Beren'in odasına geçip suskun bir kaç dakika geçirdikten sonra ilk konuşan o oldu."Çok şaşırdın değil mi? Hiç aklına gelmezdi böyle birşey öyle değil mi?"
Beren'e çevirdim yüzümü. "Senin aklına gelir miydi? Tüm bunlar, bu duyduklarım... Hala aklım almıyor."
"Biliyorum. Ben de annemin ve babamın gerçek ailem olmadığını öğrendiğimde çok daha fazla sarsılmıştım."
"Nasıl peki? Kimden öğrendin?"
Beren'in yüzünde buruk bir gülümseme belirdi. "Babamdan..." dedi ve devam etti. "Babam hasta olduğunu ve ölümünün yakın olduğunu öğrendikten sonra beni kenara çekti. Bak kızım dedi ve herşeyi döküldü. Bir kaç ay kendime gelemedim. Önceleri seni görmek istememiştim. Hiçbir şey yemiyor içmiyor, bu durumdan dolayı kime öfkeleneceğimi, hırsımı kimden çıkaracağımı bilemiyordum. Ama sonraları bu kişinin sen olmadığına karar verdim. Senin hiçbir suçun yoktu. Seni günah keçisi yapmayacaktım. Babamın ısrarlarıyla seni araştırdık ve üstün zekan, başarıların, ödüllerin ve derecelerin sayesinde çok kolay bulduk."
"Babam ısrar etti dedin. Peki...?"
Cümlemi bitirmeden araya girdi.
"Dedi ki bana; ben öleceğim ve bu hayatta kimsen kalmayacak. Onları bulmalıyız. Bu hayat sandığın kadar kolay değil. Yapayalnız kalmanı istemiyorum. Aslında beni ikna eden bu cümlesi değildi. Başlarda bu fikir bana çok soğuk ve yabancı geldi. Bir kardeş, daha önce hiç görmediğim hissetmediğim bir anne... ama sonraları hep aklıma gelir oldunuz. Acaba neredeler, nasıl bir hayat yaşıyorlar? En çok merak ettiğim de birbirimize benzeyip benzemediğimiz oldu. Sonra babam, babanla yani babamızla birlikte çektiği bir fotoğraf gösterdi. Annen de yanındaydı. Babama hiç benzemediğimi gördüğümde hiçbir his oluşmadı içimde. Annen yanındaydı hemen. Ona benziyordum. O an çok farklı duygular yaşadım içimde. Tarif edilemez hisler. O an kararımı verdim. Sizi bulacaktım. Babam bu okulun ortaklarından olunca da yıllardır açılmayan bu sınavı açmak zor olmadı. Kazanacağın zaten kesindi. Tek sorun sınava girmek isteyip istememendeydi. Bu görev de Edebiyat öğretmenine düşüyordu."
Geçmiş günler geçti gözümün önünden film gibi. Çok ısrar etmişti bu sınava girmem konusunda. Edebiyat öğretmenimin ısrarları olmasaydı belki de girmeyecektim. Dinlemeye devam ettim.
"Sonra sınav açıldı ve senin kayıt yapmanı bekledik. Benden iki yaş küçük olduğun halde aynı sınıfa düştük. Ne tuhaf değil mi?"
Gülümsedim. "Birinci ve üçüncü sınıfı atlatmışlardı."dedim ve Beren'e yaklaştım. "Şimdi sen benim ablam mısın?" Gülümsedik ikimiz de. Ve sarıldık sıkıca.
"Annemin haberi var mı? Ona ne söyledin? Senin yaşadığından haberi var mı?"
"Evet yaşadığımı o biliyormuş ama benim için benden vazgeçmiş. O akşam masadaki konuşmamız çok detaylı değildi aslında. Babam bir mektup yazdı ve annene götürmemi söyledi. Mektubun bir kısmını yanımda okudu ve ağlamaya başladı. Ona herşeyi o an anlatabilmek istedim ama babamın konuşmasının daha doğru olacağını düşündüm ve babamın bana söylediklerini aynen yerine getirdim. Mektubu aldı ve odasına kapandı. Ona karşı nasıl hisler besliyorum henüz kestiremiyorum. Duygularım karma karışık. Ama onu her gördüğümde elim ayağım titriyor bayılacak gibi oluyorum. Hatta bir defasında bayıldım biliyorsun."
Gözlerimi onaylarcasına kapatıp açtım.
"Peki annem? Annem senin kızı olduğunu biliyor mu?"
"Hayır henüz değil. Mektupta detaylarından bahsetmemiş, sadece kızının kim olduğunu bildiğini yazmış. Bir de geçmişe ait bir kaç şeyden bahsetmiş. Babandan ve anılardan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOLEJLİ
Teen FictionAdım Eylül. Herkes gibi sıradan bir hayatım varken bir sınavla adrenalinin bana göre dibine vurduğumu düşünüyorum. Çünkü gerçekten çok sakin bir hayata sahiptim kolej hayatımdan önce. Ve bunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Anlatmak anlatırken bazen g...