Masaya oturduğumuzda bir kaç dakika sessizliğin ardından dayanamayıp gergin bir şekilde konuşmaya başladım." Susmaya mı geldik.Benimle bir şey konuşacağını söyledin. Acelem var. Ne söyleyeceksen söyle."
Burak düşünceli bakışlarını bana doğru çevirdi.
"Bu okulda ne arıyorsun sen." diye girdi lafa. "Buralar sana göre değil. Baksana şu haline."
Şaşkınlıktan gözlerimi iri iri açıp başımı ona doğru yaklaştırdım.
" Ne saçmalıyorsun sen?" dedim." Ne söylediğim açık. Sen bu okula, bu ortama ait değilsin. Git kendi okulunda bitir eğitimini. "
"Sanane ya. Sen kim oluyorsun da benim nerde okuyacağıma karışabiliyorsun."
"Bak ben senin iyiliğin için..."
"Kes sesini." dedim öfkeyle. "Bak Benimle uğraşma tamam mı? Git eğlenecek başka eğlenceler bul kendine."
Masadan bir hışımla kalkıp çıkışa yöneldim. Bu durum canımı çok sıkmıştı. Ben kantinden çıkıp okul binasına doğru yürürken, biraz ileride Beren'i gördüm.
"Beren!" Elimi kaldırıp seslendim.
"Seni arıyordum." dedi gülümseyerek. " Sana bir şey söyleyeceğim."
"Söyle canım." dedim.
" Geçen gece bir şey konuşuyorduk bizdeyken. Yarım kalmıştı."
"Evet?"
"Bu gece gelsene."
Alnıma düşen saçımı elimle kulağımın arkasına yerleştirip dudağımı isteksizce büzdüm.
"Gelemem heralde. Yani annemin pek hoşuna gitmeyecek. Biliyorsun çok zaman geçmedi geçen gece de sende kaldığımı söylemiştim."Beren bu cevaptan hiç hoşlanmadı. Gözlerini devirip oflayıp pufladı.
"Ben geleyim o zaman. Senin için bir problem olmazsa. Hem annenle de tanışmak istiyorum."
"Yani olabilir aslında. Annem de misafirleri çok sever. Bu hoşuna gidecektir."
Beren'in gözleri bir anlık uzaklara dalmış gibiydi. İçimden annesini ne çok özlemiş olacağını düşünüp onun adına çok üzüldüm.
Annesizlik tek kanatla, çarpa çarpa gökyüzünde uçmaya çalışmaktır eminim. Bir yerlerin acır, düşersin ama hayatta kalma adına bir başına nefes almaya çalışırsın. Zorluklara yalnız göğüs germeye çalışırsın ama hiç de kolay değildir. Bilirsin çünkü düştüğünde yine kendi çabanla kalkmak zorundasın. Ve bilirsin ki ağladığında ağlama yavrum diyen, iç ısıtan, yaralarını saran, kalbindeki sızıyı bir anda yok eden o ses hiç olmayacaktır.
"Tamam o zaman. Zaten benim de sana anlatacağım şeyler var. Bizde konuşuruz."
"Senin neyin var? İyi görünmüyorsun."
"Burak'la konuşuyorduk kantinde. Ben, özür dilemesini beklerken... Her neyse."
Elini omzuma koydu. " Tahmin edebiliyorum neler söylemiş olacağını."
"Neyse hadi gidelim artık. " dedim ve sınıfa doğru ağır adımlarla yürüdük.
###
Aslında bu okula yavaş yavaş alışıyordum. Beren olmasa bu çok zor olabilirdi ama onun varlığı, sadece varlığı bile yalnız olmadığım hissini verip beni daha güçlü yapıyordu. Bu okul ve kuralları, yani öğrencilerin koyduğu gayri resmi kuralları, ayakta kalmak için beni zorlasa da, yavaş yavaş kendimi bu okula ait hissetmeye başlıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KOLEJLİ
Teen FictionAdım Eylül. Herkes gibi sıradan bir hayatım varken bir sınavla adrenalinin bana göre dibine vurduğumu düşünüyorum. Çünkü gerçekten çok sakin bir hayata sahiptim kolej hayatımdan önce. Ve bunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Anlatmak anlatırken bazen g...