Sabah uyandığımda gözüme giren ışıklara hiçte iyi kelimeler kullanmayarak yataktan kalktım. İlk iş çoraplarımı ayağıma giydim ve yüzümü yıkamak için odamdan çıktım. Tuvaletim kapısını açmaya çalıştım ama içeriden, Alice'in kusma sesi gelince durdum.
"Alice, sen iyi misin?" Dedim kapıyı tıklayarak.
Annem okula gitmek için hazır bir şekilde odasından çıktı. Yanıma gelip, Alice'e seslendi.
"Tatlım, bugün evde kal." Dedi ve mutfağa girdi. Alice, kapının kilidini açıp direk odasına girdi. Tuvalete girip işimi hallettim. Çıktığımda mutfakta annem, Shawn ve Luke vardı.
"Günaydın, millet." Dedim onlara bakarak. Hepsi karşılık verdi. "Kahvaltı yapacak mısın, Rea?" Dedi Shawn çünkü genelde sabahları yemek yiyemiyordum. "Hayır, sağol." Dedim ve odama girip üstümü değiştirdim. Çantamı alıp odadan çıkacakken pencereme atılan taşın sesiyle, pencereyi açtım. Her ne kadar bu olay bana Taylor'ı anımsatsada Ian gelmişti.
"Günaydın, güzelim." Dedi. Daha öncede bunu söylemişti. Ama her söyleyişinde daha kötü hissediyordum. Elinde yanan sigarayı bana uzattı, beklemeden aldım ve içime çektim. "Günaydın, kahvaltı olarak sigara içen çocuk." Dedim. "Ön kapıya gel." Diyerek pencereyi kapadım. Üstüme parfüm sıktım çünkü sigara kokusunun fark edilmesini istemiyordum.
******
Fizik dersindeydik. Başım ağrıyor ve midem bulanıyordu. Her an bayılacak gibi hissediyordum. Hapşırmamla tüm sınıf bana döndü. Annemin bana seslenmeyle gözlerimi ona yönelttim. "Rea, iki dakika dışarıda konuşabilir miyiz?" Dedi. Onu dinleyerek dışarı çıktım.
"Tatlım sende eve git ve dinlen, tansiyonun düşüyor olabilir." Dedi ateşime bakarken. "Yanıyorsun, Rea. Git hemen Shawn veya Luke'u bul okuldan sonra eve size gelip bakmalarını söyle." Kafamı sallayıp onayladım.
Çantamı alıp, Shawn'un olduğu sınıfa ilerlemeye başladım. O sırada revirin kapısı açıldı ve Taylor'la, Sasha'yı gördüm.
Yumuşak görünen kahverengi saçlarına taktığı bandana ve boynundaki kolye, iki senedir beni benden alan ufak özelliklerdi.
Gözlerinin altı morarmıştı. Onu görünce istem dışı gözlerim doldu. Başım dönmeye başladı. Sasha, doktordan raporunu aldı ve odadanın kapısını kapadı. Gözlerim bulanıklaşıyordu. Odanın kapısı bir daha açıldı ve içeriden Jolly çıktı. Sarı uzun saçları, siyah kısa eteği ve uzun çizmeleriyle, benden güzel olduğu kesindi.
Ki o çizmeleri giyince sürtüğe benziyordu.
Yerin kaydığını hissetmemle, sıcak ellerini soğuk belimde hissetmem bir oldu.
Gözlerimi açmamla, panik dolu gözleriyle karşılaştım. "İyi misin, Rea?" Dedi sırtıma eliyle destek verirken.
Bir kaç saniye onun, bana göre kusursuz olan yüzünü inceledim.
Tanrı onu izinli gününde yaratmış olmalıydı.
Adımı, dudaklarından duyduğumda içim ürperdi.
"Sanırım eve gitmeliyim." Dedim yüzüne bakarak.
"Sasha'da hasta eve gidecek, istersen sizi bırakayım?" Dedi kibarca. Kafamı sallayarak, onu onayladım. Jolly denen kız bize tuhafça bakıyordu.
"Sevgilin olucak sarışın kızmasın sonra?" Dedim Taylor'ın kulağına sessizce. Günler sonra ilk defa bu kadar yakındık.
"Jolly, güzelim biz gidiyoruz sende sınıfa gir." Dedi ve göz kırptı.
Tanrı, Taylor'ı boş gününde falan yaratmamıştı. Belki de yanlışlıkla yaratmıştı. Bu çocuk fabrika hatası gibiydi.