Bende sofradan kalktım ve tekrar odama gittim zaten yapacak başkada birşey yoktu. Az sonra odama Poyraz geldi.
-Evet Asya şu Erdal meselesini tekrar konuşalım.
-Bence konuşmaya gerek yok yanına şey olarak gidiyim.
-Hayır Asya şey olarak gitme izin vermem
Bi an o şeyin anlamını söyleyecek diye çok korkmuştum ama söylemedi. Zaten şey dediğim öyle şey değil sadece tavırlarım ile onu etkilemeliydim.
-Başka ne olarak gidebilirim peki?
-Bilmiyorum Asya.
Poyraza bi türlü kabul ettiremiyordum ama başka seçeneğimiz yoktu ki.
-Poyraz sen ister kabul et ister kabul etme ben ne yapacağımı biliyorum sen sadece beni oraya bi çalışan olarak aldır sadece bu.
Dediğimde hayır falan demişti ama başka yapacak birşey olamadığını o da biliyordu. En sonunda kabul ettiğinde bi ton uyarı yaptı sadece onun güvenini sağlayacağım, elini bile tutmayacağım, ona yakınlaşıp bilgi almak tek amacım,bana güvenini sağlar sağlamaz odasına girip kurcalayacağım.
Bu uyarıların ardından Poyraz odadan çıktı, ben de ne yapacağımı düşünmeye başladım bu adamı nasıl etkileyebilirdim, bayağı bi kafa yordum ama en sonunda bi sonuca ulaştım bu işi başarabilirdim. Daha fazla düşünmeyi bıraktım ve Poyrazdan gelecek olan haberi bekledim, başvuru yapmıştı şirkete, sanki dejavu yaşıyordum çünkü Kenanın şirketi için de başvurmuştuk ve işe alınmıştım umarım bu da olumlu sonuçlanırdı. Bayağı bi zaman geçtikden sonra Poyraz tekrar odaya girdi.
-Başvuru kabul edildi yarın görüşeceksin
İçimdeki heyecan katsayısı artarken bu işin içinde torpil olduğunu anlamıştım çünkü bu kadar kolay görüşme sağlanması imkansızdı, diğer görüşmede de böyle olmuştu çünkü.
-tamam
-Bak Asya bu adama çok dikkat edeceksin,sırf güvenini sağlamak için sakın oranı buranı elletme.
Demesiyle gözlerim fal taşı gibi açıldı şu an dediği lafı hazmetmeye çalışıyordum ama hazmedemiyordum.
-Poyraz sen ne dediğinin farkında mısın?
Diye bağırmıştım, ama bağırmakda sonuna kadar haklıydım ben öyle bi insan değildim.
-Ben sırf şu iş hallolsun diye böyle birşey yapıyorsam bu benim düşük olduğum anlamına gelmez ve senin bana böyle birşey demeye hakkın yok ben ne öyle bi şey yapar ne de böyle bi laf dedirtirim kendime, bi daha sakın bana karşı böyle bi kelime kurma
Diye bağırdığımda büyük bi duygu patlaması yaşamıştım ben öyle bi insan değildim çünkü, biraz daha sakinleştiğimde daha yeni karşımdaki dengesiz mafyaya bağırdığımın sinyalleri yeni yeni beynime geliyordu kesin beni gebertecekti.
-Aferim senden beklediğim tepki bu işte sana güveniyorum.
Deyip odadan çıktı kısaca beni denemişti.
-Dengesiz.
Diye arkasından bağırdım.
-Asya beni oraya getirme ağzının aynı yerde kalmasını istiyorsan kapa çeneni
Diye bağırdığında hemen sesimi kestim. Haklıydı. Şu an düşünmem gereken şey bu Erdalın yanına ne durumda gideceğimdi tek bildiğim şey bu iş için bedenimi asla kullanmayacağımdı buna asla müsaade etmezdim, en mantıklısı kalbine girmekti başka birşey yapamazdım çünkü. Şu an tek istediğim şey uyumaktı. Uyku yavaş yavaş tüm bedenime hakim olurken hatırladığım tek şey Poyrazın odaya girip "uyumuş" demesiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yabancı Aşk
Teen FictionO araf kelimesinin tanımıydı,bazen bana cenneti bazen ise cehennemi yaşatıyordu, herşey onda kusursuzdu