Merhaba merhaba merhaba...
Güzel komik ama ufacık acıcık merakla biten bir bölümle yine sizlerleyim sevgili okurlarım...
Bu arada bu bölümde Key'e cidden acıdım...Neyse okuyun hadi...
❤💛❤💛❤"Kibummie..."
Akşam yemeği için hazırlık yapan Key'in yanına yaklaşırken gayet sevecen olmaya çalışıyordum. Neden mi? Çünkü kediler gibi yapacaktım. Açıklama yapamıyorum anlayan anladı anlamayanlar anlayanlara sorsunlar.
Gayet sevecen bir şekilde yanına sokulup kolumu omzuna attığımda korktuğu belliydi. E korkması gayet normaldi bence. Nede olsa ben Sia'ydım. Sağım solum belli olmaz, hele ki önüm arkam hiç belli olmaz.
"Bir şey mi istemiştin Sia?" Kısık, korkak çıkan bir ses... Şuan gülmemek için kendimi zor tutuyordum resmen. Bana resmen küçük sevimli bir kedi yavrusu gibi bakıyordu. Bu bana sökmez Key. Bilirsiniz ben kedileri sevmem.
"Çatal bıçaklar hangi çekmecede Key? Bir şeyin tadına bakacağım da." Sesim gayet alay yüklüydü ama bir o kadar da hain planı olan kötüler gibi.
Cümleme karşılık Key iyice geri çekilip "Aaa... Sen neyin tadına bakmak istediğini söyle. Bende kendi ellerimle sana yediririm, sen hiç yorulma." dedi titrek sesiyle. Şuan cidden onun bu tavrına gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Sahnede yeri göğü inleten Key benim karşımda süt dökmüş kediye döndü. İşte ben buna gülerim ama şimdi değil. Şimdi yapmam gereken başka bir şey var daha sonra gülerim.
Ona yaklaşıp "Yapma Kibummie ne yorulması yaa... Alt tarafı bir şeyin tadına bakacağım yani." dedim acaip masum görünmeye çalışarak ki sanırım işe yaramıştı. Çünkü Key çatal bıçakların olduğu çekmeceyi açtı ve yemek yapma işine geri döndü.
Ben pis pis sırıtarak çekmeceden elime ilk gelen kaşığı alıp çekmeceyi kapattım. Kaşığı tehditkar bir şekilde tutup Key'e yaklaşarak "Aaaa Key..." dedim alaycı sesimle. Key bana dönüp elimdeki kaşığı görünce ellerini kaldırıp geri geri yürümeye başladı yavaş adımlarla. "O kaşıkla neyin tadına bakacaksın Sia?"
Boştaki elimle kaşığı işaret ederek "Bununla mı?" diye sordum yine alaycı olan ses tonunla ama saniyeler sonra sesimi ciddileştirerek devam ettim. "Tabiki gözlerinin tadına bakacağım Key." Key anında sırtını duvara yapıştırarak "Eşhedü enla ilahe illellah ve eşhedü ella ilahe illellah" diyerek resmen kelimeyi şehadet getirdi ve ben sadece gülmemek için dudağımı ısırabildim. Ama " Ne yani anında Müslüman olmak için bu derece korkutulmak yetiyor mu? " dedim. Ne var? Söylemezsem içimde kalırdı ve bir taraflarım şişebilirdi, bunu istemeyiz tabiki.
Key kendi söylediklerine inanamadığını belli eden bakışlar atarken ben hala üstüne üstüne yürüyordum. Tam onu köşeye sıkıştırmış kaşığı gözüne gözüne sokacakken birisi beni belimden kavrayıp geri çekti. Ayaklarım yerden kesilmişken el ayak hala Key'e saldırmaya çalışıyordum ama dokunamıyordum bile. Çünkü Jonghyun beni engellemiş kendine çekmişti.
"Seni evine bırakayım, saat geç oldu." Her ne kadar onun bu teklifini kabul etmek istemesem de haklıydı, saat geç olmuştu ve benim yarın işe gitmem gerekiyordu ki tam da bu yüzden iyi bir uyku çekmeliydim. Biliyorum neyi nereye bağladım ama ne yapayım uykuyu seviyorum. Uyku candır...
Mutfaktan çıkarken Key'e boynunu keseceğim işareti yapıyordum sinirli bakışlarım eşliğinde. Key'in korkuyla zor yutkunduğunu görünce gülmemek için parmağımı ısırdım.
Salonun kapısına yaslanıp "Sonra görüşürüz gençlik." dedim el sallayarak. Minho da elini sallayıp karşılık verirken "Yurdumuza baskın yapmayı alışkanlık haline getirme lütfen." dedi alaycı bir ses tonuyla. Ben onu taklit ederken Taemin yanıma yaklaşarak kollarını açtı. "Nonna?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşe Kalka Sevmek
Fiksi PenggemarSoylu bir ailenin çocukluklarından itibaren her konuda iyi eğitilmiş ikiz kızları... Uslu, zeki, nerede nasıl konuşacağını iyi bilen, derslerinde başarılı, modayı oldukça yakından takip eden, saygılı, anne ve babasının sözünden çıkmayan Mia... Zek...