"Çok neşeli görünüyorsun Sia ne oldu?"
Evet mutluydum çünkü yeni bir mp3 üm ve kulaklığım var ayrıca Jonghyun ile çok güzel vakit geçirdik. Bir kafede oturup bol bol sohbet ettik. Ama maalesef artık bana gitar dersi vermeyecekmiş. Çünkü bana öğretebileceği bir şey kalmamış, çok hızlı öğrenmişim ve bundan sonra bana ders vermesine gerek kalmamış.
Yüzümün önünde sallanan elle kendime geldim. Mia karşımda be olduğunu anlatmam gereken bakışlarla bana bakıyordu. Yemek sırasında anlatacağımı söyleyip kendimi odama attım. Kendimi yatağa atarak tavanı izlemeye başladım ellerim kalbimin üstündeyken gülümseyerek.
O'ydu... Bana o kulaklığı ve mp3 ü alan oydu. O kişiyi daha tanımadan sevdiğimi söylerken yüzündeki gülümseme büyümüştü, gözleri ise resmen parıldıyordu en karanlık gecedeki en parlak yıldız gibi. Sensin Jonghyun... Eminim... Ama neden? Neden bunu yaptın? Neden bana o mp3 ü ve kulaklığı aldın? Belki de sadece benim için üzüldüğündendir ya da o gün duvarı yumrukladığım ve kendime daha fazla zarar vermememi, kimseyi daha fazla korkutmamamı istediği içindir. Evet, mantıklı... Çok mantıklı... Peki sd kartımı nasıl aldı? Mp3 üm paramparça olmuştu.
Kafamı sallayarak yatağımda doğruldum. Nasıl yaptı bilmiyorum, nasıl en sevdiğim rengi öğrendi bilmiyorum ama bildiğim tek ona teşekkür etmeliyim. Tabiki Sia tarzı.
Yemek sırasında Mia'ya sadece isimsiz şahıs tarafından aldığım kulaklıktan bahsettim. Mutlu olmamın sebebinin sadece bu olduğunu söyledim. Bugün yaşadığım şeyleri anlatsam sabah ilk uçakla beni Londra'ya geri gönderir ki bunu istemiyorum.
Mia'dan...
"Siaaaaa... Uyan..."
Evet, klasikleşmiş bir sahne. Sia normalde kendi alarmıyla kolayca uyanabilren birisi ama ben onu o alarmdan önce uyandırmayı seviyorum. Onu uyuz etmeyi seviyorum çünkü o da beni uyuz ediyor. Yani bir nevi ödeşiyoruz diyelim.
Suratıma gelen yastıkla düşüncelerimden sıyrıldım. Sia yatağında oturmuş bana gülüyordu. Bu beni sinirlendirmişti ve az önce bana attığı yastığı tam kafasına gönderdiğimde artık gülen bendim.
Okul yolu boyunca Sia müzik dinlerken benim aklımda sadece NamS'dan intikam alma planları uçuşuyordu. Bir sürü işe yaramaz plan... Ona öyle bir şey yapmalıyım ki Sia ve benden şüphenmeli ama kanıtlayamamalı. Hatta ben olduğumu bilmeli ama kanıtlayamamalı.
Namsoo yanımdan bir iki kişiyle geçerken şeyi fark etmiştim ve o an planım artık hazırdı. Sadece planımı uygulamaya koymam için müttefiğe ihtiyacım vardı.
Koridorun ortasındaki canlı duvara vurunca düşüncelerimden sıyrıldım ve bu duvarın kim olduğuna baktım. Jinki... Başımı öne eğip özür dilediğimde sadece daha dikkatli olmamı söyleyip yoluna devam etti. Ona baktığımda her zamanki gibi yüzünde o gülümseme vardı. O çok iyi birisi, arkadaş canlısı, kibar, ağır başlı birisi diğerlerinin aksine.
Sınıfa girdiğimde Yen yine Sia'yı esir almış sohbet ediyordu. Sia pek belli etmese de onu cidden sevmişti. Yen de tam Sia gibi birisi sadece onun kadar patavatsız değil. Nerede ne yapacağını Sia'dan daha iyi biliyordu.
İlk iki ders biyolojiydi. Bu dersi seviyorum, ben her dersi seviyorum ama bu öğretmen cidden yatmadan önce içilen ılık süt gibi. Ses tonunu hep aynı tuttuğu için bir süre sonra insanın uykusu geliyor.
İki ders biyolojiyi uyumadan atlatabildikten sonra teneffüste kütüphanenin yolunu tuttum, okumak için aldığım kitabı geri vermek için. Kitabı geri verdikten sonra başka bir tane almak için rafların arasında dolaşırken duyduğum sesler ilgimi çekmişti bu yüzden dikkatlice onları dinledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşe Kalka Sevmek
FanfictionSoylu bir ailenin çocukluklarından itibaren her konuda iyi eğitilmiş ikiz kızları... Uslu, zeki, nerede nasıl konuşacağını iyi bilen, derslerinde başarılı, modayı oldukça yakından takip eden, saygılı, anne ve babasının sözünden çıkmayan Mia... Zek...