Ah Erdal ah,şuan elimde imkânım olsa gırtlağına yapışıp ses tellerini söker o ses tellerini boğazına dolar seni tekrar boğardım,işte böylede değişik öldürme hayallerim vardı. Bi insan ancak bu kadar şerefsiz,alçak,köpek olabilirdi yürümüyordu resmen koşuyordu.
-Neyse bu ilk günün hatrına öğle yemeğimizi birlikte yeriz değil mi?
Bu benim için iyi bir fırsat olabilirdi.
-Tabi ki memnuniyetle.
Dedim ve birlikte kapıya ilerledik,bi müddet koridorda ilerledikten sonra asansöre bindik.
-Gerçekden tahmin ettiğimden çok daha güzelsiniz, size hayran olmamak elde değil.
Ne bi de tahmin mi etmiş,bak Erdal yanlış sularda yüzüyorsun haberin yok. Ama şu iş bi bitsin o zaman elimden çekeceğin var. Asansör durduğunda birlikte indik daha sonra her ne kadar istemesemde Erdalın arabasına binip büyük bir lokantanın önünde durduk. Arabadan inmeme izin vermeden kendisi gelip kapıyı açtı,ama ben bu numaraları YEMEM. İçeri girdiğimizde herkez bi yalakalığın içine düştü ne önemliymiş bunlar için Erdal şerefsizi. Herhalde dışarıdan adam gibi görünüyor. Cam kenarında bulunan bi masaya geçtik ve siparişleri verdik.
-Şey Erdal Bey işler nasıl gidiyor
Diye bi soru yönelttim artık bir yerden başlamamız gerekiyordu.
-İyi, dahada iyi olacağını düşünüyorum.
Demişti şirketi batasıca.
-Sana söylemek de bir sakınca bulmuyorum Asya, bizim yükselmemizin en büyük nedeni her şirketin elimizde bir açığının bulunması.
Dediğinde Poyraz gilin şirket açıkları da olabilirdi işin içinde.
-Peki nasıl buluyorsunuz o belgeleri?
Diye bi soru yönelltim.
-Şunu unutma eğer yükselmek istiyorsan her şirkette bir ajanın bulunması gerek. Bu yüzden çalışanlarımızı çok dikkatli seçiyoruz
Aptal adam dış görünüşüme baktığından ne olduğumu düşünmemişti bile. Fakat asıl sorun Poyraz gilin şirketinde de bi adamları olabilirdi
-Ne yapıyor bu adamlar.
Diye sormuştum
-Çok basit, oraya basit bi çalışan gibi girip şirketin açıklarının fotokopisini çekiyor kimsenin ruhu duymadan
Dediğinde bende Kenanın yanına bu şekilde girmiştim. Kesinlikle Poyraz gilin şirketinde de adamları vardı. Daha fazla şeyler öğrenmeliydim adam bana güvenmişti karakterime bakarak değil tipimde bakarak buna karar vermişti.
-Gerçekden mükemmel planlar zaten sizin gibi bir adama böyle dahice planlar yakışırdı
Diye büyük ve itici bi yalakalık yaptım, şuan kendimden ne kadar tiksindiğimi bir ben bir Allah bilirdi. Yüzünde ukala bi sırıtış belirmişti sanki biraz daha sırıtsa ağzı ortadan ikiye ayrılacak gibiydi iğrenç mahlukat.
-Asya Hanım gerçekden beni şımartıyorsunuz.
Sen şımar şımar yakında kendi ellerimle mezarını kazacağım senin Erdaaal. Ah Poyraz ah şu soktuğun duruma bak beni. Neyse Asya kendine gel. Yemekleri yerken ara sıra sorular yöneltiyordum ve hepsini beynime kazıyordum. Ama en önemli olan şuydu her şirkertin açıklarının elinde bulunması yani Poyraz gilinde belgeleri olabilir ve benim ilk işim o belgeleri bulup Erdalın belgelerini araklamak olacak.
Yemekden sonra tekrar şirkete geçtik Erdal belirli dosyalara bakarken arada bir beni süzüyordu. Şerefsiz. Elinde olsa şuracıkda üzerime zıplayacak. Sakin olmaya çalışarak raflardaki dosyaları düzenlemeye devam ettim,işte o an gözüme çarpan belge ile göz bebeklerim parladı önceden Kenanın şirketinde de bu belgeyi almıştım ve olay çözülmüştü bu belgede aynı idi. Acaba nasıl çantama koyabilirdim diye arayış içerisine düştüm. Erdal iyice dosyalara dalmıştı masanın üzerinde bulunan çantamı elime aldım sanki içinde birşey arıyormuşum gibi kurcalamaya başladım.
-Bi sorun mu var?
Erdalın sorusu ile bakışlarımı ona çevirdim.
-Yok sadece... Telefonuma bakmıştım
Diye bi yalan uydurdum Erdal tekrar dosyalara dalmıştı hemen elimdeki belgeyi çantamı attım.
-Ne yapıyorsun orda?
İşte o an bedenimi endişe kapladı belgeyi çantama atarken gördü işte şimdi kıvırmanın tam zamanı.
-Şeyy Erdal Bey belge çantama düştüde
-Kesin o şerefsizlerden birinin adamısın anlamalıydım.
İşte şimdi bittim. Hızlıca üzerime geldi ve bileğime yapıştı, beni sürüklemeye başladı, direniyordum ama pek fayda ettiği söylenemezdi. O an başıma aldığım büyük ihtimalle silahın dipçiği ile gözüm karardı.
**********
Gözlerimi açtığımda depo gibi bi yerde olmayı beklerken gayet şık ve güzel bi evde açtım gözlerimi boynumdaki büyük acı ile yüzüm buruştu. Elim kolumda bağlı değildi düşünecek vaktim yoktu koşarak kapıya gitmek için hareketlendim ama duyduğum ses ile olduğum yerde kaldım.
-Bir adım dahi ararsan beynini dağıtırım
Diyecek laf bulamıyordum daha doğrusu cesaret edemiyordum.
-Şimdi söyle bakalım kim gönderdi seni inkar edersen bu son lafların olur
Kaybedecek pek birşeyim yok aslında.
-Cevap versene lan
Diye bağırdığında biraz irkilmiştim.
-Sana asla istediğin şeyi söylemeyeceğim.
-Öyle bir söyleyeceksin ki.
Dedi ve saçımdan sürükleyerek yukarı kata çıkardı neler olcak bende bilmiyordum ama güzel şeyler olmayacağı kesindi.
Bi odaya girdik karanlık olduğu için etrafda ne olduğunu anlamıyordum ışıklar açıldığında sade bir odaya geldiğimizi anladım. Odada bulunan koltuğa fırlattı ve elindeki silahı doğrulttu .
-Hala söylememekde ısrarcımısın?
-Sonuna kadar.
İşte o an silahın patlaması ve geride bıraktığı büyük ses kaldı.
Accık meraklanın istedim bu yüzden kısa bir bölüm oldu kendinize iyi bakın hoşçakalın💚💛💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yabancı Aşk
Teen FictionO araf kelimesinin tanımıydı,bazen bana cenneti bazen ise cehennemi yaşatıyordu, herşey onda kusursuzdu