26. Evre

37 5 0
                                    

   26. Evre - Fırsatçı!

 Hiç başlamasını istemeyeceğim ve hiç bitmeyecek bir dünü yaşamış olacaktım yarın. Hayallerimin iplerini elimden kaçırdığım bir yarın. Sonsuz gözyaşları dökeceğim bir yarın olacaktı. Belki de ağaç evime veda edeceğim bir yarındı...

 (...)

 Nefesimi bile bırakamadığım bir anı yaşıyordum şuan. Korkuyordum. David 'in onu takıntı gibi sevdiğimi düşünmesinden korkuyordum. En azından Ryan 'ı değil onu sevdiğimi bilmesini düşünerek sakinleşmeye çalıştım. Ne yazık ki David 'in yüzündeki ifadenin derinliği bunu imkansız kılıyordu. Arada gözlerini resimlerine kaydırıyordu. Son olarak bir kaç ay önce çektiğim denizden çıkarken ki fotoğrafını eline aldı ve bana doğru çevirdi. Umarım konuştuklarına cevap verirdim çünkü dilimi yutmak üzereydim.

 '' Burada da mı fotoğrafımı çektin? Jessie buna ne kadardır devam ediyorsun? '' dedi David soğukkanlılıkla.

 '' 3 yıldır. '' dedim ve ardından heyecanlı sesimle devam ettim. '' David lütfen diğer kızlardan olduğumu düşünme, ben buna nasıl başladığımı bile hatırlamıyorum. Ama seni uzun süredir seviyorum. '' diyerek bitirdim.

 '' Keşke. Keşke benim fotoğraflarımı diğer kızlar gibi çekmek yerine benimle konuşsaydın. Ben ben bunu hiç beklemiyordum Jessie. Şuan sana kızamıyorum bile. Yıllarca takip edilmenin nasıl bir duygu olduğunu tarif edemiyorum. Neye ulaşmaya çalıştığını da anlamış değilim. Keşke bunu yapmasaydın. Yaptığının oyun olduğunu mu düşündün? Burada evde giyinirken çekindiğim fotoğraflar bile var. Belki de bizim bir araya ihtiyacımız vardır. '' dedi ve bir süre sustu. Sözleri bittiği an ise gözlerime bir su birikintisi yayılmaya başlamıştı. Bulanık gözlerim ifadesini görmemi engellerken o küçücük iki damla yanaklarımdan boynuma doğru inmeye başlamıştı. Sessizce yutkundum ve kendimi zorlayarak konuşmaya çalıştım.

 '' Bizim araya ihtiyacımız yok bunu konuşarak da halledebiliriz. '' diyebilmiştim ama sesimin titremesine engel olamamıştım.

 '' Konuşamıyoruz Jessie. Buna ara bile demeyelim tamam mı? Sadece düşünmek istiyorum. '' dedi ve bana doğru bir adım atıp sarı saçlarıma minik bir öpücük kondurdu. Geri çekildiğinde fotoğrafı yere doğru bıraktı ve tahta kapıyı açıp dışarı çıktı. Kapı örtülürken az çıkan sesini duyabilmiştim.

 '' Hoş çakal. '' demiş ve evinin yolunu tutmuştu belki ama ben hala tahta kapıya bakıyordum. Pişmanlıkla bende aynı kapıdan çıktım ve açık olmasını umursamadan eve doğru yürümeye başladım. Salonun kapısını açıp da içeri girdiğimde hıçkırıklarımı salonda ki herkes duymuş ve bir anda etrafıma toplanmıştı. Onlara cevap vermek istemediğim için kendimi odama attım ve yatağımda sessizce sabaha kadar ağlamaya devam ettim.

   (...)

 Gece boyu ara sıra kapanmış gözlerimi okula geç kalacağım bir vakitte açmıştım. Okula gitmeyeceğim için gözlerimi geri kapatmıştım ki akşamdan kilitlediğim kapı kulaklarımı tırmalayan bir gürültüyle çalınmıştı. Yataktan esneyerek kalktım ve kapıyı açtım. Kapının önünde ailemizdeki her üye vardı. Hepsinin de suratında endişeli bir ifade vardı.

 '' Jessie iyi misin? '' dedi Sam.

 '' İyi gibi mi gözüküyorum? '' dedim en ters halimle.

 '' Kesinlikle hayır. Dün gece ağaç evde bir şey mi oldu? '' dedi ardından.

 Uykulu halimle hiç çekilmediğimin farkındaydım bu yüzden hemen yatağıma girmek istiyordum bu yüzden Sam 'i azarlayıp kahvaltı masasına göndermeye karar vermiştim.

TAKİPÇİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin