Kedikız...

52 8 0
                                    

Merhaba benim biricik okurlarım...
Ben sizleri çok özledim ya siz?...
Neyse fazla konuşmadan sizi yeni bölümle buluşturayım...
Bu arada bu bölümle birlikte finale(!) son üç bölüm...

~♥~~♥~~♥~~♥~~♥~

Beynimin içine işleyen o lanet alarmımın sesiyle
uyandım. Yataktan zar zor kalkıp alarmı kapattım ve işte o an bir şeyi fark ettim. Ev çok sessizdi fazla sessiz. Normalde bu saatlerde Mia beni uyandırmaya gelirdi ama uyandırmadı.

Hızla üstümü giyip ilaçlarımı da çantama atıp okulun yolunu tuttum. Evet ilaçlarımı içiyorum. Mia ile anlaşma yaptık, o Jonghyun'la dolaşmama bir şey demiycek ben de aksatmadan ilaçlarımı içicem. Güzel bir anlaşma dimi?

Peki bu geriden gelen zeki ikizim beni bu sabah neden kaldırmadı? A evet hastayım ve bu yüzden dinlemeliyim! Çok beklersin Mia!

Ayağım bir şeye takıldı ve az kalsın yere kapaklanıyordum ama öyle bir şey olmadı. Çünkü Jonghyun hemen kollarımdan tuttu derdim ama yok öyle bir şey, kendimi hemen toparlayıp dengemi sağladım. Arkamda hissettiğim silüetle takıldığım şeyin bir ayak olduğunu anladım. Yani aklı havada bir gerizekalı bana çelme takma cesaretinde bulunmuştu.

"Bakıyorum da hastalanmamışsın. Sevgili ablacığın bugün okula tek gelmişti. Ben de hasta olduğunu düşündüm. Ama anlaşılan önemli bir şeyin yokmuş. Bu iyi çünkü senle işim daha bitmedi."

"Ama anlaşılan sen de dersini almamışsın zevzekcim. Yoksa portakal suyu yetmedi mi?" Ona bakmadan ve sınıfa doğru ilerlerken söylemiştim bunu. Onu umursamıyorum, çünkü onun gibilerle çok uğraştım ben ve onunla da başa çıkabilirim.

"Bir dahaki sefere o portakal suyunun da hesabını vereceksin."

"Ne portakal suyu? Sia?" Jonghyun tam önümde durmuş açıklama bekleyen gözlerle bana bakıyordu. Hatta arada arkamdaki zevzeğe de ölümcül bakışlar atıyordu.

Zevzeğe döndüm ve sinsi bakışlarımla ona ilerledim. Jonghyun ise bileğimi tutmuştu ama hemen kurtardım çünkü sıkmıyordu. "Dün kantinde sana daha kötüsünü yapabilirdim. Portakal suyuyla kurtulduğun için kendini şanslı saymalısın."

"Peki seni durduran neydi?"

"Bu seni ilgilendirmez ama şunu söyleyeyim dün beni durduran neden şuan yok, burada değil." Ona iyice yaklaştım ve yüzüme masum bir ifade yerleştirdim. Elimi yüzünde gezdirirken yüzüne gülümseme yerleştiğini fark ettim. Tam o da elini yüzüme yaklaştırırken "İstediğin zaman çok uslu bir kız olabiliyorsun Sia." dedi ama elini yüzüme dokundurmaya vakti olmadı. Çünkü o cümlesini tamamladığı gibi ondan uzaklaştım tırnaklarımla yüzüne imza atarak. Az önceki gülüşünün yerini sinirli bir ifade alırken ben karşısına geçmiş onu izliyordum. Elini imzama değdirdi ve kanadığını fark edince ölümcül bakışlarına maruz kaldım. Hıh sanki korkcam.

Arkamı dönüp Jonghyun'un yanına ilerlerlerken "Evet haklısın zevzekcim istediğimde gayet uslu olabiliyorum ama az önce sana kedilerden korkman gerektiğini gösterdim. Sevimli görünürler ama sonra tırmalarlar." dedim. "Ayrıca bundan sonra benimle uğraşmaya devam edeceksen lütfen soğuk suyu başımdan aşağı boşaltmak gibi ucuz numaralarla gelme."

Jonghyun'un yüzündeki ifadeyi fark edince bu ifadenin tanıdık geldiğini fark ettim. Mia'nın kızgın bakışlarıyla aynı. Gözlerimi devirip sınıfa ilerledim. Tam sınıftan içeri girerken bileğimi bu kez sıktı ve kendine döndürdü beni. "Ne var Jonghyun n'oldu?"

"Adı her neyse o şahsiyete yaptığın şey de neydi öyle?"

"Karşı saldırı. Kaşındı ben de kaşıdım."

Düşe Kalka SevmekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin