Ve kazananı açıklıyorum..Herkes pür dikkat kürsüdeki öğretmenin ağzından çıkacak sözcükleri bekliyordu. Nefesler tutulmuş, salonda sessizlik hakim olmuştu.
Eğitim hayatına Simurg Kolejinde devam edecek olan öğrencimiz Eylül Taşkın.
Eylül duyduğu ismin kendisinin ismi olduğuna önce inanamadı ama tüm gözlerin üzerinde olduğunu görünce derin bir nefes aldı.
"Duydun mu Eylül, sen kazanmışsın." dedi Nazlı çığlık ile karışık bir ses tonunda. "Bu harika. Çok şanslısın çok."
Nazlı, yakın arkadaşının şehrin en iyi kolejine gidecek olmasına bir yandan sevinirken bir yandan için için üzülüyordu. Ama bu üzüntüsü onu çok sevmesinden mi yoksa ufak da olsa bir kıskançlık duygusundan mı bilemiyordu.
Beklenildiği gibi, Eylül yerinden kalktı ve kürsüde elinde isimlerin olduğu kağıdın bulunduğu bayan öğretmenin yanına doğru ilerledi. Adımları her an birbirine dolaşacak da yere yığılıcakmış hissine kapılıyordu.
"Gel bakalım Eylül." dedi bayan öğretmen. "Bir konuşma yapmalısın."
Eylül gülümseyerek kürsüye geçti ama bu konuşmayı yapması için hiçbir hazırlığı yoktu.
Derin bir nefes aldı.
Öncelikle herkese merhaba.
Haftalar önce bir sınav yapıldı ve ben de bu sınava girmek istedim. Ama sınavı kazanacağıma inanamıyordum. Ama şimdi buradayım ve Simurg Kolejine gitmeye hak kazandım. Bu benim için yeni bir başlangıç. Bana şans dileyin lütfen.
Bu başarıma destek olan anneme ve çok değerli öğretmenlerime çok teşekkür ederim. Beni dinlediğiniz için sizlere de ayrıca teşekkür ederim.
dedi ve gülümseyerek kürsüden indi.
Yerine doğru ilerlerken gözü ikinci sırada oturan Mert'e takıldı. Bakışları donuk ve hissizdi. Eylül'ün kazandığına sevinmişe benzemiyordu. Çünkü günler önce büyük bir tartışma ile yollarını ayırmışlardı Eylül ile Mert. Ve şimdi Eylül'ün başka bir okula gitmesi onu tamamen kaybetmesine neden olacaktı. Mert onu kaybetmeye dayanamazdı.
Bir anlık bakışmanın ardından Eylül yerine oturdu. Nazlı hala onu alkışlıyor ve çok da gerçekçi görünmeyen bir gülümseme ile konuşmaya çalışıyordu.
"Bu akşam bunu kutlamalıyız."
Eylül bileğindeki ipi bir sağa bir sola döndürüyordu. Düşünceleri yoğun ve karmaşıktı. "Bilmiyorum. Sen nasıl istersen." dedi Nazlı'ya bakmadan.
Öğretmenin konuşması bittikten sonra herkes yavaş yavaş toparlanmaya başladı. Salonda bulunan diğer öğrenciler, Eylül'ü kutlamak için onun yanına doğru yaklaşıyordu. Ama o bir an önce daha sakin bir yere çekilip yeni hayatının planını yapmayı düşünüyordu. Salondan ilk çıkan Eylül ve Nazlı olmuştu. Kaçarcasına uzaklaşırken arkalarına bile bakmadan kantine ilerlediler. Birer kahve alıp bahçedeki çardağa doğru yürüdüler.
"Ne zaman başlayacaksın yeni okuluna?" dedi ve kahvesinden bir yudum aldı Nazlı.
"Bugün Cuma. Önümüzdeki pazartesi başlayacağım sanırım. Çok fazla heyecanlıyım."dedi Eylül.
Nazlı, Eylül'ün bu derece şanslı olmasını hazmedemiyordu. Herzaman herşeyin en iyisini o alıyor, her zaman şans ona gülüyordu. Kendisi ise ondan arta kalanlarla idare etmek zorunda kalıyordu. Şimdi ise harika bir koleje gitmeye hak kazanmıştı. Bu hiç de adil değildi.
" Ben de arada bir seni ziyarete gelirim yeni okuluna. Yeni arkadaşlarınla tanışırım. Aslına bakarsan ben de çok heyecanlıyım." dedi Nazlı ve yanlarına yaklaşan Mert'i gördü.
"Mert geliyor."Eylül, Mert'in geldiği yöne doğru baktı. İçinde hem öfke hem de özlem patlaması yaşıyordu. Onu çok özlemişti ama Mert'in yaptığı yanlışın telafisi yoktu.
"Konuşabilir miyiz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOLEJLİ
Teen FictionAdım Eylül. Herkes gibi sıradan bir hayatım varken bir sınavla adrenalinin bana göre dibine vurduğumu düşünüyorum. Çünkü gerçekten çok sakin bir hayata sahiptim kolej hayatımdan önce. Ve bunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Anlatmak anlatırken bazen g...