2008…
Dakikalarca sessiz bir şekilde yıldızları izliyorduk. Parlaklıkları içime işlerken beynime yine sorular dolmaya başlamıştı. Merakla Harry’ye döndüm.
Angela: Sen bu yamacı nereden biliyorsun?
Harry: Yüksek yerleri hep merak etmişimdir.
Anlamamış gibi başımı ona çevirdim. Ona baktığımı fark edince o da bana baktı ve parmağıyla yıldızları gösterdi.
Harry: Bak. Yüksek yerler hep güzel şeyleri saklar.
Bir an duraksayıp gülümsedi.
Harry: Bende bir gün yüksek yerlere gelmek istiyorum.
Omuz silktim.
Angela: Şu an zaten yüksekteyiz Harry.
Harry: Öyle değil.
Dudaklarını büktü. Sonra tekrar gülümseyip konuşmaya devam etti.
Harry: Herkesin beni tanımasını istiyorum. İleride nasıl biri olacağımı merak ediyorum.
Anında kaşlarım çatılmıştı. Sinirli bakışlarımı ona diktiğimde şaşırmıştı.
Angela: Seni benden başka kimsenin tanımasını istemiyorum. Ayrıca sen hep aynı Harry olarak kalacaksın. Benim Harold’ım olarak.
Başıyla onayladı. Gözlerini tekrar yıldızlara çevirdiğinde bende öyle yapmıştım.
Harry: Biliyorum. Ama merak ediyorum işte.
Angela: Merak etme. Dediğini hatırla. Sadece yıldızları bak. Parlaklıklarını hisset.
Yüzüne baktığımda hala gökyüzünü izliyordu ve yine gülümsüyordu. Bende gülümseyip yıldızları izlemeye devam ettim.
O benden başkasının olamazdı değil mi? O sadece benimdi. Sadece bana aitti. Ve o asla değişmemeli. Hep aynı Harold olmalı.
Benim Harold’ım.
Şimdiki zaman…
Uçak inişe geçtiğinde artık gördüğüm tek şey sadece bulutlar değildi. Uçak yere yaklaştıkça daha çok tanıdık yer görüyordum. Hava her zaman ki gibi kapalıydı. Saatlerdir kara bulutların o iç karartıcı görüntüsünden belliydi.
Tamam, yıllar sonra buraya geri döndüğümde güneşi görmek isterdim. Ama olsun. Ben burayı böyle seviyorum. Doğal halinde.
Londra Heathrow havaalanının beton zemini gözüme çarptığında kalp atışlarım iyice hızlanmıştı. Aynı zamanda yüzüm asılmıştı.
Ailemle, 4 yıl önce bu havaalanından uçağa binip hayatımızı değiştirmiştik. Şimdiyse aynı yer bana eski hayatıma gitmem için öncülük edecekti.
-
Babam: Hala geri dönme şansımız var kızım.
Bakışlarımı kapalı havadan babama çeviriyordum.
Angela: İstemiyorum baba. Artık gidelim.
Annemin ve babamın umutsuz bakışlarına aldırmadan uçağa biniyordum.
-
Gözlerimi sımsıkı kapattım. Bunları hatırlamak istemiyordum.
Kötü anıları beynimde istemiyordum.
Gözüm yine gökyüzüne takıldı. Gittiğim günde hava böyleydi.
Harry: Hiç uyumadın.
Bir an dalmış olmamın verdiği etkiyle yerimden sıçrayacak gibi oldum. Sonra kendime gelip Harry’ye bakmadan ona cevap verdim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stay
Fiksi PenggemarBazen canınızdan daha çok sevdiğiniz kişiler değişir. Sizde acı çekmemek için her şeyden uzaklaşırsınız. Daha çok acı çekersiniz. O kişinin umurunda olmadığınızı bilmek daha çok canını acıtır. Ama yine de takmamaya çalışırsın. Sırf hatıraları hatırl...