27. Evre

37 5 1
                                    

    27. Evre – Çıkarılması gereken Patiler!

 Bazen insan avazı çıktığı kadar bağırmak her şeyi bütün sırları ortaya dökmek istiyor. Bazen de bir odaya kapanıp sonsuza kadar çıkmayıp ağlamak...

   (...)

 Her geçen saniye de onun gözlerine baktıkça süzülen gözyaşlarım yavaşlıyor nefes alışım hızlanıyordu. Yavaşça önüme doğru çöküyordu ki aniden yanımdaki yastığa düştü ve bana yaklaşmak zorunda kaldı. Beni üzdüğü için ona bağıracak ya da kızacak gücü kendimde bulamıyordum. Çünkü onu özlemiştim. Islanmış dudaklarıma dudaklarını değdirmiş, gözlerimizi kapatmıştık ki o kokuyu hissettim. Ağır bir içki kokusuydu. David içkili olduğu için yanıma gelmişti. Şaşkınlıkla kendimi geri çektim.

 '' Sen kaç duble içtin? '' dedim onda uzak durmaya çalışarak, bir yandan da az önce dinmiş gözyaşlarımı siliyordum.

 '' Çok içmedim bebeğim yani sanırım. Seni çok özledim hadi gel buraya! '' dedi ve bana doğru uzandı.

 '' Hayır, Kendinde değilsin. Yarın okulda konuşuruz.'' derken onu ayağa kaldırmaya çalışıyordum. Zar zor onu ağaç evden indirmiştim ki yoluma Sam çıkmıştı. Kafamı yavaşça kaldırdım ve yardım etmeye ikna etmeye çalıştım.

 '' Sam! David 'in koluna gir lütfen onu sen taşıyabilirsin lütfen? ''

 '' Hayır. En son benimle konuşmuyordun hatırlatırım. '' dedi imalı onlarıyla Sam.

 '' Tamam, artık konuşacağım. İkizine bir kazık attın ikinciyi de atacak mısın? '' dedim ve kaşlarımı kaldırarak koluna girmesini bekledim. O sırada David eski telefon melodim olan şarkıyı mırıldanıyordu. Sonunda Sam bana itaat etti ve David 'i evine kadar taşıdık. David 'i yatağına kadar yatırmış kolunu bana atmasına rağmen ondan kurtulup üstünü de örtmeyi başarabilmiştik. Yorgunlukla evimize dönmüştük. Acaba David seni özledim derken içten mi söylemişti? Hıı. Bekle sen içten söyledi. Sarhoş bir çocuktan ne bekleyebilirdim ki? Keşke bu kadar zor olmasaydı diyerek yatağıma girdim ve kısa sürede uykuya daldım.

 Uykudan uyanışım aylar sonra annemin öpücüğüyle olmuştu. Gözlerimi şaşkınlıkla kıpırdattım ve doğruldum.

 '' Günaydın canım. Giyin ve kahvaltıya gel. '' derken ayağa kalkıp kapıya yürümüştü annem.

 '' Sana da ben kahvaltı yapmayacağım. ''

 '' Uzatma Jessie. Gel diyorsam gel. '' dedi ve dışarı çıktı.

 Sıkıntıyla ayağa kalktım ve üstüme dolapta ne bulduysam geçirdim. Aynaya baktığımda kendimi şişko ve çirkin hissetmekten alıkoyamamıştım. Mutsuz bir şekilde aşağı indim ve kahvaltı masasına oturdum. Eve alışmış olan babam attığı kahkahalar yüzünden her an bayılabilirdim ya da önümde duran elimi bile dokunmadığım yumurtayı ağzına tıksam daha güzel olabilirdi. Bunu düşününce bir an kıkırdayıvermiştim ve garip bakmalarını hak etmiştim. Ayağa hızla kalktım ve eskisi gibi Sam 'i zorla kaldırıp bisiklete oturttum. Bana dün gece hakkında küfürlerini dinleyerek okula gelmiştik. Bisikletten indim ve onu yavaşça ittim.

 '' Yeter Sam! '' diye bağırdım ve okula doğru yürümeye başladım. Hızlı adımlarla daha yeni okula girmiş Kayla ve Sandra 'ya yürüdüm. Yanlarına gelince ikisinin de yanağına kocaman öpücükler kondurup Kayla 'nın dediklerini dinlemeye başladım.

 '' Jessie bende Sandra 'ya şu yeni gelen öğretmenden bahsediyordum. O öğretmenin birde oğlu varmış. Baba oğul gönlümü çaldılar. Jessie sanırım bu öğretmene aşık oldum! '' dedi Kayla iç geçirerek.

TAKİPÇİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin