Elimdeki küçük pakete şaşkınlıkla bakmaya devam ediyordum. Neden kadehe bir toz döküyorduk ki? Ne tozu diye sordu bilinçaltım.
"Ne bu?" dedim hemen önümde durmaya devam eden Gece'ye. Derin bir nefes verdi. O an fark ettim ki herkesin çok romantik olduğunu düşündüğü bir pozisyondaydık. Masanın dibinde Gece, Gece'nin hemen on santim gerisinde ben vardım. Çenem tam olarak elbisesinin açıkta bıraktığı omzunun üzerindeydi.
"Ben şimdi deyince yapacaksın, tek bir şansın var ve beş saniyen."
Kafasını biraz ileri götürerek saçıyla sol tarafı tamamen kapattı ve sessizce konuştu.
"Şimdi!"
Albay bize yarım dönmüş şekilde bir görevliye bir şeyler anlatıyordu, diğer insanlar tamamen kendi halindeydi.
Pakedi açmaya çalışırken elim titredi ve biraz masaya döktüm , geri kalanını bir kadehe hızla dökmeye çalıştım. Elim hala titrerken Gece bana yavaşça döndü sonra da yavaşça benden uzaklaştı. Masaya döktüğüm tozu hızla sildi ve bana soğuk bir bakış attı. Bu bakış diğerlerinden daha sertti. Bunu nasıl anlatırdım bilmiyorum ama onun boş bakışlarını bu bakışa tercih ederdim. Bu kötü hissettirmişti.
Toz attığım kedehi Gece önümden aldı ve Albayın önüne koydu. Toz çok hızla yayılmıştı sanırım, diğer bardaklardan hiçbir farkı kalmıştı. Korkuyla tekrar Albaya baktığımda görevliye son sözlerini söylüyordu.
Bize doğru döndüğü zaman Gece kadehinden bir yudum almıştı. Ben içmezdim. Daha önce bir yudum içmişliğim yoktu o yüzden sadece kadehle bakışarak dikilmeye devam ettim.
"İçmiyor musunuz Salih bey?" dedi Gece.
Salih bey hızla etrafına göz gezdirdi. Sonra hızla bardağı alarak bir dikişte içti.
"Hazır kızım ve doktorum yokken bir tane daha içsem fena olmaz." deyip bize güldü. Garsondan bir tane daha aldı ve onu da kısa sürede bitirdi. Bense endişeyle ona bakıyordum, ya bir şey olursa?
Bir şey olacağı kesindi gerçi, tadı güzel gelsin diye atmamıştık tozu içine.Ya ölürse?
Kafamı olumsuz anlamda salladım kendi kendime. Gece sert gibi görünebilirdi ama birinin canına kıymazdı değil mi?
Neden yapmasın?
Son bir umutla Gece'ye döndüm, tepkisiz gözlerle bana bakıyordu. Salih bey bizimle bir müddet daha konuştu.
"Eren, bir sorun mu var oğlum?" dedi.
Yutkunup kafamı olumsuz anlamda tekrar salladım.
"Yüzün falan sararmış iyi olduğuna emin misin?" dedi.
Başımı onaylar anlamda salladım bu kez, sesim içime kaçmıştı sanki. Gece hala duygusuzca bana bakıyordu, tepkisiz, mimiksiz, aralıksız...
Ellerim titremeye devam edince masadan çekip cebime koydum.
"Salih bey, biz biraz erken çıkalım. Eren sanırım rahatsızlandı." dedi Gece.
Salih bey başıyla onayladı.
"Henüz erken ama madem rahatsızsınız bu seferlik gidin, sonra bir kahveye mutlaka beklerim ama." dedi.
Yüzüne çevirdim bakışlarımı, ölmek için fazla içten ve iyi bir adamdı.
Bir dahaki sefer olmayacak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ KATİL (Askıda)
Misterio / SuspensoBu büyük bir oyundu ve bir piyondan fazlası değildi hiç kimse... Yaşamak için öldürmek, kendi canından olmamak için yaşayan bir ölüye dönüşmek... Devletin herkesten saklanan gizli bölümünde yaşanan bir ölüm-kalım, savaş-barış, aşk-acı romanı. 'Düzen...