Bu kadar şeyin üzerine Poyrazın "ikimizin intikamını aldım" demesi beni rahatlatmıştı. Nefes alışverişlerim tamamen düzelince ayağa kalktım ve küçük olan banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Gözlerim gerçekden berbat görünüyordu. Tekrar salona geçtim.-İyimisin?
-İyiyim.
Dedim ve tekli koltuğa tekrar oturdum.
-Daha ne kadar burda kalacağız
-Henüz Can'dan haber gelmedi. Bi müddet daha burda kalacağız.
Derin bi of çektim. Çok ağladığım için göz kapaklarım iyice ağırlaşmıştı. Şöminenin sıcaklığı ile göz kapaklarım tamamen kapandı ve uyku ruhumu teslim aldı.
Karanlık birçok kişi için korkuyu simgeler,çaresizliği simgeler ama benim için karanlığın koyu rengi güç demekti, cesaret demekti. Açık renkler olmadı benim hayatımda herşey siyah ve siyahın tonlarıydı. En açık rengim gri'ydi benim. Seviyordum siyahı, bu asil rengin seviyordum tonlarını. Düşünüyordum acaba geleceğim nasıl olacak, bu oyunun sonu nereye varacak. Resmen araftaydım. Eve dönsem eski yaşantıma dönecektim ama burada kaldıkça cehennemi yaşayacaktım bu çok belliydi. Poyraz çok dengesizdi resmen araf kelimesinin tanımıydı Poyraz. Bazen bana yalancı cenneti bazen de yalancı cehennemi yaşatıyordu. Dengesiz.
Gözlerim yavaş yavaş tekrar aralanmıştı,hala koltukda yatmış vaziyetteydim. Poyrazda karşı koltukda uyukluyordu. Yanlız bizim asıl sorunumuz şuydu. Bu lanet evde bi tane oda var. Anlaşılan bu gecemi koltukda geçirecektim. Hava iyice kararmıştı. Şöminede artık ısı vermiyordu. Odaya çıktım ve bir pike alıp tekrar aşağı indim. Koltuk genişti ama uymak için uygun değildi, koltukda cenin pozisyonu aldım. Uyumadan önce Poyraz'ı uyandırmak istedim böyle uyursa her yeri tutulurdu. Normalde umrumda olmazdı ama bu intikam olayı ona biraz da olsa samimi olmamı sağlamıştı. Yanına gittim ve elimi Poyraz'ın omzuna soktum.
-Poyraz hadi kalk odaya git.
Bi şeyler mırıldandı ve sağ tarafa döndü. Tekrar dürttüğümde okkalı bi küfür mırıldandı. Oha ya. Bu sefer ciddi anlamda kalkması için dürttüm. Gözlerini açtı ve bana ne var der gibi baktı.
-Hadi kalk odaya git yat.
Dedim ve tekrar koltuğa geçip cenin pozisyonu aldım ve pikeyi üstüme örttüm.
-Sen geç yat odada
Hiç pozisyonumu bozmadım.
-Hadi Asya
Bu sefer Poyraz'ın yüzüne çevirdim bakışlarımı
-Ben bur...
-Asya hadi.
İtiraz istemez sesi ile pikeyi üzerimden kaldırıp odaya gittim ve yatağa uzandım. Uyku iyice ruhumu sahiplenince aklıma gelen şeyle gözlerimi açtım yorgan da pike de bendeydi Poyraz sabaha kadar donardı. Her ne kadar sevmesemde cani değildim. Pikeyi kenara koydum ve elime yorganı aldım, kapıyı açıp salona indim, salon odadan daha soğuktu, Poyraz kollarını bedenine sarmış cenin pozisyonu almıştı. Yanına gidip yorganı üzerine örttüm. Yerinde birazcık kıpırdamıştı ama uyanmamıştı. Yorgana iyice sarıldı. Bende tekrar odama çıktım. Yatağa uzandım saat bayağı geç olmuştu. Pikeyi üzerime örttüm ve uykunun bedenimi teslim almasını bekledim. Bi yandan da düşünüyordum acaba bi insana değer vermek onu önemsemek nasıl bir duygu, hep bana aynı şeyleri diyorlardı kendine değer ver, bu kadar soğuk olma birçok saçma sapan tavsiyeler veriyorlardı ama benim bu sözlere ihtiyacım yoktu benim hayat felsefem bu sözler olmadı benim hayat felsefem büyük üstadın"Kendini dünyalar kadar değerli zannedenlere kısa bir not;
Dünya beş para etmiyor.
Sözüydü. Hadi bu lafın üzerine laf koyun ne diyebilirsin ki? En iyisi kendin olmaktı. Biraz beyin fırtınası yaptıktan sonra tamamen ruhumu uykuya teslim ettim.Gözlerim sanki beynimin itaatinden çıkmış gibi açılmıyordu. Bir iki dakika daha direndi ama en sonunda beynime yenik düştü ve açıldı tabiki de ben gözlerimin kazanmasını isterdim elimde olsa hiç uyanmamak isterdim ama öyle bi şansımız yok. Daha ne kadar saçmalayacağım bilmiyorum ama sabahları beynim kendine kolay kolay gelemiyor. Aşağı indim ve gördüğüm manzara karşısında biraz kıkırdadım. Poyraz koltukdan yere düşmüş, ağzı iki metre açık. Keşke telefonum olsa da fotoğrafını çekebilseydim.
-Poyraz hadi kalk.
Dedim tabiki de uyanmadı.
-Poyraz hadi kalk
Bu sefer dürttüm ve işte en sonunda uyandı.
-Ne var ya sabahın köründe?
Hafif uykulu sesi birazda olsa mafya ruhundan uzaklaştırıyordu onu. Bide asıl sorun şu gerçekden ben bu çocuğu neden uyandırdım. Bırak uyusun çocuk.
-Evet Asya seni dinliyorum bi sorun mu var?
Ne diyeceğimi düşündüm ve aklıma gelen saçma cümleyi direk söyledi
-Çok sıkıldım.
What? Of iyice kafayı yedim.
-Sen her sıkıldığında bana mı bulaşacaksın?
Haklı ne diyebilirsin ki?
-Haklısın tamam hadi yat uyu
Dedim ve odaya fırladım. Çok pis rezil oldum. Dediğim gibi sabahları beynim aşırı derece saçmalıyor. Bi de kendimi odaya fırlattım. Kesin benimle dalga geçicekti, yüzüm yavaş yavaş kızarmaya başlamıştı. Bi kez daha beynime sövdükten sonra acıktığımı hissettim ve kahvaltı hazırlamak için mutfağa indim. Poyraz tekrar uyumuştu. Dolabı açtım ve kahvaltı için birşeyler hazırladım, Poyraz'ı uyandırıp uyandırmamak arasında kalsamda utana sıkıla yanına gittim ve uyandırmaya çalıştım. Gözlerini yavaşca açtı neyse ki bu sefer diyecek birşeyim vardı.
-Kahvaltı hazır.
Dedim, gözünü bir iki kez kapatıp tekrar açtı, daha sonra kalktı ve elini yüzünü yıkadı. Sofraya oturduğumuzda ikimizde hiç konuşmadık kısa bir kahvaltıdan sonra ben etrafı topladım.
-Can halletmiş bugün gidebiliriz.
İçimde ufak bir mutluluk dansı yaptıkdan sonra hemen odaya çıktım ve daha sonra geri indim çünkü buraya hiçbirşey getirmemiştim. Poyrazda kabanını giyiyordu beni evden acele ile çıkardığı için üzerimde sadece ince kazağım vardı. Bende Poyraz'ın arkasından koşarak arabaya bindim ve arabayı çalıştırdı. Sessiz süren bir yolculuğun ardından en sonunda evin önünde durduk. Koşarak içeri girdim ve direk odama gittim aşağıdan gelen sesle yüzümde bir gülümseme oluştu
-İnsan bi yanımıza uğrar hayırsız çirkin.
Haklıydı, tekrar koşarak aşağı indim ve kolarımı Canın boynuna doladım. Can yanaklarımı çekerek
-Özlemişim seni çirkin.
Dedi, sanki özleyecek ne varsa, bazen burda zorla tutulduğumu unutuyorum tabi ki bu Canın yanında gerçekleşiyor.
-Ee ne yaptınız bizim huysuzla
Diye fısıldadı.
Hiç anlamında omzumu kaldırıp indirdim.
-Kesin çok sıkılmışsındır.
Dediğinde başımla onayladım kesinlikle çok sıkılmıştım.
-Neyse hadi sen git dinlen.
Can'a sıcakça gülümseyip odama çıktım ve kendimi yatağa fırlattım ama bu seferde Poyraz odaya daldı. Ben ne zaman uyuyacağım. Sitemkâr bakışlarımı Poyraz'a çevirdim.
-Evet Asya Hanım sana yine işimiz düştü yeni bir görevin var.
Arkadaşlar yorum ve oylarınızı bekliyorum güzel bir sömestr geçirmeniz dileği ile kendinize iyi bakın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yabancı Aşk
Teen FictionO araf kelimesinin tanımıydı,bazen bana cenneti bazen ise cehennemi yaşatıyordu, herşey onda kusursuzdu