Zamanın bana getirdikleri, benden aldıklarından fazla olduğunu düşündüğüm zamanlar çoktu. Ama bu düşüncemden hiçbir zaman emin olamıyorum. Bir sıfır önde miydim yoksa ayni çizgiden mi başlamıştık hayata diğerleriyle?Şu ana kadar ki eğitim hayatım kusursuzdu. Tüm öğretmenlerin gözdesi ve tabi ki sınıf arkadaşlarımın bir numaralı düşmanı konumundaydım. Bir kaç tanesi hariç geneli benimle arkadaşlık kurmak istemezdi. Bu davranışlarının zekamla alakalı olduğu kanısındaydım. Her öğretmenin sürekli gözler önünde övgüler yağdırıyor olması, tüm okları benim üstüme çekiyordu. Buna zamanla alışmıştım.
Yen'i okulumdaki ilk aylar aslında pek de yabancı olmadığım davranışlarla doluydu. Ama Yen'i bir hayata başlayacağım hayali ile farklı bir ortama gittiğimde kurduğum hayallerden çok başka tavırlarla karşılaştığım için elbette üzülmüyor değildim. Neyse ki hepsi geride kalmıştı. Şimdi hiçbir zaman yaşamadığım ve sahip olmadığım arkadaş çevresine sahiptim. Ali, Beren, her zaman olmasa da Can. Ve yine son zamanlarda sürekli aramızda olmaya çalışan Kerem. Ve tabi ki Burak.
Yatağımda kafamın içindeki düşünce trafiğiyle boğuşurken kapı bir anda açıldı.
"Demek beni unuttunuz?"
Beren elindeki çantayı kafama fırlatıp üstüme atladı. "Beni nasıl unutursunuz ya? " Bir yandan sahte yumruklar indirirken bir yandan da kahkahalar atıyorduk.
"Ya Beren in üstümden."
"Hayır inmeyeceğim. Sen önce cevap vereceksin."
"Ah. Ya nefes alamıyorum çek şu yastığı." Kafamın üstündeki yastıktan çıkan boğuk sesim bir anda kesildi. Beren benden ses gelmediğini görünce yastığı kaldırıp arka arkaya ismimi söylemeye başladı.
"Şaka yapıyorsun değil mi? Kalk hadi artık."
Sarsmalarına ve sorularına karşılık vermediğim ve gözlerimi açmadığım için inanılmaz bir panik haline büründü.
"Ya saçmalama kalk hadi. Bak annem gelecek şimdi."
Beren, nefes alıyor muyum diye ağzıma yüzünü eğdiğinde fırlattığım kahkahayla keyfim yerine gelmişti.
"Ya çok kötüsün." dedi ve sadece bir kaç dakikalık yaşadığı korkunun yüzüne verdiği yansımasını silmeye çalıştı. Gülmeye çalışıyordu. Bunu zorla yapıyor gibiydi. Ama gülmek istediği de her halinden belliydi.
"Sen öyle tepinirsen üstümde... yani yüzüme yastık yapıştırmak da nedir? Gerçekten ölebilirdim."
"Saçmalama Eylül. Gerçekten ölemezsin. Seni Yen'i buldum ben."
İkimiz de kahkahalarla gülüyorduk. Odadan çıkan gülüşme ve kahkaha sesleri aşağıya kadar gitmiş olmalı ki annem odanın kapısında bitiverdi.
"Yavrularım, neye gülüyorsunuz böyle? Söyleyin de ben de güleyim azıcık."
Hemen atıldım. "Beren beni öldürdüğünü sandı. Ama görmen lazımdı anne."
"Tövbe tövbe. O nasıl söz kızım. Allah korusun."
Elimi bir rüzgarı savurur gibi havada sallayıp, "Her neyse." dedim. "Anne bu akşam bir kaç arkadaşı çaya çağırsak olur mu?"
"Tamam da kızım , saat epey geç oldu. Bu saatte uygun olur mu?"
Hemen yataktan atlayıp çantamı aldım dolaptan. İçinden telefonumu çıkarıp Ali'yi aradım.
"Selam Ali. Bu gece müsaitsen bize gelsenize."
"Selam Eylül. Ben Keremde'yim biliyorsun. Ama uğrarım bir saatliğine. A bir dakika, gelsenize derken?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOLEJLİ
Teen FictionAdım Eylül. Herkes gibi sıradan bir hayatım varken bir sınavla adrenalinin bana göre dibine vurduğumu düşünüyorum. Çünkü gerçekten çok sakin bir hayata sahiptim kolej hayatımdan önce. Ve bunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Anlatmak anlatırken bazen g...