"BENDEN ÖZÜR DİLEME"
Öylece Poyraz'a bakıyordum. Şu an iğrenç göründüğümün farkındaydım,ağlamakdan ne hale gelmiştim kim bilir. Ne kadar da ön yargılı davranmışım. Özür dilememi de istemiyor. Ooo böyle mafya zor bulunur.
" Seninle gerçekden başım bela da, buraya alışman iyi,gerçekden de yardımın büyük bize, bu yüzden dediklerime takılmanı istemiyorum,bi anlık sinirle söylenmiş şeyler, eski haline dönmeni istiyorum embesil gibi davranmaya devam edebilirsin " dediğinde iyi mi olayım, kötü mü bende anlaya bilmiş değildim,ama azda olsa üzerimden yük kalkmıştı. İnsan gibi gelmiş benimle konuşmuştu,bu da yüzümde ki hafif tebessüme sebep olmuştu.
"Ergenlikten çıkamamış orangutan'ı da unutamadım, ruh halinden bi dalda ben alayım." dediğinde ilk defa Poyraz'ın dediği bi kelimeye gülümsemiştim. Hakikatten hangi ruh halini yaşıyordum acaba.
Bunalımdan çıkmanın verdiği rahatlıkla karnımın acıktığını hissettim, sabah birşey yememiştim, koşarak mutfağa indim ve dolabı açtım, Asya geri döndü.
Bi lokmalık boşluk kalmadığını hissettiğimde dolabın kapağını kapattım, ağzım hala doluydu, çıkmak için kapıya ilerledim ama Allah kahretsin şu an Poyraz, tıka basa dolu olan ağzım yüzünden şişkin yanaklarım, 700 voltluk elektrik verilmiş saçlarım ile tam karşımda bu halime sırıtarak bakıyordu.
Utançdan hemen başımı eğdim. Rezillik bu olsa gerekti, zaten üzerimdeki meyve, sebze resimleri ile dolu pijama mı hesaba katmıyorum. Az sonra bi hönkürme sesi geldiğinde Can'a ait olduğunu anlamam pek de uzun sürmemişti. Hala ağzımdakileri bitirmeye çalışan bi adet Asya, ve bu duruma sırıtan Poyraz ama sırıtmayı geçip haykıran bir çift de Can vardı.
Acaba beni babam mı doğurdu? Of Asya kendine gel, hala utancımdan odamdan çıkamıyordum,nedir bu bende ki bahtsızlık anlayabilmiş değilim.
Rezillik yaşıyordum her zaman, ama Poyrazın şu huyunu çok seviyordum,benim ne rezillğimi görürse görsün utandıracak bi davranış da o yapmıyordu,yani beni rahatlatıyordu.
"Asyaaa yemek hazır" diye hönküren Can'a tokum diye bağırdım. Çalışma masamın yanına gittim ve çantamdan defterimi çıkardım, birden çekince içinden okulda çizdiğim Poyraz'ın resmi yere düştü, eğilip almak istedim ama görüş açıma giren kağıt haricinde bir çift ayak oldu,bakışlarımı kaldırdığımda Poyraz'ı görünce yerde ki çizdiğim resme baktığını gördüm, tipim resmen alev almıştı,ayak uçlarıma kadar yanıyordum, sanki onlarca çiviyi aynı anda bedenime saplamışlar gibi hissediyordum.
Poyraz eğilip yerden resmi aldı ve incelemeye başladı, hemen açıklamaya çalıştım. "Poyraz yani o gün okulda yani resim dersinde yani hoca resim çizin deyince yani" diye saçmalarken Poyraz lafımı kesti "yani bu muhteşem" deyip gülümsemişti, beğenmişmiydi gerçekden, beğense ne beğenmese ne adamın resmini çizmişsin bi de beğendiğine seviniyorsun, SALAK.
"Onu ben çizmedim" eyvah işte yine bir mallık vakası daha, senin çantandan çıktı ama sen çizmedin, "kim çizdi?" dedi şüpheli bakışlar atarak "kalem" diyip durumu daha da vahimleştirdim. Poyraz yanıma gelip elini alnıma bastırdı ve ateşi de yok diye mırıldandı,her zaman ki gibi benim tipim yine alev almıştı.
"Yani Poyraz " diye tam saçmalamaya başlayacaktım ki "eğer bi daha yani dersen" dedi ve bi ölümcül bakış yolladı,artık konuşmasına gerek kalmamıştı,herşeyi anlamıştım, yani kelimesine veda edip bakışlarımı yere sabitledim.
"Başka yeteneklerin var mı?" işte size demiştim bu adamın bu huyuna bayılıyordum, daha fazla utanmamam için yargılamıyordu. Neden beni çizdin diyip yerin dibine de sokabilirdi, ama yapmıyordu.
"Sesin falan güzel mi?" dediğinde belki de en berbat özelliğimin sesim olduğunu düşündüm,kafamı abartılı şekilde sağa sola salladım. Kendimi bayağı bi şekilde kaptırmış olacağım ki Poyraz kafamı tutup "kalan üç beş beyin hücreni de yakma" dedi. Yok canım ne bozulması.
Poyraz resim ile birlikte odadan çıktı, hala utancımdan yerimde duramıyordum,resmen rezil olmuştum REZİLLİK...
*****
Sabah alarmın sesine uyandım ve tipime şekil verip çantamı aldım ve odadan çıktım,Poyraz her zaman ki gibi tam vaktinde uyanmış beni bekliyordu, arabaya bindik,yine bi anda gazı kökledi ve ben koltuğun ırzına geçercesine yapıştım.
Tehlikeli bi araba yolculuğundan sonra arabadan inip okula fırladım her zamanki gibi Maya ve Korhan yan yana kesin birbirlerini seviyorlardı,ama ikiside söylemiyordu eğer ben Asya isem bunların arasını yapardım.
Günaydın faslı bitince hoca sınıfa girdi. "Evet çocuklar açın bakalım defterlerinizi. Bu gün isminiz ile akrostiş yazmanızı istiyorum." hoppala bi bu eksikti, yanımda oturan Korhan mutlu olduğuna dair bir kaç insan dışı hareket yapıp yazmaya başladı. Ben de be yazsam diye düşünmeye başladım.
Asya diye alt alta yazıyorum ama aklıma uygun hiçbir kelime gelmiyordu. Korhana baktığımda resmen bitirmişti, okumaya başladım.
Kaslarım fışkırır alttan
Oynayın kızlar çekinmeyin aman
Resim veririm özlerseniz falan
Hasta çok bu tipe kurban
Aldım birde gözlükçüden Rayban
Neresinden başlarsan senindir kalan
Haykırarak gülmek istedim ama hoca olduğu için elimi ağzıma bastırıp boğuk sesler çıkarmakdan başka birşey yapmıyordum.
Yok gerçekden aklıma birşey gelmiyordu. Zaten az zaman kalmıştı en fazla üç kişi kalkardı gönüllü olanlar bitince hoca bizi kaldırırdı ama süre yetmezdi.
İlk Korhan kalktı, herkes dehşet içerisinde bizim sıraya bakarken Korhan şiiri okumaya başladı. Biraz ilerleyince salak bu bebe, bu nasıl şiir, şiirlerden soğudum, okulumu değiştirmek istiyorum. Gibi birçok cümleler duymuştum, bunlar kızların söylediğiydi, erkeklerin dediklerini hesaba katmıyordum.
Neyseki hoca beni kaldırmadan dersin sonuna geldik. "Ben yazar olacağım" diyen Korhana,Maya kahkaha attı. Gerçekden çok yakışıyorlardı. "Ayrıca kaslarım fışkırır,kızlar bayılır falan unutmadım bunları" diyerek kıskançlık krizine girdi Maya. Yavaş yavaş temeli atmamız lazımdı.
"Çok yakışıyorsunuz" dediğimde ikisinde bana kocaman olmuş gözlerle baktı. İkisinde kilitlenmiş gibiydi. Sınıftan çıkıp kantine indim. Bi şeyler yerken yanımda ki sandalye çekildi. Başımı sağa çevirdiğimde karşımda Canı görünce ufak çaplı bir şok geçirdim.
"Bakma öyle sevgilimi görmeye geldim" dediğinde dank etti ben bunları bahçedeki kızla sevgili ettiydim. "İyi o zaman sevgilinin yanına git" diyip tripe girdim. "Oy benim çirkinim tripemi girmiş, oy bana sinirlenmiş mi, oy beni kıskanmışmı, oy bana trip mi atarmış, oy" daha fazla dayanamadım "kes sesini Can" diye cırladım.
Daha sonra sevgilisi geldi. El ele tutuşup gittiler, gerçekden çok tatlılardı. Tam ayağa kalkıp gidiyordum ki karşımda sinirli bi şekilde etrafı tarayan Poyraz'ı gördüm.
SG_Silanaz_Caliskan ve hepinize kocaman sevgilerimle kendinize iyi bakın
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yabancı Aşk
Novela JuvenilO araf kelimesinin tanımıydı,bazen bana cenneti bazen ise cehennemi yaşatıyordu, herşey onda kusursuzdu