19. Bölüm - ''My Angel''

1.1K 34 2
                                    

2010…

David beni ağaçla kendisi arasında sıkıştırmıştı. Kampta 2. günümüzdü ve Harry tüm zamanını; beni umursamayarak, dün gece öpüştüğü o kızla geçiriyordu. Kampa geldiğimizden beri yaptığımız şeyse ‘sıradan‘ arkadaşmışız gibi selamlaşmaktı.

Selamlaşmak-

David: Rahat dur!

Düşüncelerimi bölen acımasız sesi bulunduğumuz durumu ve pozisyonu hatırlamama neden olmuştu. Bu sefer bağırması işe yaramıştı. Çünkü cidden düşüncelerime dalıp istemim dışında kollarımı ve bacaklarımı onun elinden kurtarmaya çalışıyordum. Bu kendimi kurtarmaktan çok, onu daha fazla sinirlendiriyordu.

Kendime geldiğimde; bu sefer dizimle erkekliğine vurmak için hazırlanmış olsam da, bu girişimim başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Kendini bana daha çok bastırmıştı. O lanet olası iğrenç erkekliğini hissediyordum ve arzuyla kararan gözleri gözlerime kenetlenmiş gibiydi.

Tanrı aşkına.

Tecavüze uğramak üzereydim.

Uzun süredir bana karşı takıntılı olan bir psikopat tarafından.

Kampta ve evet, ormanda.

Ah, tanrım.

Angela: Çekil üzerimden!

Yüzüne dağılan sinsi gülümsemesi sinirlerimi daha da çok bozmuştu.

David: Benden asla kurtulamazsın.

Asla mı?

Hah.

Yüzünü yüzüme daha çok yaklaştırdı. Nefesini yüzümde hissettiğimde, iğrenerek yüzümü buruşturdum.

O iğrenç dudaklarını boynuma yaklaştırırken, biri onu benim üzerimden hızla çekti. Onu üzerimden çeken her kimse, David’in lanet dudakları boynuma değmeden çekmesi iyi olmuştu.

David’in; üzerimden çekilip suratına hızlı bir şekilde inen sert yumrukla yere yığılması bir olmuştu. Yere düştüğünde, ona vuran her kimse, üzerine çıkıp yine sertçe yumruklarını yüzüne indirmeye devam ediyordu.

Asla demiştin değil mi David?

Evet, asla.

Hah.

Ben daha olanları kavrayıp neler olduğunu anlamaya çalışıyordum. Resmen transa geçmiştim. Beni kurtaran – umarım tek amacı kurtarmaktır. – her kimse David’i dövmeyi bırakmıştı. Bense öylece David’e bakıyordum. Beni kurtaran kişinin nerede olduğuna bakamadan, başımı kavrayan iki el, gözlerimi David’den çekip yeşillere dikmeme neden olmuştu.

Ha?

Yeşiller?

Angela: H-Harry?

Harry: İyi misin?

Şaşırmama ve kekelememe aldırmadan bana hızlıca cevap vermesini umursamadım. Belli-belirsiz başımı sallayarak sorduğu soruya cevap verirken, hala onu gördüğümden beri girdiğim şoktan çıkamamıştım. Gözlerim irice açılmıştı ve hala o yeşillere bakıyordum.

Harry: O pislik sana bir şey yapmadı değil mi?

O konuşurken, kendime gelmiş gibi gözlerindeki öfkeyi fark ettim. Yeşiller resmen öfkeyle kaplanmıştı. Başını hafif yana çevirip yerde, acı içinde kıvranan David’e baktı. Gözleri tekrar benim gözlerimi bulduğunda, yine konuşarak cevap vermek yerine, başımı iki yana sallayarak ona cevap verdim. O da beni başıyla onaylarken, bu sefer; yarı isteyerek, yarı istemim dışında, aklımdaki soruyu ona yönelttim.

StayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin