4.

323 12 8
                                    

"Taylor, bu arabayı kullanamam." Dedim şaşkınca.

Çünkü bana öğreteceği araba bir Lamborghini'ydi ve bu imkansız gibi bir şeydi.

"Rea." Dedi nefesimi kesen ses tonuyla. "Şuraya otur ya da daha beter bir araba bulurum."

Dediğine karşı sürücü koltuğuna geçtim. Kapımı kapatım, yanıma oturdu. Çok fazla heyecanlıydım, ve kaza yapmaktan korkuyordum.

"Bence bunu unutalım ve anneme gizlice bana ders verdiğini söyleyelim, ama ders verme. Ne dersin?" Dedim umutlu gözlerle ona bakarak.

"Annenden fizik dersi alıyorum çünkü sınıfı geçmeliyim. Ve sende ehliyet dersi alıyorsun çünkü tanrım araba kullanılmak için yaratılmış, sen neden kullanamayasın?"

Heyecandan kelimeleri bir araya getirip  söyleyemiyordum.

"Evet, şimdi ilk önce altın kural şu; her zaman sağ ayağını kullan sol ayağını unut gitsin. Ve şimdi de sağ ayağının frene basılıyken vitesi P'den D'ye getir."

Dediklerini uyguladığımda ellerimle direksiyonu sıkıca kavramış olmalıyım ki Taylor ellerimi gevşetmem hakkında beni uyardı.

"Hafifçe gaza ayağınla dokunmaya çalış, ama çok hafif." Dediğini yaptığımda sıradaki emiri vermesini bekliyordum. "Tamam şimdi, sen gaza basarak burada turlayacaksın bende sana aniden dur emirleri verince frene basacaksın. Bakalım, reflekslerin nasılmış."

Gaza biraz sertçe bastım, çünkü yavaş olan her şeyden nefret ediyordum. Aniden hızlanınca "Dur." Sesini duymamla sağ ayağımı gazdan çekip, sertçe frene bastım. "Aferin." Dedi sadece. "Devam et."

2.5 saat boyunca burada turlamıştık. Ve sağ bacağım ciddi anlamda ağrıyordu. Sürücü koltuğundan kalkıp Taylor'ın oturmasına izin verdim. Otoyola çıkarken sertçe ve istediği rahatlıkta gaza basıyordu. Tanrım, bir Lamborghini, Taylor Caniff ve hız. Daha başka ne isteyebilirdiniz ki?

Beni evime bırakıp, evine gitmişti. Yani en azından ben öyle düşünüyordum. Bugün cumartesiydi. Yani ne gitmek zorunda olduğum okul, iş ve bir de sanat şeysi yoktu. Sadece Taylor, ben ve lanet olası kalp ritmim.

Anahtarla kapıyı açmayı deniyordum ama yine bir ahmak kapının üstünde anahtar bırakmıştı. Evin sol arka tarafına gittim, sonuçta odam burdaydı ve ben camdan girecektim. Camımı açık bıraktığıma seviniyordum. İçeri atlayıp, montumu çıkardım. Odamdan çıkıp mutfağa gidecekken, Alice'i Shawn'un odasından çıkarken görmem bir oldu.

"Senin orada ne işin var, Alice?" Dedim ona bakarken. "Defterimi almıştı, ve şu an o defter bana lazım." Dedi. "Ne zamandır not tutmaya başladın?" Dedim dalga geçer mi ses tonuyla. Bir şey söylemeden gelip bana sarıldı. "Dersin nasıl geçti?" Dedi boğazımdaki suyun gitmesini engelleyerek. Aniden boğazıma takılan suyla öksürmeye başladım. O sırada zil çaldı ve Alice kapıyı açtı. Luke ve Shawn gelmişti. Ve tanrım hey ben burada boğuluyordum. Luke her zaman olduğu gibi hayran gözlerle Alice'i süzdü. Shawn beni fark etmiş olacak ki "Sanırım Rea ölüyor." Dedi yanıma gelirken.
Üçü birden yanıma gelip sırtıma sertçe vurunca, ciğerlerime kadar canım yanmıştı ki bu his geçen sene Taylor bir kızı öpünce olmuştu. Yutkunup onlara durmalarını söyledim. "Tanrım yaşıyor." Tarzında bir şeyler söyledi üçü aynı anda. "Üzgünüm Rea, bu kadar panik yapacağını bilseydim sormazdım." Dedi Alice kapıya doğru giderken. "Ben çıkıyorum, annem sorarsa alışverişte olacağım."

"Sana ne sordu?" Dedi Shawn.

"Sadece dersimin nasıl geçtiğini sordu ama bu hale geldim." Dedim şaşkınca.

Shawn banyodayken Luke ile dizi izlemeye fırsat bulmuştuk. Elindeki patlamış mısır ve kola ikilisini koltuğa koyup yanıma oturdu. Bir kaç dakika sonra bana döndüğünü hissettim. Bende ona döndüm. "Seni dinliyorum, Bay Hemmings." Dedim hafif gülümseyerek. "Rea, ben gerçekten Alice'i seviyorum." Dedi umutsuzca. "Bunu biliyorum, çocukluktan beri bu böyle." Dedim. "Evet ama o hiç bir zaman bana şans vermeyi denemiyor."

Haklıydı. Alice ona nedensizce şans vermiyordu.

"Üzülme Luke, bana kalırsa yakında senin ona olan aşkın onu değiştirecek." Dedim gülümseyerek. "Pekala sıra sende." Dedi kafasını koltuğa yaslayarak.

"Evet, pekala sana güvendiğim için bunu sana anlatacağım. Ama Shawn, sen ve ben dışında kimse bilmiyor.."

"Hadi anlat şunu Rea." Dedi.

"Shawn'un hoşlandığı kız Sasha'nın abisi varya hani şu annemden özel ders alıp, bana araba kullanmayı öğreten. Yani Taylor işte, ben ona iki senedir aşığım sanırım."

"Vay canına, şimdi anlıyorum her şeyi." Dedi. "Ama neden benden bunu sakladın hiç bir fikrim yok."

"Sadece, işte bilmiyorum Luke boşversene." Dedim ve kapı açıldı. Annem ve babam gelmişti. Gelir gelmez Alice'i sormuşlardı ve daha sonra Shawn'u ve daha sonra benim dersimle ilgili bir kaç soru. Saatin kaç olduğunu tam olarak bilmiyordum. Yemekten sonra odama geçip bir kaç resim çizmiştim. Ve bir kitap bitirip, matematik çalışmıştım. Saat geç olmalıydı. Yatağımda gözlerimi kapayıp uyumaya çalışırken, biri camıma tıklamıştı. Gözlerimi aralayıp, kim olduğuna bakmak için eğildim.

Tanrım.

"Taylor?" Dedim şaşırmışça. Kalbimin ritmi tekrar bozulmuştu.

"Rea?" Dedi içeri geçerken.

"Şey neden geldiğini sorabilir miyim?" Dedim kaba olmamaya çalışarak.

"Sadece canım sıkıldı ve seninle vakit geçirmek istedim." Dedi çizdiğim resimlere ve tüm duvarımı kaplayan kütüphaneme göz gezdirirken.

"Bakıyorum da sanat dolu bir kızsın." Dedi bana dönerek.

"Bana sanatı öğreten sensin." Dedim sadece.

Siktir ne. Ben az önce ne demiştim.

Ah hadi ama Rea. Şimdi sıçtın.

"Ah yani demek istediğim şey şu ki-"

Kapının sesi konuşmamı böldü. "Rea, iyi misin?" Dedi annem kapımı açmaya çalışırken. Tanrıya şükürler olsun ki kapıyı kitlemiştim.

"Taylor git hemen." Dedim onu bileğinden çekip pencereye doğru sürüklerken.

"Tamam, güzelim gidiyorum." Dedi ve çıktı.

Gittikten sonra üstümü düzeltip kapıdaki anneme seslendim. "İyiyim anne bir sorun yok, sadece uyuyacağım."

Ayak seslerinden gittiğini anladım ve uyumaya çalıştım.

Ne kadar da hiç bir sorun yoktu.

Umarim iyi gidiyromumdur skenemme bilmiyorum sizi seviyorum xx yorumlar nerede aaaa? Skejnjryejje

teach meHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin