Düşüncesiz...

54 11 6
                                    

"Sen tam bir delisin."

Ben tam odaklanmış gitar çalarken bütün konsantrasyonumu bozan bu dört kelimelik cümle beni sadece güldürmüştü. Neden mi? Çünkü bunu söyleyen şahsiyetin de benden altta kalır yanı yok. Gitarı duvara dayayıp ona döndüm. Kollarını bağlamış oturuyordu karşımdaki sandalyede. "Öyleysem n'olmuş?"

"Normal bir deli de değil. Sen tam bir müzik delisisin. Düşüncesiz bir müzik delisisin."

Ayağa kalkıp ona yaklaştım ellerimi belime yerleştirerek. O da ayağa kalkıp tam gözlerime baktı kahverenginin o büyülü tonuna sahip gözleriyle. "Bak Jonghyun bana her şeyi diyebilirsin. Deli, gerizekalı, manyak, kaçık... Hiç fark etmez. Ama düşüncesiz diyemezsin!" Son cümleyi biraz yüksek sesle söylemiştim ve Jonghyun'un sinirli bir hale bürünmesini sağlamıltım.

"O gün ki yaptıklarını senin gibi düşüncesiz insanlar yapar Sia. Başkalarının onun için üzüleceğini, endişeleneceğini, korkacağını düşünmez ve kendine zarar vermekten bıkmaz. Yani sen düşüncesizin önde gidenisin Sia!"

Okuldan kaçtığım günden ya da az kalsın bir arabanın altında kaldığım günden bahsediyordu ve lanet olsun ki haklıydı. Söylediği her şeyde haklıydı. Lanet olsun ki konu müziğim olunca hiçbir şey düşünemez hale geliyorum. Ama bu onun bana düşüncesiz deme hakkı tanımaz!

"Söylediklerinde haklı olsan bile nasıl birisi olduğum seni ilgilendirmez! Neler yaşadığımı, müziğin benim için ne kadar büyük bir önem taşıdığını bilmiyorsun! Beni tanımıyorsun ve beni yargılamaya hakkın yok senin!"

Fazla yüksek sesle ve fazla sinirli bir şekilde söylemiştim bunları. Her bir kelimeyi ayrı vurgulamıştım. O sadece bana gitar dersi verdi, Bana çoğu zaman çok ve boş konuştuğum için, saçma saçma şeyler yaptığım, söylediğim için kızdı. Beni hiç tanımaya çalışmadı. Beni sadece uzaktan izleyen birisi bile kulaklığımın ve müziğimin vaz geçilmezim olduğunu bilir ama kimse nedenini bilmez tıpkı Jonghyun gibi.

Beni kızdıran şey tanımaya çalışmadığı ben hakkında bilmeden etmeden yargılaması. Resmen yargısız infaz bu.

Jonghyun'un bir şey söylemesini beklemeden çantamı aldığım gibi hızla müzik odasından çıktım. Bir yandan hızla merdivenlerden inerken diğer yandan da Bay Öküz'e saydırıyordum. Okulun bahçesine çıkınca Bay X'in hediyesi olan kulaklığımı takıp müzik açarak eve gitmeyi planlıyordum. Lanet olsun ki sadece planlıyordum! Okulun bahçesinin duvarına yaslanmış korkuyla karşısındaki zevzeğe bakan bizim ufaklığı görünce o tarafa doğru yürüdüm.
Zaten sinirlerim tepemde uzun zamandır atamıyorum, Bu zevzeği döversem biraz rahatlarım. Beynimden tam da bunlar geçerken çantamı kollarından tek elimle tutarak hızla zevzeğe doğru koşup çantayı sırtına geçirdim. Zevzek dediğim şahsiyet benden birazcık uzun sıradan bir yapısı olan beyni kır birine benziyordu.

Ufaklığın önüne geçip yere iki seksen uzanmış zevzeğe bakıyordum sinirle. Çok geçmeden bizim zevzek ayağa kalkıp pis pis sırıtmaya başladı elinin tersiyle dudağını silerek. Artık sırtına nasıl vurduysam yere düşmüştü ve azıcıkta dudağı patlamıştı.

"Sen de kimsin be? Çekil şuradan yoksa kız mız demem-"

"Ne yaparsın, beni de mi döversin? Hadi bir dene. Dene ve dünyada yapacağın en büyük hatayı yaptığını anla seni zevzek gerizekalı."

Zevzek şahsiyet tam yumruğunu kaldırmış hızla bana doğru sallarken bir el tarafından durduruldu. Eli tutan şahsiyet önüme geçip zevzeğin suratına yumruğu geçirince zevzek geriye doğru yalpaladı. Tam toparlanmış bize doğru gelirken sinir beynime sıçramış bir şekilde öne doğru atılıp tekmemi zevzeğin malum yerine geçirdim. Sonuç malum yerini tuta tuta ve inleye inleye kaçan bir adet zevzek.

Düşe Kalka SevmekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin