"Hadi biraz çabuk." Dedi Luke, Alice ve Shawn'u hızlandırmaya çalışırken.
Ashton gelmişti ve dışarıdaki arabanın içinde bizim gelmemizi bekliyordu. Geldiği günün akşamı Luke, Ashton ve Shawn sahile gideceğimizi planlamıştı. Ve Alice son dakika planlarına alışkın biri değildi.
"Sen hazır mısın?" Dedi Luke kapıyı açarken. Kafamı sallayıp onu onayladım ve kulaklıklarımı takıp kapıdan çıktım.
Ashton'ın ne diyeceğini veya sesini duymak istemiyordum.
Luke benden önce gidip Ashton'ın yanında ki ön koltuğa yerleşti. Ashton'ın arkaya dönüp bana bakmaması için onun arkasında ki taraftan bindim. Gözlerimiz aynada buluşunca içimden bir şeyler kopup gitmişti sanki. Bir kaç saniye gözlerini ayırmadı ama sonra ben gözlerimi kaçırdım.
Aradan geçen dakikalar boyunca Luke ve Ashton beklerken konuştu. Müzik bitince konuştukları şeyi duydum.
"Evan, Alice'i zorla öpmeye kalktı deli oldum." Dedi Luke aniden.
Evan tam bir göttü.
"Ve şimdi Ashton sende burada olduğuna göre Evan'la ciddi bir fiziksel konuşma gerçekleştirmeliyiz."
Ashton kafasını sallayarak onu onayladı.
Sinirlenmiştim. Hemde fazlasıyla. Evan genelde Taylor ile takılıyor cümlesi yankılandı beynimde. Shawn ve Alice geldi ve oturdu, tam gidecekken konuştum. "Bir dakika bekleyin, hemen dönerim."
Hızla karşıda olan Taylor'ların evine ilerleyip kapıyı yumruklamaya başladım. Saniyeler sonra Taylor açtı. "Rea?" Dedi soran gözlerle.
"Evan burada mı?" Dedim içeri girerken. Aniden Evan karşıma çıktı. "Ah evet buradasın."
"Kız kardeşimden uzak dur." Dedim ona ve tokat attım, kapıya doğru ilerledim ama Taylor beni durdurdu. "Neler oluyor?"
"Boşversene." Dedim ve evden çıkıp arabaya bindim.
Bu sefer herkes 'neden gittin oraya?' Der gibi bakıyordu. "Önemli bir şey yok, gidelim."
Dakikalar sonra sahile ulaştık. Yol boyunca sadece müzik dinlemiştim. Ashton'ın sesini duymamıştım. Arabadan iner inmez, kulaklığımı çıkardığım anda kahkahası kulaklarımı doldurdu.
Ashton'ın gitmeden önce barda yaptıkları aptalca ve yanlıştı. Belki o da bunun farkındaydı.
Biraz yürüdük ve şezlonglara oturduk. "Bu gece sahilde kalmaya ne dersiniz?" Dedi Luke aniden.
"Olmaz burada böcekler var." Dedim ve gözlerime bakan Ashton'ı fark ettim gülümsedi. Eskiden hep beraberken benim için taşınan bir sandalye oluyordu çünkü böcek fobim vardı.
"Benim için uygun." Dedi Alice beni şaşırtarak.
"Tamam o zaman kalıyoruz." Dedi Luke.
Alice, Shawn, Luke sırasıyla Ashton'ın yanında ki poşetten bira istediler. Ashton hepsine teker teker verdi. Biralarını alıp ilerideki şezlonglara ilerlediler. Bende sonunda kulaklığımı çıkarıp, Ashton'ın yanına ilerledim.
"Bana da bira verebilir misin?" Ellimi uzatmıştım.
Eline birayı alıp, elime doğru uzattı. Ama elimden tuttup bir yandan beni kendine yaklaştırdı. "Böyle mi davranacaksın?" Dedi sessizce.
"Sen her gidip geldiğinde aynı kalamam Ashton."
Biramı alıp diğerlerinin yanına ilerledim. Ashton'da arkamdan geldi.
Bir kaç saat sonra hafif esen rüzgar ve elimdeki soğuk bira yüzünden içim ürpermişti. Ama bir şey çaktırmamaya çalıştım çünkü burada beni ısıtacak bir Caniff yoktu.
"Benim uykum geldi, iyi geceler." Dedi Alice ve kendi şezlonguna ilerledi. Bir kaç dakika sonra Alice'in rüyasında sayıkladığı şeyi duyduk. "Üşüyorum." Dedi sadece.
Aniden Luke'u dürttüm. "Gidip sarılsana aptal." Dedim gülerek. Luke ayağa kalktı ve Alice'in arkasından ona sarıldı. Shawn bana bakarken ona sadece "Kapa çeneni." Dedim.
~ ertesi sabah
Gözlerimi ayak ucumda duran kuşun sesi sayesinde açmıştım. Ve lanet olasıca kuşlardan deli gibi korkuyordum.
"Hey! Uyanın, millet!" Diye bağırdım. Hepsi yavaş yavaş gözlerini açarken Shawn hala uyumaya devam ediyordu. "Shawn!" Dedim yerden aldığım kumu ona fırlatırken. "Kalkta şu kuşu yok et lütfen korkuyorum." O da yerinden fırlayıp kuşu kovaladı. Ah tanrıya şükürler olsun.
"Alarmımız da öttü." Dedi Alice ayağa kalkarken. "Ben çok acıktım." Dedi Luke.
Kahvaltımızı yaptıktan sonra go-kart'a gidiyorduk. "Kimler oynuyor?" Dedi Ashton. Herkes elini kaldırdı, bende dahil.
"Sen araba kullanmayı bilir miydin?" Dedi Ashton bu sefer gülümseyerek.
"Biliyorum." Dedim.
"Kimden öğrendin? Shawn'dan mı?" Elindeki kaskı kafasına takarken sordu.
"Ustasından öğrendim, Shawn'dan değil. Yani ezeceğim hepinizi."
Taylor'a güvenip bu kadar iddialı konuşmuştum.
~ akşam
Go-Kart'ı kazana kişi tabii ki de ben olmuştum. Taylor'a minnettardım. Hatta Taylor'ı görmek istiyordum. Ama şimdi film izlemek üzere Shawn hariç hepimiz, Luke'ların bodrumuna inmiştik.
"Siz takılın, Alice ve ben içecek alıp geliriz." Dedi Luke, Alice'i yukarıya doğru sürüklerken.
Ashton koltuğun diğer köşesine bende öbür köşesine oturmuştum. Alice'in televizyona taktığı CD çalışınca, geçmiş yıllardan kalma Ashton ve benim videolarım çıkmıştı.
Ah ölmek güzeldi.
Alice'i öldürecektim.
Kalkıp kapıyı açmaya çalıştım ama açılmadı. Üstümüze kapıyı kitlemişlerdi.
Luke'u da öldürecektim.
Gözlerim televizyondaki anılarımıza kaydı.
Ah siktir etsene.
"Bak eğer bu işte senin bir parmağın varsa?" Dedim Ashton'a doğru yürüyüp. Daha doğrusu yaklaşıp.
Ellerini havaya kaldırıp konuştu. "Tamamıyla masumum."
Aniden dudaklarımda hissettiğim dudakları dengemi bozmuştu. Geri çekilip, refleks olarak tokat attım. Ama sert değildi. Bu onun gülmesine neden olmuştu. Bu çocukta her şey tersine çalışıyordu.
Tekrar yaklaşıp dudaklarını, dudaklarıma yerleştirdi. Dudakları sanki yıllardır özlem çekiyormuşçasına hareket ediyordu ve benim dudaklarımda aynıydı. Sonunda fark edip elimle yavaşça onu kendimden uzaklaştırdım. Gözlerinde kırık bir ifade vardı.
"Ashton sen gidiyorsun ve ruhumuda kendinle birlikte götürüyorsun. Bunun olmasına bir daha izin veremem."
"Rea.." Dedi ama konuşamadı.
"Ashton." Dedim ve durdum. "Yapma bunu."
Selam merhabasabababbaba az oldu biraz ama umarım beğenirsiniz
Size bir soru; Irwın or Caniff? Neyse love ya all xxxc iyi ki doğdum yayayayaya
