Merdivenleri çıktım ve odada Poyraz'ı beklemeye başladım en son konuşacak bir konu olduğunu söylemişti. "Nasılsın Asya" diyerek odaya daldı Poyraz. Sıcak bir gülümseme ile "iyiyim" dedim. "Asya, bu gün çok önemli bir görüşmem var,ve seninde görüşmelerde olan başarını biliyoruz" dediğinde eve gelen adamları ikna edişim geldi aklıma " saat dokuzda seninle bir görüşmeye gideceğiz ama seni arkadaşım olarak tanıtırsam çok saçma kaçar, Can'ı götürsem hayatımın hatası, en son kıça girdiğinde açılan şemsiye ile güne damgasını vurmuştu, bu yüzden eşim olarak tanıtacağım zaten bir daha seni nerde görecekler" dediğinde anlamsızca heyecanlanmıştım. Nasıl olsa gerçek değildi. Saatte baktığımda bir saat kaldığını gördüm ve Poyraz'ı odadan postaladım. Kapıdan çıktığında " benim karım olmak için bu kadar heyecanlanıyorsun demek" diye dalga geçmişti bende arkasından "yaw He He" diye bağırmıştım.
Dolabımın kapağını açtım ve sade, güzel bir elbise seçtim. Saçlarım çok kabarmıştı en iyisi kısa bir duş almaktı.
On dakika bi duşun ardından saçlarımı kuruladım. Az sonra kendi doğal halini alırdı zaten. Üzerimi giyindim ve aşağı indim. Poyraz resmi bir şekilde giyinmiş her zaman ki ciddiyeti ile oturuyordu. Yanına gittim ve geldiğimi belirtmek için yalandan öksürdüm. Bakışlarını bana çevirdi. Hızlıca üzerime bi göz gezdirdi, daha sonra kalktı ve birlikte arabaya bindik.
Yine hızlı sürüyordu. Elimle koltuğun kenarlarını sıkıca kavradım. Gözlerimi kapattım. Araba en sonunda durduğunda gösterişli mekana baktım, şahsen bizim dürümcüye değişmezdim burayı.
Ağır adımlarla içeriye girdik. Elimde hissetiğim el, vücuduma elektrik çarpmış gibi hisstememe neden oldu. Poyraz'ın elleri ellerimi sımsıkı kavraraken karı koca rolüne başlamıştık. Ortalardaki bir masaya doğru gittik. Her kez resmi bir şekilde giyinmişti. Yine resmi bir şekilde el sıkışıp yerimize oturduk.
" Evet eşim" Poyraz'a sürekli benimle ilgili sorulan sorular ikimizi de sıkmıştı. " peki nasıl tanıştınız" diyen yaşlı adama sanane diye hunharca haykırmak istesemde sıcak bi gülümseme yollayıp, bakışlarımı Poyraz'a çevirdim. Nasıl tanıştık. Süper soru. " bu hikayeyi kesinlikle Asya anlatmalı ondan dinlemek daha güzel" diyen Poyraz'a dehşetle baktım. Bunun hesabını çok pis soracaktım.
"Iıı şey işte" saçmalmaya başlamıştım, ama ben Poyraz'a yapacağımı biliyordum. " şey ıı ha, ben yolda giderken kaldırımın kenarında ağzı yüzü dağılmış, zavallı bir adam gördüm çok kötü dayak yemişti, sonra bir baktım Po..." Poyraz ne diyeceğimi anlamış olacak ki. "Kuzenim Can. Yine dayak yemiş. İşte Asya da yanına gitmiş ve iyimisiniz falan derken Can dan telefonu alıp beni aradı. İşte ben de geldim Asyayı gördüm etkilendik birbirimizden, daha sonra Canı orda bırakıp cafe ye falan gittik" dediğinde ağzım "o" biçimini almıştı.
Bana ölümcül bir bakış attığında " Can akraban oluyor değil mi" diyen adama Poyraz "evet, ama Suriyeden geldi" dediğinde gülememek için kendimle savaş veriyordum. Çocukla her yerde uğraşıyordu. "Anlamadım" diyen adama Poyraz "önemli bir konu değil" diyip kapatmıştı.
"Evet kesinlikle Poyraz beyden gelen yatırım büyük ve çizimler süper. " dediğinde Poyraz sahte bir biçimde egosunu okşayan bu kelimeye karşı gülümsedi. "Biliyorsunuz Poyraz Bey, işimizde beceri kadar güven de önemlidir, sonucunda her önümüze gelen itle sapıkla anlaşma yapamayız. Fakat Asya Hanım ile durumun ne kadar düzgün olduğunu gösyeriyorsunuz, yani çok uyumlu ve düzgün bir çift olmuşsunuz. Başı boş değilsiniz ve birbirinize bakışlarınızdan sevginizin ne kadar büyük olduğu anlaşılıyor"
Adam öyle bir sallamıştı ki ağzım "o" şeklini almıştı yine. Ne sevgisinden bahsediyordu,belki Poyraz benden delicesine nefret ediyordu. Ben nefret etmiyordum, ona güveniyordum ama kesinlikle aramızda öyle birşey olacağını düşünmüyordum. Bi kere o beni zorla kaçıran bir adamdı bu çok saçma olurdu, zaten olamazdı.
En sonunda kabul olan iş görüşmesi ile rahat bir nefes alıp, ayağa kalktım tekrar vedalaştıktan sonra, Poyraz ile çıktık.
Arabaya bindiğimizde Poyraz bakışlarını bana çevirdi tam ağzını açıp birşey diyecekti ama vazgeçip tekrar susmuştu. Arabayı çalıştırıp gaza yüklendi, her zaman ki gibi korku dolu bir yolculuk beni bekliyordu.
En sonunda eve geldiğimizde arabadan indim ve eve doğru gidip kapıyı çaldım. Kapıyı Can açtı, meraklı gözlerle bana bakıyordu, Poyraz'ı ifşalamanın vaktiydi. " Can Poyraz senle görüşmede dalga geçti" diyip koşarak odama çıktım. Tanışma olayını bana attığı içindi, ama olsundu.
"Poyraz gözünde değerim bu kadarmıydı aşkım, yaşanmışlıklarımız ne olacak" diye aşağıdan bağıran Can' a odada haykırarak gülüyordum. "Lan yavşak başlatma yaşanmışlıklarımıza, Piç iki dakika adam ol lan" hala haykırmaya devam ediyordum. " Tamam Poyraz, daha fazla yalvarma, bu ilişkiyi burda bitiriyorum" dediğinde Can " Lan ... " ve işte sarf edilemeyecek kadar büyük bir küfür daha.
Odanın kapısı açıldığında, içeriye Can dalmıştı. "Asya aşkım hadi seninle muhabbet edelim" dediğinde Can'a dehşetle baktım, işte macera şimdi başlıyordu.
"İşte daha 3. Sınıftayken hoca bana Aferim okumayı sökmüşsün demişti, Poyrazla eve geldiğimizde ben anneme 'anne hoca bana okumayı sökmüşsün dedi, dikermisin?' dediğinde ilk önce annem sonra Poyraz dövmüştü." dediğinde kendimi yerden yere atıyordum gülmekten.
En sonunda Can çıktığında rahat bir nefes aldım. Yatağa uzandım ve gözlerimi kapattım, bu hayatın gidişatı neresiydi bende bilmiyordum. Artık işler zıvanadan çıkmıştı. Çok karışık bir hâl almıştı durum. Resmen ağlanacak halime gülüyordum. Gidişatım hiç iyi değildi,okuluda iyice boşlamıştım.
Uyku iyice beni kendine çekmişti, bi anda belime giren ağrı ile olduğum yerde çivilendim adeta. Kesinlikle belimde ki ödem olmalıydı, buraya geldim geleli ilaçlarımı sürmemiştim, zaten yanımda değillerdi, uzun zamandır belimde ödem vardı ve hareketlerimi kısıtlıyordu, belirli egzersizler vardı ama onları da yapmıyordum. Ağrı kendini iyice hissettirince, kıvranışlarım arttı. Ağzımdan ufak inlemeler kaçıyordu. İşin içine gözyaşlarıda girince iyice katlanılmaz oldu.
Hıçkıklarım gözyaşlarımı destekleyince bu sefer sesim odada yankılandı resmen hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Bir elim belimde diğer elimle de göz yaşlarımı siliyordum.
Artık ağlayarak durumu daha da vahimleştiremezdim. En iyisi Can' ı çağırmaktı. " Can" diye feryat ettiğimde birkaç saniye sonra odanın kapısı açıldı, önde Poyraz arkasında ise Can vardı, Poyraz bir çırpıda yanıma geldi ve " iyimisin güzelim" demişti bi anlık kafam güzleim kelimesine takıldı, ve acılarımı unuttum, ama uzun sürmedi ve tekrar ağrılar kendini belli etti
"Neyin var" dediğinde cevap verecek gücü kendimde bulamıyordum. " tamam sakin ol, Can arabayı hazırla hastaneye gidelim " demişti, daha sonra beni kucağına aldı ve hızlı hareketlerle, üzerimdeki değişik pjama eşliğinde arabaya bindirdi. "Asya öleceksen şimdi ölme şu birkaç gün içinde sana ihtiyacım var , sonra istediğin kadar öl, ama şimdi ölme, sakatta kalma, zaten normalde de felç gibisin pek sorun olacağını düşünmüyorum ama yine de birşey olmasın"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yabancı Aşk
Teen FictionO araf kelimesinin tanımıydı,bazen bana cenneti bazen ise cehennemi yaşatıyordu, herşey onda kusursuzdu