. Çekilecek çilen var kadın.
"Kendine ait bir gökyüzü istiyorsa ben bunu nasıl yapacağım ?"
"Onun gökyüzü olacaksın, basit." Dedi.
Her gün gökyüzü olurum zaten demedim ve içimden saydırdım.
"Haftanın dört günü buradan geçerler, yanındaki iki koruma iyi eğitimli yurt dışından gelme adamlar."
Adamların sarışın oluşundan anlaşılıyordu zaten.
"Kız okula gidiyor mesafe yakın olduğu için de yürümeyi tercih ediyor."
"Bu işimize gelir." Dedim.
"Kısmen. Yakın korumaları dışında şuan bilmediğimiz korumalar da var birkaç gün takip etsek iyi olacak." Dediğinde onu başımla onayladım.
Kıza dikkatle baktığımda normalden biraz zayıf olduğunu fark ettim, üzerindeki monta da sıkı sıkı sarılıyordu. Belli ki üşüyordu ama yürümekten vazgeçmiyordu. Belki de evinden gidebildiği nadir yerlere yürümek istiyordu elinde özgürlüğe ait bir kırıntı bulmak için. Cidden zordu, yani yerinde olmak istemeyeceğim kadar zor. Simsiyah saçlarının uçlarını maviye boyamış -belki solgun olduğundan- yüzüne biraz fazla makyaj yapmıştı. Çantası yanındaki korumadaydı ve yüzü hiç gülmüyordu. Hiç.
Gecenin kısık ve şeytani gülüşüyle ona döndüm.
"Ne oldu ?" Dedim şaşırarak, bu gülüşünü de ilk kez duymuştum.
"Daha olmadı." Dedikten sonra yüzünü bana çevirdi. "Ama çok güzel şeyler olacak, hissediyorum. "
Gözlerine ulaşmayan gülüşüyle bana baktığında iyi şeylerin aslında kötü şeyler olduğunu anlamak güç değildi.
"Ona ne yapacaksın ?"
Başını yola çevirdi, elindeki telefonla fotoğraflar çekti.
"Bunların arasında korumalar var birkaç güne kim olduklarını anlayacağız. Ardından planımız devreye girecek."
Kendi kısmımı biliyordum görevin ama onun kısmını merak ediyordum.
"Sadece adamları oyalayacağım, birkaç sokak ötede kurduğum tuzağa düşecekler. Yanında kalacak olan tek korumayı da Taipan halledecek
"Taipan ?" Diye sordum.
"Kana hızla karışan zehirler konusunda uzmandır. Kurbağa, yılan vs. her türde zehri bilir. Bu işten sonra seni onunla tanıştırırım."
Şimdiden sevmemiştim bu adamı ama belli etmedim. Gece adamların büyük bir kısmını peşine düşürüp tuzağa çekerken Taipan kalan sağları öldürecekti demek ki.
"Hadi gidelim." Dediğinde eve gideriz sandım ama sokak aralarında ilerlemeye başladık. Sanırım Gece'nin tuzak alanını keşfedecektik.
"Şuan ne yaptığımızı biliyor musun Doruk ?"
İsmimi söyledi.
"Evet, tuzak alanına bakıyoruz." Dedim.
"Bu planının her zaman ilk aşaması olur, bu yüzden her zaman gözlem yap. İşine başlamadan, işini yaparken, işin tamamlandığında. Yani her an."
"Anladım." Dedim sadece. Gece yeterince sığ bir köşe buldu ve izledi. Sonra evleri izledi. En sonunda zemini kontrol ederek yanıma geldi.
"Gidelim."
Varla yok arası bir kafa hareketi yapıp Gece'yi takip ettim. Biraz yürüyerek eve geldiğimizde Gece elindeki telefonla birini arıyordu.
"Arabaya ihtiyacım var."
...
"Sıradan bir tane olsun dikkat çekmemem lazım."...
"Taipan'a ulaş, numarası değişmiş."
...
"3 güne kadar bir keskin nişancı, iki de silahlı adam lazım.
...
"Hayır o kadar büyük bir şey olmayacak. Bu kadarı yeter. İşi sağlama almak için lazım zaten nişancı."
...
"Tamam."
Dedi ve telefonu kapattı. Ardından içeri girdik ve kendimizi koltuğa attık. Bir süre benim açtığım televizyona baktık. Bir süre sonra tanıdık yüze dikkat kesildim. Albayın kızı Yağmur hanım ağlayan gözlerle adalet sarayının önündeydi. Ama otoritenin yanında adalet çaresiz kalıyordu malesef.
"Yemek yiyelim mi ?" Diyen Gece'ye döndüm.
"Senin elinden zehir olsa yerim." Demek yerine sadece "Olur." Dedim ve o bir şeyler hazırlarken yine onu izlerken buldum kendimi.
İyi kızsın hoş kızsın da biraz can yakan bir tip gördüm sende. Gerçek anlamda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ KATİL (Askıda)
Mystery / ThrillerBu büyük bir oyundu ve bir piyondan fazlası değildi hiç kimse... Yaşamak için öldürmek, kendi canından olmamak için yaşayan bir ölüye dönüşmek... Devletin herkesten saklanan gizli bölümünde yaşanan bir ölüm-kalım, savaş-barış, aşk-acı romanı. 'Düzen...