Merhaba sevgili okurlarım... Nasılsınız?... Umarım iyisinizdir benim aksime....
Evet neyse bir haftadır ortalıkta olmadığım için bölümleri erken atıyorum ama son bölüm biraz gecikebilir çünkü henüz yazmadım...
Nede olsa final (!) bölümü biraz merak edin bakalım neler olabilir? Bu çılgın yarasa hayranı yazarınız neler planlıyor olabilir? Nasıl bir final (!) bölümü sizleri bekliyor olabilir?~♥~~♥~~♥~~♥~~♥~
"Film izler miyiz?"
"Olabilir ama ben seçerim."
"Öyle olsun Sia ama mısırsız olmaz ona göre."
"Tamam o iş bende." Evet aynen öyle bizim dinozor beyinliyle birlikte bizim evdeydik. Herkes okulda olduğu için evde canı sıkılırmış doğru aslında benim de evde tek başıma canım sıkılır.
İzlemek için film seçicektim ama ben bu filmlerin hepsini çok sevdiğim için seçmekte zorlanıyordum. Jonghyun öküzü beni dürtüp kenara itti. "Yürü çerezleri hazırla sen film seçme işi sana kalırsa hiç izleyemeyeceğiz anlaşılan, Ben seçerim." Ayağa kalkıp yanımdaki yastığı kafasına attım ve anında mutfağa kaçtım.
Elimde patlamış mısır ve portakallı meyve suyunun olduğu tepsiyle birlikte içeri girip sehpanın üzerine koydum ve koltuğun en ucuna yerleştim. "Hangi filmi seçtin?"
"Paper Town."
"Sen ciddi olamazsın."
"Hayır ciddiyim güzel bir şeye benziyordu."
"Mia'nın filmlerinden biri o benim değil."
"Mızmızlanma da izle hadi başlıyor." Oflayarak koltuğa iyice gömüldüm Ve film dışında her yeri izlemeye başladım. Ne? Aşk filmi o, ben asla aşk filmi izlemem. Asla! Ama mısır yiyebilirim. Jonghyun mısırı kucağına almış filme odaklanmıştı. Mecburen yanına yaklaşarak mısır yemeye başladım kendi filmimi izleyerek. Ki burada benim filmim duvarlar, yer ve Jonghyun oluyor.
Hissettiğim sıcaklıkla elimi bir an çektim ve elimin altınadaki elin sahibine baktım. Yüzündeki muhteşem gülümsemeyle bana bakıyordu. Bense gözlerinde çoktan kaybolmuştum bile. Bir anda yavaşça yaklaşmaya başladığında bir büyünün etkisindeymiş gibi ben de ona yaklaşmaya başladım. Bir süre sonra aramızda sadece santinler vardı. Artık nefesini yüzümde hissedebiliyordum. Veee aramızdaki mesafenin tamamen kapanmasıyla artık dudakları dudaklarımdaydı. Dermişim... Tabiki böyle bir şey olmadı. Çünkü ben odunum öyle bir şey yapmam, büyünün etkisiyle bile. Hadi biraz geri saralım.
Elimin altında hissettiğim elin sahibine baktım ve o an odunluğum üstümdeydi. Eline vurarak "Çek şu elini mısır yiyeceğim ben." dedim ve anında elini çekti, ben de mısır yemeye devam ettim. Benden beklenen buydu dimi? E beklentilerinizi bekletmeyelim dimi?
"İnsan bu filmi izlerken böyle bir şey yapar mı Sia, odun musun sen?"
"Ne yapmamı bekliyordun acaba dinozor kafa? Ayrıca ben filmi izlemiyordumki."
"Mesela benden etkilendiğini kabul edip beni öpebilirdin." Ben fal taşı gibi açılmış gözlerimle ona bakarken o pis pis sırıtıyordu. Yanımdaki yastığı alıp kafasına geçirerek "Al sana öpücük beğendin mi? Daha ister misin?" dedim. Jonghyun ayağa kalkarak benden kaçmaya başlayınca peşinden elimdeki yastıklarla koşturmaya başladım. "Ya sadece yanaktanda olur." Ve tam kafaya bir adet yastık. "Yaa tamam sadece benden etkilendiğini kabul et." Elimdeki diğer yastığı da kafasına attım.
Jonghyun bir anda yönünü değiştirip bana doğru koştu hızla ve beni duvara sabitledi omuzlarımdan. Bu kez cidden o sıcak nefesini yüzümde hissedebiliyordum. "Hadi söyle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşe Kalka Sevmek
FanfictionSoylu bir ailenin çocukluklarından itibaren her konuda iyi eğitilmiş ikiz kızları... Uslu, zeki, nerede nasıl konuşacağını iyi bilen, derslerinde başarılı, modayı oldukça yakından takip eden, saygılı, anne ve babasının sözünden çıkmayan Mia... Zek...