30. Evre

100 8 5
                                    

   30. Evre - Aşk sarhoşu!

 Son derece soğuk bir pişmanlık mı büyüktür?

 Yoksa acıdan kavrulan bir nefret mi?

 Son evre ve son sözler. Bakalım hangimiz daha iyi takipçiyiz?

   (...)

 Leonardo 'nun kucağında gömleğine yapışmış bir şekilde gözyaşlarımla gömleğini kirletirken beynimde David 'in sözleri yankılanıyordu.

 ...eve binlerce balon bağlayayım mı? Şelalenin üstüne yerleşiriz. Sen benimle evlenirsin. 9 tane...

 David 'in söylediği sözcükler beynimde dolaşırken Leo ise benim için etrafta koşuşturarak taksi aramaktaydı. Yanımızdan geçen bayanların ne söylediklerini duyar gibiydim.

 '' Zavallı kız.''

 Haksız değillerdi. Defalarca terk edilen ve hayal kırıklığına uğratılan bendim ama zavallı da bendim. Neredeydi burada ki adalet? Kader neden her zaman başkalarının yanındaydı? Çünkü ben zavallı kızdım. Zavallı kız.

 Leo sonunda taksi bulmuş arka koltukta beni kendisine yaslamıştı. Eve gelene kadar yatıştırıcı cümleler mırıldanmıştı. Ağlamamı durdurmaya çalışıyordu. Ama olmuyordu ki. Bir türlü kalbim yaşadıklarımı kabullenemiyordu. David, nasıl Rose 'la ben baygınken iş pişirirdi? Ben bunları hak edecek kadar kötü birimiydim? Neden bendim hep tek edilen? Neden?

 Düşünmemeye çalışırken Leo beni taksiden kucağına alarak indirmiş ve daha dün gece kaçtığım evin zilini çalmıştı. Kapı bir kaç saniye sonra açılmıştı. Annemden olduğunu tahmin ettiğim kişiden bir çığlık yükselmişti. Onu görmek istemediğim için Leo 'ya daha da sokuldum. Belki de Leo 'yla hep böyle kalsam güçlenirdim. Onunla yeni açılan yaralarım iyileşirdi. Düşüncelerime içimden acıyla güldüğümde Leo beni odama kadar çıkarmış yavaşça yatağıma bırakmıştı. Boynuna doladığım ellerimi çözemiyordum. Aslında onu bırakmak istemiyordum. Leo 'da bunu anlamış olacak ki gözlerimin içine bakarak fısıldamıştı.

 '' Hala seninleyim. Sen istemedikçe seni bırakmayacağım. Tamam mı? '' dedi yumuşacık sesiyle.

 Cevap olarak ellerimi çözmüş ve yatağa kendimi bırakmıştım. Merdivenlerden çıkan sesten Leo 'nun aşağı indiğini düşünürken birden içeri Sam ve annem dalmıştı. İkisi de derdimi dinlemek için çabalar harcarken bense gözlerimi bir noktaya dikmiştim. Saatlerdir bu dalmış halimi sürdürmüştüm. George bile odaya girmiş defalarca özür dilemiş bu halimi sormasına rağmen sessizliğimi bozmamıştım. Ta ki gecenin bir yarısı odama annem girinceye kadar. Işığı yakıp sessizce yatağı dolaştı ve yanıma doğru oturdu.

 '' Sandra telefon etti. Bugün okulda, David'le olanları anlattı. Bak Jessie bu sözcükeri duymaktan sıkıldın ama seni anlayabiliyorum. Bende seninle aynı şeyleri yaşadım. Baban beni terk ettiğinde ne yaptım biliyor musun? '' dediğinde gözlerimi ona kaydırmış ve söyleyeceklerini dinleme gereği duymuştum.

 '' George 'a ait bütün anılarımı zihnimden attım. Onu tamamen hayatımdan sildim. Geçmişe geri döndüm. Onu hiç tanımamış gibi yaptım ve acım azaldı. Belki sende aynı şeyleri yapmalısın... '' dedi saçlarımı okşarken.

 Ağzımı kıpırdatıp bir kaç kelime söylemek yerine ona ' git ' der gibi bir bakış atıp gözlerimi sımsıkı kapatmıştım. Bana gereken tek şey uyumaktı. Uzun bir uyku...

 Masum olduğunu sandığım bir aşkın sona erdiğini görmenin sessizliği yaşamak olduğunu fark ettiğimde, günlerdir olduğu gibi penceremden dışarıya tam karşıya bakıyordum. Yıllar geçmesine rağmen sağlamlığını koruyan içinde benim için hayal kırıklığından ibaret olan fotoğrafları barındıran ağaç evime bakıyordum. Günlerce ağlamanın etkisiyle şişmekte olan gözlerimden yastığa doğru tekrar bir damla akmaya başlamıştı. Yutkunmaya çalıştığım anda ağaç evimden yukarıya yüzlerce balonun süzüldüğünü gördüm. Balonlar birbirine sürterek yukarıya doğru uçmaya çalışıyor ama bağlı oldukları ip sayesinde oldukları yerde sayıyorlardı. Yorganı üstümden zorlukla attım ve ayağa kalkıp pencereye doğru yavaş adımlarda yürüdüm. Daha iyi görmek için perdeyi yana doğru sıyırdığımda gördüklerimin ağırlığı yüzünden hıçkırıklara tekrar boğulmuştum. David ağaç evin üstüne bana anlattığı gibi yüzlerce rengarenk balon bağlamış gözleri kısık bir şekilde bana bakıyordu. Ne düşünceyle bağladığını merak etmiştim. Onu affedeceğimi mi düşünmüştü? Dandik bir kaç balonla affedileceğini düşünecek kadar aptal olduğuna inanamıyordum. Belki de yaptığı şeyin benim için ne kadar ağır olduğunu anlayamamıştı. Ona son kez hayal kırıklığıyla baktım ve arkamı yavaşça döndüm. Artık ağlamamalıydım. Artık David diye birini tanımıyordum. Benim David 'in fotoğraflarıyla dolu bir ağaç evim yoktu. Ben yalnız değildim. Leo vardı. Yoluma devam etmeliydim. Aynı annemin dediği gibi. Sadece onunla yaşadığım anları zihnimden çıkarıp bir yere savurmalıydım. Savurdum. Ben bir tarafa, o bir tarafa...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 02, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TAKİPÇİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin