28. Evre

40 4 1
                                    

   28. Evre - Son sözler!

 Kendimi küçük bir saatle kapalı bir kutuda hissediyordum. Tek duyduğum şey düzensiz nefes alışım ve saatten çıkan tik taklardı. Rose 'a bakarken de aynısıydı. Onun öfke saçan gözleri ve söylediği kelimeler nime nime zihnime kaydediliyordu ve ardından mideme inen şiddetli vuruştu. O an midemin ağırlaştığını inkar edemezdim. Çünkü artık gözlerim kapanarak geriye savruluyordum..

   (...)

 Sanırım ilk defa bir kıza karşı dövüş karşında yeniliyordum. Bu berbat bir histi. Yenilginin yetmediği gibi bu rezilliği tüm okul görmüş ve bende kısa bir bilinç kaybı yaşamıştım. Kendime gelirken bana ne olduğunu anlamak için hafızamı yoklamak zorunda kalmış ve Rose 'un son sözlerine geri dönmüştüm.

 Rose 'a olan sinirim tarif edilemez bir şekilde ona bağırmanın ardından onu daha da sinirlendirdiğimin farkındaydım. Harekete geçmek üzereyken aniden üstüme atlamasıyla yüzünde ağır ağır süzülen gözyaşlarını görmüştüm. Ağladığını fark edebilmiş ama yüzünü incelemenin zamanı olmadığını fark edememiştim. Mideme doğru çevik bir şekilde indirdiği yumrukla yerimde donakalmıştım. Nefesimin yavaşça tükenirken tıslayarak söylediği son sözler de aklıma işlemişti.

 '' Kendinden eminsin ama David 'den emin misin bakalım sürtük. Emin olma- '' diyordu ki benim nefesim tükenmiş yere yığılmıştım. Rose 'un sesinden çok artık boğuk çığlıklar duyuyordum. Onlar da kesilince artık derin bir uykuda olduğumu anlamıştım.

 Hafızam yerine geldiğinde gözlerimi açabilmiştim. Loş ortamda gözlerimi gezdirince revirde olduğumu ve kimsenin yanımda olmadığını anlayabilmiştim. İyi olduğumu bildiğim için yataktan hızla fırlamış ve kapıya doğru koşmuştum. Karanlık koridorda ilerlerken açık olan pencerelerden bakmayı da ihmal etmemiştim. Bütün öğrenciler bir yerde toplanmış eğleniyorlardı. Sarhoş olanları görür gibiydim. Pencerenin önünden çekildim ve merdivenlere doğru koşmaya çalıştım. Yeni uyanmanın etkisiyle garip hissediyordum. Sanki birçok şey kaçırmış gibiydim. Sonunda bahçeye çıktığımda ışıklar yüzünden elimle ışıkları gizlemek zorunda kalmıştım. Gözlerimi etrafta gezdirip tanıdık biri ararken arkamdan ismimi söyleyen birini duyunca sevinivermiş ve aniden dönüvermiştim. Beklediğim kişi olmasa da karşımda Leo ve açık saçık giyinmiş biri siyahî diğeri sarışın bir kızı görünce şaşırmıştım. Elimi indirdim ve Leo 'ya bakışlarımı çevirdim. Leo bir süre sırıttı ve yanındaki kızları gönderdi.

 '' Ay zahmet etmeseydin kızlar falan iyiydik böyle. '' dedim alay eder gibi.

 Leo güldü ve ellerini cebine sokarak gerindi.

 '' Çok istiyorsan çağırırım. Bu arada Rose 'la kavganıza bayıldım. David şanslı biri. İki kız onun için kavga ediyor. ''

 '' Neden şanslı olduğunu düşünüyorsun ki? Ayrıca neden etrafımda dolanıp duruyorsun? Benden mi hoşlanıyorsun? ''

 Sorumun onu şaşırtmasını umarak pat diye söylemiştim fakat Leo 'nun suratındaki ifade öyle tepkisizdi ki duygularını bir maske gibi nasıl sakladığını merak etmiştim. Ama çok geçmeden cevap gelmişti.

 '' Evet, senden hoşlanıyorum. David kadar patavatsız, aptal ve kaba değilimdir. Ondan ayrılıp benimle çıksan bir sorun olmaz yani. '' dedi inci beyazı dişlerini göstererek.

 Dediklerine şaşırmakla kalmamış, David hakkında düşündüklerine gülmemek için kendimi zor tutmuştum.

 '' David patavatsız değil! '' diye bas bas bağıracağıma, '' Belki. Olabilir ama David mükemmel biri. '' dedim sakince.

TAKİPÇİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin