Can"hadi Asya göbek atalım" dedikten sonra direk kendimi odama attım. Hala arkamdan bağırıyordu" Bide Ankaralı olacak" iyiyde ben İzmirliyim. Neyse çok da takmamak gerek diye düşündüm ve tekrar kendimi yatağıma attım.
*****
Alarmın iğrenç, tiksinç, ve berbat sesiyle gözlerimi açtım, banyoya sarsak adımlarla yürüdüm, birde diyorlar sabahları ilk uyandığımda aklıma sen geliyorsun, vallaha benim aklıma ilk çişim geliyor. Daha fazla iğrençleşmenin lüzumu yok.
Hazırlandığımda aşağı indim Poyraz uyanmış etraftaki bira şişelerini topluyordu, Can ise, neyse onu geçelim uyuyormu, yoksa salyamı üretiyor belli değil.
"Günaydın" dedim "eyvallah" Poyrazdan başka birşey beklemezdim zaten bacımsın demesinden iyidir Iyk.Ayakkabılarımı giydim, saçıma saçma sapan bir şekil vermiştim aşırı derecede özensiz duruyordu, ayakkabılarım... bir daha beyaz almıyım çok çabuk renk değiştiriryorlar yani ben pis tutmuyorum onlar renk değiştiriyor.
Poyraz yine gaza yüklenmişti, arabanın koltuğuna iyice sinerken korkak gözlerle camdan dışarı bakıyordum, gerçi herşey çizgi çizgiydi ama çok da takmamak gerek.
On dakikada okula geldik, direk kendimi arabadan attım her zamanki gibi Poyraza masum bi gülücük yolladım oda her zaman ki gibi sert bakışlarını korudu. Bahçede giderken kafama gelen tenis topuyla bakışlarımı sağ tarafa çevirdim, folloş tarafıma yenik düşerek " topunuzu keserim" diye bağırdım. Tamam bel ki fazla geniş aile izliyor olabilirim çok da takmamak gerek.
Okulun merdivenlerini isteksizce çıkarken bir yandanda işsizlikden merdiven basamaklarını sayıyordum." 36-37-38-39 oha be yavaşınsana" çarptığım meteora bakarken tipimden utanıp olduğum yerde bi daha çarpıldım. " biraz daha yavaş yürürsen daha iyi olur" bak bak bide akıl veriyor. "İyide sen yürümeyi bilmiyosun bi de beni mi suçluyorsun ben gayet yavaş yürüyordum çünkü " ey yüce Allahım şu folloşu çıkar içimden e tabi bende haklıyım sabah günaydın kelimesine eyvallah diye cevap alırsam olacağı buydu.
Çocuk bana şaşkın şaşkın bakarken birden gülmeye başladı " sen şu atarlı kezbana bak" dediğinde şartellerim atmıştı " pardon ama sen de biraz daha dikkatli yürüyebilirdin" sesim biraz yüksek çıkmıştı, şuna bak sen meteor dedik bağrımıza bastık ihanet etti bize. "Bana bak sinirimi daha fazla zorlama yoksa..." sözünü kesen Korhanın sözleriydi. " Yoksa ne lan, gücün Asyaya mı yetiyor, kızlar tarafından meteor diye anılan ama benim yakışıklılığım yanında çakıl taşı gibi kalan Sebastian kılıklı Arka sokaklarda ki Ali Rıza" dediğinde tüm bakışlar Korhana döndü.
Ben şok geçirmişcesine Korhana bakarken o meteora aman yakışık şey işte yakışıklı meteora off çocuğa hakaret bile edemiyordum,nutkum tutulmuştu, ama kader çokdan ayırmıştı bizi. " Sen kimsin" diye sordu Meteor Korhan'a " Ben Korhan, hadi seninle Kanka olalım" diyip meteorun koluna giridi ve merdivenlerden sürüklemeye başladı, ben şok olmuş şekilde onlara bakarken kendime gelip onaylamaz şekilde kafamı iki yana salladım.
Sağ salim sınıfa girdim. En arka sıraya doğru yürümeye başladım, sırama oturdum hemen bizimkiler gelmişti zaten. Maya konuşmaya başladığında konuşma süresi Arka sokaklara yeni bölüm olurdu vallah billah. İlk defa hocanın geldiğine sevinmiştim. Fizik dersinden tiksindiğim kadar hiçbir dersten tiksinmiyordum herhalde. Ders tüm sıkıcılıkla devam ediyordu, telefonum yoktu kaç dakika olduğunu bilmiyordum.
En sonunda zil çaldı. O mübarek sesi duyar duymaz direk kendimi sınıftan attım. Merdivenleri zıplayarak inerken son anda düşme tehlikesini atlatıp sağ salim bahçeye ulaştım. Yaz geldiği için kimi voleybol oynuyor, kimi tenis oynuyor. Tabi bende ikisini de yapacak yetenek olmadığı için sadece onları izliyordum.
Oha çok güzel oynuyorlardı gerçekden, şahsen voleybol oynarken top bana geldiğinde oyunu yakan topa çeviriyordum. Buda yeteneksiz olduğum diğer konulardan biriydi, sanırsam benim yeteneğim yeteneksizliğimdi,ama resim yaptığımı unutmamak lazım.
Tekrar zilin çalması ile sınıfa girdim. Belki de şu an katlanmak isteyeceğim en son şey Fizik dersiydi. El mahkum yapacak birşey yok. Başımı sıraya koydum gerçekden şu an Fizik dersini çekemeyecektim. "Hocam ben anlamadım neden çıkardık onları" dediğinde Korhan hoca cevap verdi" çünkü arada eksi var" dediğinde hocanın zekasına hayran kalmıştım.
40 dakika sona erdiğinde beynimide alıp sınıftan çıktım. Beynim burnumdan akıyordu resmen. Kantine indim ve bi tane çikolata aldım, tatlı krizlerimden birisi tutmuştu yine, gerçi Canın krizlerinden daha iyidir. Çocuğun patates kızartması krizi tutuyordu.
Çikolatanın verdiği mutlulukla tekrar sınıfa doğru çıktım ders biyoloji, en azından slaytlar ve vidoalar sayesinde ders o kadar sıkıcı geçmiyordu. Hocamız geldiğinde üreme hakkında konuya giriş yaptı, konu biraz ilerlediğinde Korhan konuya girdi. " Hocam zigot olmak caiz mi?" dediğinde ben de dahil sınıf kahkahalar atmaya başlamıştı. "Zigot olmak caiz ama senin geliş amacın pek caiz değil be evladım" dedi hoca bu sefer sınıftan ooo sesleri yükseldi.
"Hocam peki ultrasyon ile bebeğe bakmak caiz mi sonucunda mahremiyet denilen birşey var?" Korhana en tiksinç bakışlarımı yollarken hoca daha fazla dayanamamış " anlamıyorum ki kromozomlarında mı bi problem var" dediğinde sınıftan birisi bağırmıştı "hocam o Turner dişi" işte biyoloji bilgisi bunlara kâdirdi. Bildiğimiz iki üç biyolojik terim ile ortamda sükse yaratmaya çalışıyorduk.
Ders tüm saçmalığı ile devam ederken hocanın verdiği ödev ile sona ermişti. "Ailenizdeki kişilerin özelliklerini yazıp karşılaştıracaksınız" artık bende Poyrazdan yardım alacaktım.
Tüm dersler sona erdiğinde Poyraz her zaman ki gibi yine tam vaktinde gelmiş bekliyordu. Arabaya bindim haftada üç saat biyoloji görüyorduk, bu gün ki dersimiz bir saatti ama yarın iki saatlik dersimiz vardı bu yüzden ödev konusunu anlatmaya başladım. Sürekli yüz ifadesi değişiyordu. En sonunda tamam dediğinde eve de gelmiştik zaten, gelirken arabayı o kadar hızlı kullanamıyordu, trafik oluyordu genelde.
Yemekden sonra Can ve Poyraz karşıdaki koltuğa geçtiler bende onların karşısına oturdum ve elime kalem kağıt aldım. "Şimdi Can seni tanıtmakla başlayalım" dediğimde Can hemen başlamıştı. "Yaz bakalım çok yakışıklı, kaslı, çekici, karizmatik, etkileyici,.." diye devam edecekken" lan bari hoyacı kandırma kutsal meslek lan" dediğinde Can tüm mallığını ortaya koydu. "Kanka bu ödev cami hocasına mı gidecek" off " lan omurilik soğanım senden daha zeki, neyse Asya sen benden başla." dediğinde Poyraz üçe ayırdığım tabloda Poyraz'ın özelliklerini yazmaya başladım. Ela gözlü, saçları dalgalı, uzun boylu, acaba kromozom sayısını yazsam mı sağlıklı her insanın 46 kromozomu var ama eminim ki Canın ki bizimkinden fazlaydı.
*****
Ödev rezilliği sona erdiğinde rahat bi nefes verdim. Beynim resmen error vermişti Can yüzünden, çantamı hazırladım tabiki de bu gün olan derslerimizi tekrar etmedim, bu öğrencilik kurallarına aykırı bi davranıştı.
Yine aşağıdan bağrış sesleri geliyordu" lan sülalesi priz" o ne alaka, diye düşünmeye başladım. Anlamayınca daha fazla yormadım kendimi. "Bak bi daha sülaleme priz deme Poyraz aşkım. Hem benim sülalem prizse sen ne oluyorsun" dediğinde Can Poyraz cevap verdi" siz priz olduğunuz zaman ben fiş oluyorum" dediğinde beş dakika sonra iğrenç imayı anlamıştım.
"Poyraz bende fiş olmak istiyorum" dediğinde Can " senin üzerinden geçen elektrik akımını sikiyim" demişti Poyraz. Bu iğrenç diyaloglara daha fazla dayanamadım " Küfür etmeyin" diye kendimi yırtarak bağırdım. "Tamam Asya aşkım" demişti Can. "Lan sen niye her önüne gelene aşkım diyorsun" dediğinde Poyraz "ayak orta parmağıma konuş" demişti Can. Sonrası işte yumruk sesleri falan işte.
Ama o yumruklaşmanın arasından dışarıdan gelen silah sesi ile tüm korku bedenimi ele geçirmişti.
Umarım beğenirsiniz kendinize iyi bakın hoşçakalın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yabancı Aşk
Teen FictionO araf kelimesinin tanımıydı,bazen bana cenneti bazen ise cehennemi yaşatıyordu, herşey onda kusursuzdu